هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
4004 حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ ، وَمُسَدَّدٌ الْمَعْنَى قَالَا : حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، عَنْ خَالِدٍ ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ رَبِيعَةَ ، عَنْ عُقْبَةَ بْنِ أَوْسٍ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ : مُسَدَّدٌ خَطَبَ يَوْمَ الْفَتْحِ بِمَكَّةَ فَكَبَّرَ ثَلَاثًا ثُمَّ قَالَ : لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ ، صَدَقَ وَعْدَهُ ، وَنَصَرَ عَبْدَهُ ، وَهَزَمَ الْأَحْزَابَ وَحْدَهُ - إِلَى هَاهُنَا حَفِظْتُهُ عَنْ مُسَدَّدٍ ، ثُمَّ اتَّفَقَا - أَلَا إِنَّ كُلَّ مَأْثُرَةٍ كَانَتْ فِي الْجَاهِلِيَّةِ تُذْكَرُ وَتُدْعَى مِنْ دَمٍ ، أَوْ مَالٍ تَحْتَ قَدَمَيَّ ، إِلَّا مَا كَانَ مِنْ سِقَايَةِ الْحَاجِّ ، وَسِدَانَةِ الْبَيْتِ ثُمَّ قَالَ : أَلَا إِنَّ دِيَةَ الْخَطَإِ شِبْهِ الْعَمْدِ مَا كَانَ بِالسَّوْطِ ، وَالْعَصَا ، مِائَةٌ مِنَ الْإِبِلِ : مِنْهَا أَرْبَعُونَ فِي بُطُونِ أَوْلَادِهَا وَحَدِيثُ مُسَدَّدٍ أَتَمُّ . حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ ، عَنْ خَالِدٍ بِهَذَا الْإِسْنَادِ نَحْوَ مَعْنَاهُ . حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ زَيْدٍ ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ رَبِيعَةَ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمَعْنَاهُ ، قَالَ : خَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمَ الْفَتْحِ أَوْ فَتْحِ مَكَّةَ عَلَى دَرَجَةِ الْبَيْتِ أَوِ الْكَعْبَةِ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : كَذَا رَوَاهُ ابْنُ عُيَيْنَةَ ، أَيْضًا عَنْ عَلِيِّ بْنِ زَيْدٍ ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ رَبِيعَةَ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : رَوَاهُ أَيُّوبُ السَّخْتِيَانِيُّ ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ رَبِيعَةَ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، مِثْلَ حَدِيثِ خَالِدٍ ، وَرَوَاهُ حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ زَيْدٍ ، عَنْ يَعْقُوبَ السَّدُوسِيِّ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : وَقَوْلُ زَيْدٍ ، وَأَبِي مُوسَى مِثْلُ حَدِيثِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَحَدِيثِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير،  إلى هاهنا حفظته عن مسدد ، ثم اتفقا ألا إن كل مأثرة كانت في الجاهلية تذكر وتدعى من دم ، أو مال تحت قدمي ، إلا ما كان من سقاية الحاج ، وسدانة البيت ثم قال : ألا إن دية الخطإ شبه العمد ما كان بالسوط ، والعصا ، مائة من الإبل : منها أربعون في بطون أولادها وحديث مسدد أتم . حدثنا موسى بن إسماعيل ، حدثنا وهيب ، عن خالد بهذا الإسناد نحو معناه . حدثنا مسدد ، حدثنا عبد الوارث ، عن علي بن زيد ، عن القاسم بن ربيعة ، عن ابن عمر ، عن النبي صلى الله عليه وسلم بمعناه ، قال : خطب رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم الفتح أو فتح مكة على درجة البيت أو الكعبة ، قال أبو داود : كذا رواه ابن عيينة ، أيضا عن علي بن زيد ، عن القاسم بن ربيعة ، عن ابن عمر ، عن النبي صلى الله عليه وسلم : رواه أيوب السختياني ، عن القاسم بن ربيعة ، عن عبد الله بن عمرو ، مثل حديث خالد ، ورواه حماد بن سلمة ، عن علي بن زيد ، عن يعقوب السدوسي ، عن عبد الله بن عمرو ، عن النبي صلى الله عليه وسلم : وقول زيد ، وأبي موسى مثل حديث النبي صلى الله عليه وسلم وحديث عمر رضي الله عنه
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

The tradition mentioned above has also been transmitted by Ibn 'Umar from the Prophet (ﷺ) to the same effect. This version has:

The Messenger of Allah (ﷺ) addressed on the day of Conquest, or he said: On the conquest of Mecca on the ladder of the House or of the Ka'bah.

