بَابٌ فِي التَّلْقِينِ فِي الْحَدِّ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي التَّلْقِينِ فِي الْحَدِّ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3868 حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ ، عَنْ أَبِي الْمُنْذِرِ ، مَوْلَى أَبِي ذَرٍّ ، عَنْ أَبِي أُمَيَّةَ الْمَخْزُومِيِّ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، أُتِيَ بِلِصٍّ قَدِ اعْتَرَفَ اعْتِرَافًا وَلَمْ يُوجَدْ مَعَهُ مَتَاعٌ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا إِخَالُكَ سَرَقْتَ ، قَالَ : بَلَى ، فَأَعَادَ عَلَيْهِ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلَاثًا ، فَأَمَرَ بِهِ فَقُطِعَ ، وَجِيءَ بِهِ ، فَقَالَ : اسْتَغْفِرِ اللَّهَ وَتُبْ إِلَيْهِ فَقَالَ : أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ ، فَقَالَ : اللَّهُمَّ تُبْ عَلَيْهِ ثَلَاثًا قَالَ أَبُو دَاوُدَ : رَوَاهُ عَمْرُو بْنُ عَاصِمٍ ، عَنْ هَمَّامٍ ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ ، قَالَ : عَنْ أَبِي أُمَيَّةَ رَجُلٍ مِنَ الْأَنْصَارِ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) was asked about a charm for one who is possessed (nashrah). He replied: It pertains to the work of the devil.

(4380) Ebu Ümeyye el-Mahzûmi (r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a)'a (çaldığını)
kesin bir dille itiraf eden bir hırsız getirildi (ama) yanında mal bulunmuyordu.
Efendimiz:

"Senin (birşey) çaldığını zannetmiyorum" buyurdu. Adam: "Evet çaldım" dedi ve bu
[671

sözü iki veya üç , defa tekrarladı. Bunun üzerine Rasûlullah (s. a) emretti, adam(m
eli) kesildi ve Rasûlullah'a (tekrar) getirildi. Rasûlullah: "Allah'tan bağış dile ve ona
tevbe et" buyurdu.
Adam:

Estağfırullâhe ve etûbû ileyh: Allah'tan bağış diler ve ona tevbe ederim" dedi.
Rasûlullah (s. a) üç kerre:

[68]

"Allah'ım, onun tevbesini kabul et" dedi.
Ebû Davûd der ki:



"Bu hadisi Amr b. Asım, Hemmam'dan, o İshak b. Abdullah'dan rivayet eni. ishak:

[691

Ensar'dan birisi olan Ebû Ümeyye Rasûlullah' dan (rivayet etti), dedi"
Açıklama

Hadis-i şerifin konu ile ilgisi, haddi gerektiren bir suç jşiecjiğjni ikrar eden kişiye,
ikrarından dönmesi için telkinde bulunmanın meşruiyetine işaret etmesidir.
Efendimizin kendisine gelip de bir şey çaldığım söyleyen birisine: "Senin bir şey çal-
dığını zannetmiyorum" buyurması buna delildir. Hattabî, Rasûlullah'm böyle demesine
sebebin itirafta bulunmanın gaflette olduğunu zannetmesi veya onun hırsızlığın
manasım bilmeden hırsızlık itirafında bulunmuş olması ihtimali ya da buna benzer
birşey olduğunu söyler. Çünkü itiraf edilen suç haddi gerektiren bir suçtur. Hadler
şüphelerle düşer. Öyleyse suçun şüpheye meydan bırakmayacak şekilde sabit olması
icab eder. Ama suçun varlığı kesin bir şekilde açığa çıkarsa artık ceza uygulanır.
Hırsıza ikrarından dönmesi için telkinde bulunmanın meşruiyeti, Hz. Ömer, Ebu
Hureyre, Ebu Derda gibi sahabelerden rivayet edilmiştir. İs-hak ve Ahmed b. Hanbel,
telkinde bulunmakta beis görmezlerdi.

Şevkânî bu hadisin haddi düşürmeye sebeb olacak bir şeyi telkin etmenin müstehap
oluşuna delil olduğunu söyler.

Hadiste görüldüğü üzere, Rasûlullah efendimiz hem hırsızlık itirafında bulunan şahsın
elini kesmiş, hem de Allah'a tevbe edip bağış dilemesini tavsiye etmiştir. Burada şöyle
bir soru akla gelebilir: "Had cezaları işlenen suça keffarettir, dolayısıyla suçluya had
uygulandığı takdirde kendisinden işlediği suçun uhrevî mesuliyeti de düşer. O halde
efendimiz cezayı uyguladığı bir adama niçin tevbe telkininde bulunmuştur?"
Bu muhtemel soruya Sindî şöyle cevap vermiştir: "Rasûlullah, tevbe ve istiğfarı
hırsızın diğer günahları için emretmiştir. Bir daha böyle bir suç işlememesi için tevbe
telkin edilmiş de olabilir."

Hadiste hükme esas olacak başka bir yön de hırsızlık ikrarında bulunan birisine haddin
uygulanabilmesi için ikrarın tekrarlatılması meselesidir. Metinde hırsızlık yapan
şahsın itirafını iki veya üç defa tekrarladığı görülmektedir. Acaba bu, hükmün gereği
midir? Yoksa şart olmamakla birlikte vuku bulan bir uygulama mıdır? Bu konuda
ulema ihtilaf etmiştir. Ibn Ebî Leyla, İbn Şübrume, Ahmed b. Hanbel ve İshak b.
Rahûye'ye göre hırsızlık ikrarında bulunana had uygulanabilmesi için ikrarın en
azından iki defa tekrarlanması gerekir. Bu görüş Ebû Yusuf tan da rivayet edilmiştir.
Delilleri, üzerinde durduğumuz bu hadistir.

İmam Mâlik, İmam Şafiî ve Hanefî mücdehidlerine göre hırsızlık suçunun sübutu için
bir tek ikrar kafidir. Bu hadisin ikrarın tekrarlanmasının şart oluşuna delil olmadığını,
hadisin ikrarda bulunana haddi düşürücü telkinde bulunmanın ve suçun isbatmda
ihtiyatlı davranmanın mendupluğuna delil olduğunu söylerler. Hz. Peygamber (s.a)'in:
Senin bir şey çaldığını zannetmiyorum" buyurmasının da iddialarına delil olduğunu
söylerler. Ayrıca kalkanın ve Safvan'ın ridâsmm çalınması olaylarında, ikrarın tekrarı
söz konusu edilmeden efendimizin, hırsızın elini kestiği rivayet edilmiştir. Bu da, son

[M

gruptaki ulemânın görüşüne delildir.



Bazı Hükümler



1- Haddi gerektiren bir suç itirafında bulunan kişiye haddi düşürmeye yönelik telkinde
bulunmak müstehaptır.

2- Bir suç işleyen kişiye tevbe ve istiğfar etmesini tavsiye edip, duasının kabulü için
dua etmek müstehaptır.

121]

3- Haddi gerektiren bir suçun işlendiği ikrarla sabit olunca had uygulanır.

10 Ne Olduğunu Söylemeden Bir Haddi (Gerektiren Bir Suçu) İtiraf Edenin
Durumu