بَابُ النَّهْيِ عَنِ التَّعَرِّي

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ النَّهْيِ عَنِ التَّعَرِّي

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3552 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ نُفَيْلٍ ، حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي سُلَيْمَانَ الْعَرْزَمِيِّ ، عَنْ عَطَاءٍ ، عَنْ يَعْلَى ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأَى رَجُلًا يَغْتَسِلُ بِالْبَرَازِ بِلَا إِزَارٍ ، فَصَعَدَ الْمِنْبَرَ ، فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ، ثُمَّ قَالَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ حَيِيٌّ سِتِّيرٌ يُحِبُّ الْحَيَاءَ وَالسَّتْرَ فَإِذَا اغْتَسَلَ أَحَدُكُمْ فَلْيَسْتَتِرْ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِي خَلَفٍ ، حَدَّثَنَا الْأَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ ، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي سُلَيْمَانَ ، عَنْ عَطَاءٍ ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ يَعْلَى ، عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِهَذَا الْحَدِيثِ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : الْأَوَّلُ أَتَمُّ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

A similar tradition has also been transmitted by al-Laith b. Sa'd from al-Zuhri, from Abu Salamah from Jabir.

(4012) Ya'lâ'dan rivayet olunduğuna göre;

Resulullah (s.a.v). kırda peştemalsiz olarak yıkanan bir adam görmüş ve minbere çıkıp
Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra:

"Muhakkak ki Aziz ve Celîl olan Allah utangaçtır, (ayıplara) kapalıdır, utanmayı ve

[81

örtünmeyi sever, Binaenaleyh biriniz yıkandığı zaman örtünsün" buyurmuştur.
Açıklama

Hâyiyy: Utangaç, haya sahibi demektir.

Bilindiği gibi haya (utanma) insanda ayıplanma ve kötülemne korkusundan doğan bir
tepkidir.

Allah, Organizmada meydana gelen bu gibi tepkilerden ve arizi hallerden
münezzehtir. Bu bakımdan organizmada görülen bu gibi ârizi hallerin Allah için söz
konusu olmaması gerekir.

Öyleyse hadis-i şerifte geçen "utangaç" kelimesinin açıklığa kavuşturuması gerekir.

Bu mevzuda hadis sarihleri şöyle diyorlar:

Utanma duygusunun insan üzerinde iki çeşit tesiri vardır:

1- Bu duygu içerisine giren insanın vücudu üzerinde meydana gelen değişiklikler
kızarma, bozarma, rahatsızlanma, mahcub olma gibi değişikliklerdir. Bunlara



utanmanın meydana getirdiği ilk tesirler diyoruz.

2- Bu mahcubiyete sebep olan fıiil ve davranıştan uzaklaşmak. Utanmanın bu ikinci
te'sirinede nihâi te'sir diyoruz.

İşte bu tesirlerden birincisi Allah için muhaldir. Allah, muhcubiyetten ve mahcubiyetle
ilgili organik ve psikolojik hallerden münezzehtir.

Ancak Allah için utanmanın neticesi olan hal, yani utanmayı gerektiren işlerden

uzaklık söz konusudur. İşte burada Allah'ın utangaçlığından maksat budur.

Metinde geçen "sittîr" kelimesi İsm-i fail ve ismi mefül manalarına gelebilir, tsfn-i fail

manasında kullanılmış olduğu kabul edilirse, günahları ve ayıplan örtücü anlamına

gelir. Bu durumda " Muhakkak ki Allah (günahları) örtücüdür" anlamına gelir.

Eğer ims-i Meful manasında kullanıldığını kabul edersek "Muhakkak ki Allah her

türlü ayıp ve kusura karşı kapalı ve örtülüdür." anlamına gelir.