Abu Dawud said: In a similar way of Ibn 'Uyainah also transmitted it from 'Ali b. Zaid, from al-Qasim b. Rab'iah, from Ibn 'Umar, from the Prophet (ﷺ) ; and Ayyub al-Sukhtiyani transmitted it from al-Qasim b. Rabi'ah from 'Abd Allah b. 'Amr like the tradition of Khalid. Hammad b. Salamah also transmitted it from 'Ali b. Zaid, from Ya'qub al-Sadusi, on the authority of 'Abd Allah b. 'Amr from the Prophet (ﷺ). The statements of Zaid and of Abu Musa are similar to the tradition of the Prophet (ﷺ) and to the tradition of 'Umar (Allah be pleased with him.)

(4547) Abdullah b. Amr (r.a) den;
[141]

Müsedded dedi ki- Rasûlullah (s.a.v) Fetih günü Mekke'de (halka) hitabetti. Üç
kerre tekbir getirdi sonra "Va'dini yerine getiren, kuluna yardım eden ve kâfirleri tek
başına hezimete uğratan tek Allah'tan başka ilâh yoktur."

(Ebû Davud der ki): Buraya kadarını Müsedded'ten ezber ettim. Sonra ikisi de (yani
hocaları Süleyman b. Harb ile Müsedded) ittifakla Rasûlullah'm şöyle buyurduğunu
söylediler.

"Haberiniz olsun!.. Mal veya kandan, Câhiliyye devrinde anılıp zikredilen tüm
övünme vesilesi olan şeyler ayaklarımın altındadır. (Kaldırılmıştır.) Sadece Hacılara
su vermek (sikâyetu'l-hac) ve Kabe hizmeti (Sidânetû'l-Beyf) bundan müstesnadır.
"Haberiniz olsun!.. Şüphesiz, kamçı ve sopa ile olan amde benzeyen hatâen
öldürmenin diyeti yüz devedir. Bunlardan kırkının karınlarında yavruları
£142]

olacaktır."

£143]

Müsedded'in hadisi daha tamdır.
Açıklama

Müsedded'in rivayetine göre, Rasûlullah (s.a.v) efendimiz Mekke fethi günü halka
hitâbederken önce; Allah (c.c) in va'dini yerine getirip, kuluna yardım ettiğini ve kâfir-
leri tek başına hezimete uğrattığını vurgulamıştır. Allah'ın va'dinden maksat,
Mekke'nin fethine dair olan va'didir. Kâfirleri tek basma hezimete uğratmasından
maksat da, Mecma'daki ifâdeye göre Hendek savaşıdır. Çünkü o gün Allah (c.c)
çıkardığı bir fırtına ile ortalığı biribirlerine katmış, insanların müdâhalesi olmadan
kâfirleri hezimete uğratmıştır.

Bir başka görüşe göre de buradaki kâfirlerden murat dünyânın her tarafındaki bütün
kâfirlerdir.

"Tüm övünme vesilesi olan şeyler..." diye terceme ettiğimiz "me'se-re" kelimesi
Câhiliyye Araplarmm Övünme vesilesi ve iyiliklerinden anılan herşeydir.
Rasûlullah'm; onları, ayaklan altında olarak nitelemesinden murat da, kaldırıldıklarını
ve iptal edildiklerini ilândır. Efendimiz bu iftihar vesilesi olan şeylerden ikisini; sidâne



ve sikâye'yi istisna etmiştir.

SİDANE: Kabe'nin temizliğini yapmak, kapısını açıp kapatmak gibi Kabe hizmetine
dâir olan vazifelerdir. Bu vazife Beni Şeybe'ye aitti.

SİKAYE: Hac mevsiminde, hacılara su vermek vazifesidir ki o da Beni Hâşim'e aitti.
Diğerlerinin aksine bu iki hizmet kaldırılmamış, sahiplerinin elinde bırakılmıştır.
Araplar, Kabe'ye ve insanlara hizmeti hedef alan bu gibi görevlerden dolayı büyük
gurur duyarlar ve onlarla övünürlerdi.

