بَابُ مَا يُذْكَرُ مِنْ مَلَاحِمِ الرُّومِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا يُذْكَرُ مِنْ مَلَاحِمِ الرُّومِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3801 حَدَّثَنَا النُّفَيْلِيُّ ، حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ ، حَدَّثَنَا الْأَوْزَاعِيُّ ، عَنْ حَسَّانَ بْنِ عَطِيَّةَ ، قَالَ : مَالَ مَكْحُولٌ وَابْنُ أَبِي زَكَرِيَّا ، إِلَى خَالِدِ بْنِ مَعْدَانَ وَمِلْتُ مَعَهُمْ ، فَحَدَّثَنَا عَنْ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ ، عَنِ الهُدْنَةِ ، قَالَ : قَالَ جُبَيْرٌ : انْطَلِقْ بِنَا إِلَى ذِي مِخْبَرٍ ، رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : فَأَتَيْنَاهُ فَسَأَلَهُ جُبَيْرٌ عَنِ الهُدْنَةِ ، فَقَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : سَتُصَالِحُونَ الرُّومَ صُلْحًا آمِنًا ، فَتَغْزُونَ أَنْتُمْ وَهُمْ عَدُوًّا مِنْ وَرَائِكُمْ ، فَتُنْصَرُونَ ، وَتَغْنَمُونَ ، وَتَسْلَمُونَ ، ثُمَّ تَرْجِعُونَ حَتَّى تَنْزِلُوا بِمَرْجٍ ذِي تُلُولٍ ، فَيَرْفَعُ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ النَّصْرَانِيَّةِ الصَّلِيبَ ، فَيَقُولُ : غَلَبَ الصَّلِيبُ ، فَيَغْضَبُ رَجُلٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ ، فَيَدُقُّهُ ، فَعِنْدَ ذَلِكَ تَغْدِرُ الرُّومُ ، وَتَجْمَعُ لِلْمَلْحَمَةِ حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ الْحَرَّانِيُّ ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ ، حَدَّثَنَا أَبُو عَمْرٍو ، عَنْ حَسَّانَ بْنِ عَطِيَّةَ ، بِهَذَا الْحَدِيثِ ، وَزَادَ فِيهِ : وَيَثُورُ الْمُسْلِمُونَ إِلَى أَسْلِحَتِهِمْ ، فَيَقْتَتِلُونَ ، فَيُكْرِمُ اللَّهُ تِلْكَ الْعِصَابَةَ بِالشَّهَادَةِ ، إِلَّا أَنَّ الْوَلِيدَ جَعَلَ الْحَدِيثَ عَنْ جُبَيْرٍ ، عَنْ ذِي مِخْبَرٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ : وَرَوَاهُ رَوْحٌ ، وَيَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ ، وَبِشْرُ بْنُ بَكْرٍ ، عَنِ الْأَوْزَاعِيِّ ، كَمَا قَالَ عِيسَى

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I asked the Messenger of Allah (ﷺ) about the hyena. He replied: It is game, and if one who is wearing ihram (pilgrim's robe) hunts it, he should give a sheep as atonement.

(4292) Hassan b. Atıyye şöyle demiştir; Mekhûl, İbn Ebi Zekeriyya ve ben Halid
b.Mi'dan'a gittik. Halid bize Cübeyr b. Nüfeyr'den naklen,(müslümanlarla Rumlar

141

arasındaki) sulhu haber verdi. Cübeyr; "Ra-sûluDah'in ashabından olan Zî Mihber'e
gidelim" dedi. Ona geldik Cübeyr (müslürrianlarla Rumlar arasmdakij sulhu sordu.
Zü'I- Mihber şöyle dedi:

Rasûlullahı (s. a) şunları söylerken dinledim: "Rumlarla güvenilir
bir sulh yapacaksınız. Onlar ve siz arkanızdaki bir düşmanla savaşacaksınız. Zafer
kazanacak, ganimet elde edecek ve (tehlikeden) salim olacaksınız. Sonra dönüp,
tepecikleri olan bir otlakta konaklayacaksınız. Rumlardan birisi salibi (haçı) kaldırıp,
salib kazandı diyecek. Müslümanlardan bir adam buna öfkelenip salibi kıracak. İşte o

[51

zaman Rumlar ahdi bozup savaş için toplanacaklar.
Açıklama

Bu hadis, kitabü'l-Cihad'da 2767 numarada geçmişti. Ancak burada da bir iki noktaya
kısaca temas etmek istiyoruz.: Şerhlerde Rum milletinin kimliği hakkında bilgi ve-
rilmiştir. Bu bilgiler günümüzde Rum diye isimlendirdiğimiz Rumlar (Yunanhlar)Ia
aynı kavme işaret ediyor. Mu'cemü'l- Buldan da Rumlarla ilgili olarak şu bilgiler
verilmektedir:

"Rum, bilinen millettir. Kendi adlarına izafe edilen geniş bir ülkede otururlar. O
ülkeye Bilâdı rûm denilir. Neseplerinin aslında ihtilaf edilmiştir. Rum ülkesinin doğu
ve kuzeyinde Türkler, güneyinde Şam ve İskenderiye, batısında deniz ve Endülüs
(İspanya) vardır. Kisralar devrinde Rakka ve Şâmât Rum hudutları içerisindedir.
Müslümanlar, Rum ülkelerini fethedip onları kovuncaya kadar Antakya başkentleri
idi. "Mu'ce-mü'l- Buldandaki bu bilgi Bizans İmparatorluğunu tarif etmektedir. Zaten
Bisans halkı Rum idi.

Hadisi şerif, Rumlarla Müslümanlar arasında yapılacak barıştan söze-diyor. Ancak
metinde önce Rumlar anılmamış, sadece "Sulh" kelimesi sözkonusu edilmiştir. Ama
buradaki, Hüdne'den maksadın Rumlarla yapılacak olan sulh olduğu İbn Mace'nin
rivayet ettiği şu hadisten anlaşılmaktadır: Peygamber (s. a), "Sizinle sarı oğullular
arasında bir sulh olacak ve onlar size olan ahidlerini bozacaklar." buyurmuştur.
Müslümanlarla Rumların düşmana karşı savaşmalarından maksat, ikisinin birlikte aynı
düşmana mı yoksa her birisinin kendi düşmanına mı karşı savaşacağı meselesi
ihtilaflıdır. Ancak birinci görüş daha kuvvetlidir.

Metinden anlaşıldığı gibi savaştan sonra iki ordu dönecek ve içerisinde yığma
tepecikler olan geniş bir Mer'aya gelecekler ve Rumlardan birisi sulhu bozmak
maksadıyla savaşı haçın kazandığını söyleyecektir. Yani savaşı Hristiyanlarm



kazandığını iddia edecektir. Buna öfkelenen bir müslüman da haçı kıracak ve
aralarındaki barış sona erecektir. Böylece Rumlar müslümanlarla savaşmak için
toplanmaya başlayacaklardır.

Hadiste anılan böyle bir olayın tarihte meydana geldiğini gösteren bir bilgiye
rastlayanı adı k. Şüphesiz hadise için bir zaman sınırı olmadığı için, kıyamete kadar

£61

meydana gelmesi mümkündür.