Metinde geçen "örtünsün" kelimesi vücub ifade eden vehükmü bütün fertlere şamil
olan bir kelimedir. Bu bakımdan mezheb imalarına göre, insanların bulunduğu
yerlerde yıkanmak isteyen kimselerin yıkanırken insanlardan gizlenmesi farzdır.
Tenha yerlerde avret mahalli açık yıkanması caiz olmakla birlikte avret mahalini
kapatarak yıkanması müstehaptır. Nitekim cumhuru ulema Musa ve Eyyub (a.s)'m da

[21

tenhada çıplak olarak yıkanmalarını ifade eden Buharı hadisine bakarak bir

um

kimsenin tenhada çıplak olarak yıkanmasının caiz olduğunu söylemişlerdir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3553 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ ، عَنْ مَالِكٍ ، عَنْ أَبِي النَّضْرِ ، عَنْ زُرْعَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جَرْهَدٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : كَانَ جَرْهَدٌ هَذَا مِنْ أَصْحَابِ الصُّفَّةِ قَالَ : جَلَسَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عِنْدَنَا وَفَخِذِي مُنْكَشِفَةٌ فَقَالَ : أَمَا عَلِمْتَ أَنَّ الْفَخِذَ عَوْرَةٌ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) as saying: If anyone has property given him in life-tenancy for the use of himself and his descendants, it belongs to the one to whom it is given and does not return to the one who gave it, because he gave a gift which may be inherited.

(4014) (Suffe ashabından olan Abdurrahmân b. Cerhed'in) babasından rivayet
olunmuştur; dedi ki:

Benim uyluklarım açık bir halde iken Resulullah (s.a.v) (gelip) yanimıza oturdu ve
(bana);

Lİ2] Ü3J
Uyluğun avret olduğunu bilmiyor musun?" dedi.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3554 حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ سَهْلٍ الرَّمْلِيُّ ، حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ ، قَالَ : أُخْبِرْتُ عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي ثَابِتٍ ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ ضَمْرَةَ ، عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا تَكْشِفْ فَخِذَكَ ، وَلَا تَنْظُرْ إِلَى فَخِذِ حَيٍّ ، وَلَا مَيِّتٍ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : هَذَا الْحَدِيثُ فِيهِ نَكَارَةٌ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

A similar tradition has been transmitted by 'Aqil from Ibn Shihab and by Yazid b. Abi Habib from Shihab. Al-Auza'i's wordings vary from those of Ibn Shihab. Fulaih b. Sulaiman also narrated the tradition like that of Malik.

(4015) Ali (r.a.)îdan rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a):

"Uyluğunu açma, dirinin veya ölünün uyluğuna bakma" buyurmuştur Ebû Dâvûd dedi

£141

ki: Bu hadiste münkerlik vardır.
Açıklama

İnsan vücudunda başkası tarafından görülmemesi için gizlenmesi gereken yerlere
"avret" veya "avret mahalli" denir. Bu hadis-i şerifler, uyluğun da avret mahalli
olduğunu ifade etmektedir. Avret, "avret-ilgaliza" ve "avret-i hafife" olmak üzere iki
kışıma ayrılır.

1151

Diz hakkındaki avret hükmü, uyluk hakkındaki avret hükmünden daha hafiftir.
Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifi Tirmizi iki ayrı senetle rivayet etmiş ve



bunlardan birisi hakkında "bu hadis basendir" tabirini, diğeri hakkında ise "hasen-
garib" tabirini kullanmış ve "Bu babda Ali ve Muhammed b. Cahş (r.a)'dan da hadis
rivayet edilmiştir. Abdullah b. Cahş'm kendisi de, oğlu da sahabidir" demiştir.
İmam Tinnizi'nin, "Hz. Ali'den rivayet edilmiştir" dediği hadis, mevzumuzu teşkil
eden 4015 numaralı hadis-i şeriftir.

Mühanımed b. Cahş'dan rivayet edildiğini söylediğini hadis ise, "Resülullah (s.a.v) bir
gün Ma'mer'e uğramıştı, Ma'mer uylukları açık olarak oturuyordu. Bunun üzerine; "Ey

[161

Ma'mer, uyluklarını ört. Çünkü uyluklar avrettir" buyurdu. mealindeki hadis-i
şeriftir.