Bu ikisinin dışında, Câhili araplarm övündükleri ve Rasûlullah (s.a.v) tarafından
kaldırılan diğer bazı vazifeler şunlardır:

RİFADE: Mekkeye, hac için gelenlerin fakirlerine yemek ikram etmek, onların
barınmalarını sağlamak vazifesi,

KIYADE: Buna Ukab da denilir. Savaşlarda sancağı taşıma görevi,
NEDVE: Önemli olayları ve kararlan görüşmek için aktedilen toplantı,
SEFARET: Elçilik görevi.

Bunların dışında, taşınacak eşyaya izin vermek, savaş araç ve gereçlerini korumak,
putların önünde ok çekmek gibi başka görevler de vardı.

Fahr-i Kâinat efendimiz daha sonra Amde benzeyen hata yoluyla Öldürmenin cezasını
beyan buyurmuştur.

Amde benzeyen Öldürme; metinde de görüldüğü gibi silah yada silah yerine kaim
olmayan bir alet ile teammüden öldürmektir. Yâni Öldürücü olmayan bir âlet ile bile
bile vurarak öldürmektir. Hadiste; sopa ve kamçı öldürücü olmayan âletlerden
sayılmıştır. İmam Ebû Yûsuf, İmam Mu-hammed ve İmâm Şafiî'ye göre büyük taş ve
kaim sopa ile öldürmek teammüden öldürmedir. Çünkü bunlarla genelde adam
öldürülebilir.

Amde benzeyen öldürmeye, hatâ denilmesine sebep; âlete itibarla kas-dm
bulunmamasıdır. Çünkü sopa ve kamçı gibi âletler adam Öldürmek için değil, terbiye
maksadı ile dövmek için kullanılan âletlerdir.

İmâm Ebû Hanîfe'ye göre şibh amd, silâh dışındaki bir aletle, öldürmek maksadı
olmadan vururken meydana gelen Öldürme şeklidir. Taş veya sopanın büyük yada
küçük olması arasında fark yoktur. İmam Mâlik ise, şibh amd diye bir öldürme şekli
kabul etmemektedir. Ona göre öldürme ya teammüden yada hatâendir.
Hadis-i Şerif, amde benzeyen hata yoluyla vuku bulan öldürmenin diyetinin, kırkı
hamile olmak şartıyla yüz deve olduğuna delâlet etmektedir. Bilindiği gibi bu türden
olan diyete "diyet-i muğallaza" denilir.

Ulemânın, amde benzeyen hata yolu ile olan Öldürmenin cezâsj konusundaki görüşleri
muhteliftir. Bu görüşleri şu maddelerde toplamak mümkündür:

1- Bu tür bir öldürmenin diyeti yüz devedir. Ancak kırkı hamile, altmışı da dört ve beş
yaşma basmış otuzar dişi deve olacaktır. Hadis metnine de uygun düşen bu görüş
İmam Şafiî, Atâ ve İmâm Muhammed'e aittir.

2- İki, üç, dört ve beş yaşma gören yirmi beşer devedir. Yâni yine yüz devedir, ama
muğallaza değildir. Bu görüş de İmam Azam Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf, İshak b. Râhûye
ve Ahmed b. Hanbel'indir.

3- Mâliki mezhebine göre, bu tür öldürme, teammüden öldürmedir. Bu öldürme türüne
verilecek ceza. birinci guruptaki imamların öngördükleri cezadır.

4- Ebû Sevr'e göre de beş ayrı türden yirmişer olmak üzere yüz devedir.

İmam Şafiî'ye göre Şibh amd diyeti, katilin âkilesi tarafından ödenir. Hanefılerin
görüşlerini, konunun başında belirtmiştik.



Hattâbî, bu hadisin hayvanda selem yapmanın cevazına da delâlet ettiğini söyler.
Çünkü âkile tarafından ödenecek deve üç sene zarfında Ödenir. Yani vadelidir.
Kitâbû'l-Bey'de geçtiği gibi selem; Para peşin mal vadeli olmak üzere yapılan bir
satım şeklidir. Bu satım şekli Hanefılere göre sadece Ölçü ve tartıyla alınıp satılan
misli mallarda caizdir. Hayvan ve benzen kiymi mallarda ise caiz değildir. Şâfiîlere
göre hayvanda da selem caizdir.

Yine Hattabî; hamileliğin, hayvanda zapt ve sınırlanması mümkün bir vasıf olduğunun

[1441

hadisin delâleti içersinde olduğunu söyler.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [4549] ( عَلَى دَرَجَةِ الْبَيْتِ) قَالَ فِي الْمَجْمَعِ الدَّرَجَةُ الْمِرْقَاةُ ( أَوِ الْكَعْبَةُ) شَكٌّ مِنَ الرَّاوِي ( قَالَ أبو داود كذا رواه بن عُيَيْنَةَ إِلَى قَوْلِهِ عَنْ يَعْقُوبَ السَّدُوسِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) غَرَضُ الْمُؤَلِّفِ مِنْ ذِكْرِ هَذِهِ الْأَسَانِيدِ بَيَانُ اخْتِلَافِ الرُّوَاةِ وَحَاصِلُهُ أَنَّ الْقَاسِمَ بْنَ رَبِيعَةَ يَقُولُ مَرَّةً عَنْ عَبْدِ الله بن عمرو أي بن الْعَاصِ وَمَرَّةً عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ ثُمَّ هُوَ قَدْ يَذْكُرُ بَيْنَهُ وَبَيْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ وَاسِطَةَ عُقْبَةَ بْنِ أَوْسٍ كَمَا فِي رِوَايَةِ خَالِدٍ وَقَدْ لَا يَذْكُرُ كَمَا فِي رِوَايَةِ أَيُّوبَ
وَقَدْ أَشَارَ الْمُنْذِرِيُّ إِلَى وَجْهِ الْجَمْعِ ( وَقَوْلِ زَيْدٍ) أي بن ثَابِتٍ ( وَأَبِي مُوسَى) أَيِ الْأَشْعَرِيِّ ( مِثْلَ حَدِيثِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَحَدِيثِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) بِالْجَرِّ عَطْفٌ عَلَى حَدِيثِ النبي أَيْ مَذْهَبُ زَيْدٍ وَأَبِي مُوسَى مَا جَاءَ فِي حَدِيثِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَفِي حَدِيثِ عمر وَحَدِيثُ عُمَرَ هُوَ مَذْكُورٌ بَعْدَ هَذَا
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَحَدِيثُ الْقَاسِمِ بْنِ رَبِيعَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ أَخْرَجَهُ النَّسَائِيُّ وبن ماجه
وعلي بن زيد هذا هو بن جُدْعَانَ الْقُرَشِيُّ التَّيْمِيُّ الْمَكِّيُّ نَزَلَ الْبَصْرَةَ وَلَا يُحْتَجُّ بِحَدِيثِهِ وَيَعْقُوبُ السَّدُوسِيُّ هُوَ عُقْبَةُ بْنُ أَوْسٍ الَّذِي تَقَدَّمَ فِي الْحَدِيثِ قَبْلَهُ يُقَالُ فِيهِ عُقْبَةُ بْنُ أَوْسٍ وَيَعْقُوبُ بْنُ أَوْسٍ
وَأَرَادَ أَنَّ مَذْهَبَ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ وَأَبِي مُوسَى الْأَشْعَرِيِّ مَا جَاءَ فِي حَدِيثِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَفِي حَدِيثِ عُمَرَ رضي الله عنه وَحَدِيثُ عُمَرَ الَّذِي أَشَارَ إِلَيْهِ أَبُو دَاوُدَ وَهُوَ الَّذِي ذَكَرَهُ بَعْدَ هَذَا
وَقَدْ قِيلَ يَحْتَمِلُ أَنْ يَكُونَ الْقَاسِمُ بْنُ رَبِيعَةَ سَمِعَهُ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو بْنِ الْعَاصِ فَرَوَى عَنْ هَذَا مَرَّةً وَعَنْ هَذَا مَرَّةً وَأَمَّا رِوَايَةُ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَسَمِعَهُ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو فَرَوَاهُ مَرَّةً عَنْ عُقْبَةَ وَمَرَّةً عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو
انْتَهَى كَلَامُ الْمُنْذِرِيِّ