İmam Ahmed, buhadisi-i şerifi Miisned'inde Hz. aişe'den şu manaya gefen.
lafizlarla. rivayet etmiştir: "Peygamber (s.a.v) uyluğu açık olarak (evinde) oturuyordu.
Derken Ebu Bekir (r.a) giriş için izin istedi ve Hz.Peygamber bu halinde iken onu
kabul etti. Sonra Ömer izin istedi, onu da bu haliyle kabul etti. Sonra Osman giriş

im

müsadesi isteyince, Resülullah (s.a;v)-elbisesinin eteğini aşağıya indirdi.

Görülüyor ki, bu hadis-i şeriflerden bir kısmında uylukların mutlak kapatılması

gerektiğinden bahsedilirken, bir kısmında da Hz. Peygamber'in uylukları açık olarak

evinde oturduğu ve yine bu halde misafirlerini kabul ettiği ifade ediliyor.

Nitekim Buhari'nin Enes'den rivayetinde de Hz. Peygamber'in uyluğu görünecek

1181

şekilde izarmı kaldırdığı ifade edinilmektedir.

Bu farklı rivayetler hakkında İmam Buhari şöyle diyor: "Enes'in rivayeti senet
yönünden çok güzeldir. Fakat diğer rivayetlerle gelen hadisler de takvaya daha
uygundur. Hadisleri bu şekilde anlamak surtiyle aradaki

£191

ihtilafı kaldırmak mümkündür."

İmam Kastelânî'nm açıklamasına göre, tabiin ulemâsının büyük çoğunluğu ile Ebu

Hanife, İmam Malik'in en sahih olan görüşlerine göre uyluk avrettir. İmam Şafii ile

İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed de bu görüştedir. Ancak İbn Ebî Zîb ile Dâvud

ez-Zâhirî, el-İstahâri, İbn Hazm uyluğun avret olmadığını savunmuşlardır.

İmam Kestâlanfnin açıklamasına göre, İmam Şafii ile İmam Ebu Hanife arasmraki

ihtilaf uyluğun avret olup olmadığında değil, diz kapağının avret olup

olmamasmdadır.

AIiyyül-Kari'nin dediği gibi göbeğin avret olmadığında bütün mezhep imamları ittifak
etmişlerdir. Diz kapağına gelince, İmam Ebû Hanife ile Şâfıilerden bazılarına göre
avrettir. İmam Şafii ile İmam Mâlik ve Ab-med'e göre avret değildir.
Uyluğun avret olduğunu kabul edenlere göre, Hz. Peygamberin bazen uyluğu açık
olarak oturması isteyerek olmamıştır. Farkında olmadan eteğinin açılması neticesinde
olmuştur. Nitekim Hz. Enes'in diz kapağının Hz. Peygamber'in uyluğuna değdiğini

i2oı ^ ^ mı

ifade eden hadis-i şerif de buna delalet etmekledir. Ancak bazıları Enes
hadisinin, uylukların avret-i hafife okluklarına delalet ettiğini, Hz. Peygamber'in bu

[221

sebeple Enes'in uyluğuna dokunmasına izin verdiğini söylemişlerdir. Nitekim İbn
Kayyim el-Cevziyye de; uylukları açmanın yasaklandığını ifade eden hadislerin
uylukların avret olduğuna, onların açılabileceğini ifade eden hadislerin de avret-i



hafife olduklarına delalet ettiklerini söylemekle bu hadisler arasındaki tearuzu

[23]

kaldırmanın mümkün olduğunu ifade etmektedir.

Musannif Ebû Dâvûd 4015 numaralı hadisi, senedinde Asım b. Dam-re bulunduğu
için münkerlikle nitelendirilmişse de 4012-4014 numaralı hadislerle destelenerek

[24]

zayıflıktan kurtulduğu için Sünen'ine almıştır.
2. Soyunma Hakkında Gelen Hadisler