بَابُ مَا لَا قَطْعَ فِيهِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا لَا قَطْعَ فِيهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3876 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ ، أَنَّ عَبْدًا سَرَقَ وَدِيًّا مِنْ حَائِطِ رَجُلٍ ، فَغَرَسَهُ فِي حَائِطِ سَيِّدِهِ ، فَخَرَجَ صَاحِبُ الْوَدِيِّ يَلْتَمِسُ وَدِيَّهُ ، فَوَجَدَهُ ، فَاسْتَعْدَى عَلَى الْعَبْدِ مَرْوَانَ بْنَ الْحَكَمِ ، وَهُوَ أَمِيرُ الْمَدِينَةِ يَوْمَئِذٍ ، فَسَجَنَ مَرْوَانُ الْعَبْدَ وَأَرَادَ قَطْعَ يَدِهِ ، فَانْطَلَقَ سَيِّدُ الْعَبْدِ إِلَى رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، فَسَأَلَهُ عَنْ ذَلِكَ ، فَأَخْبَرَهُ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : لَا قَطْعَ فِي ثَمَرٍ ، وَلَا كَثَرٍ ، فَقَالَ الرَّجُلُ : إِنَّ مَرْوَانَ أَخَذَ غُلَامِي ، وَهُوَ يُرِيدُ قَطْعَ يَدِهِ ، وَأَنَا أُحِبُّ أَنْ تَمْشِيَ مَعِي إِلَيْهِ فَتُخْبِرَهُ بِالَّذِي سَمِعْتَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَمَشَى مَعَهُ رَافِعُ بْنُ خَدِيجٍ حَتَّى أَتَى مَرْوَانَ بْنَ الْحَكَمِ ، فَقَالَ لَهُ رَافِعٌ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : لَا قَطْعَ فِي ثَمَرٍ ، وَلَا كَثَرٍ ، فَأَمَرَ مَرْوَانُ بِالْعَبْدِ فَأُرْسِلَ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : الْكَثَرُ : الْجُمَّارُ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ ، بِهَذَا الْحَدِيثِ ، قَالَ : فَجَلَدَهُ مَرْوَانُ جَلَدَاتٍ وَخَلَّى سَبِيلَهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

He who has a morning meal of seven ‘Ajwah dates will not suffer from any harm that day through poison or magic.

(4388) Muhammed b. Yahya b. Habban, şöyle demiştir:

Bir köle, birisinin bahçesinden bir hurma fidanı çaldı ve onu efendisinin bahçesine
dikti. Fidan sahibi, fidanını aramaya başladı ve onu buldu. Köleyi, o zaman Medine
emiri olan Mervan b. Hakem'e şikayet etti. Mer-van köleyi hapsetti ve elini kesmek
istedi.

Kölenin sahibi, Râfi, b. Hadîc (r.a)'e gidip bu mes'eleyi sordu. Râfi, ona, Rasûlullah
(s.a)'i: "Meyveden ve hurmadan dolayı el kesilmez" buyururken işittiğini haber verdi.
[971



Adam:

"Şüphesiz Mervan kölemi yakaladı, elini kesmek istiyor. Ben senin, benimle birlikte



ona gidip Rasûlullah (s.a)'den duyduğun bu sözleri haber vermeni istiyorum" dedi.
Râfı'b. Hadîc adamla birlikte yürüyüp Mervan b. Hakem'e geldi. Mervan'a:
"Ben Rasûlullah'ı, meyve ve hurma yağında el kesilmez, buyururken işittim." dedi.
Bunun üzerine Mervan kölenin salıverilmesini emretti.

Ebû Davûd "Keser, cümmâr (hurma ağaçlarının ortasında olup araplar tarafından

[98]

yenen şey)'dir" dedi.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3877 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ ، عَنِ ابْنِ عَجْلَانَ ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، أَنَّهُ سُئِلَ عَنِ الثَّمَرِ الْمُعَلَّقِ ، فَقَالَ : مَنْ أَصَابَ بِفِيهِ مِنْ ذِي حَاجَةٍ غَيْرَ مُتَّخِذٍ خُبْنَةً ، فَلَا شَيْءَ عَلَيْهِ ، وَمَنْ خَرَجَ بِشَيْءٍ مِنْهُ فَعَلَيْهِ غَرَامَةُ مِثْلَيْهِ وَالْعُقُوبَةُ ، وَمَنْ سَرَقَ مِنْهُ شَيْئًا بَعْدَ أَنْ يُؤْوِيَهُ الْجَرِينُ ، فَبَلَغَ ثَمَنَ الْمِجَنِّ ، فَعَلَيْهِ الْقَطْعُ ، وَمَنْ سَرَقَ دُونَ ذَلِكَ فَعَلَيْهِ غَرَامَةُ مِثْلَيْهِ ، وَالْعُقُوبَةُ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : الْجَرِينُ : الْجُوخَانُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I brought my son to the Messenger of Allah (ﷺ) while I had compressed his uvula for its swelling. He said : Why do you afflict your children by squeezing for a swelling in the Uvula ? Apply this Indian aloes wood, for it contain seven types of remedies, among them being a remedy for pleurisy. It is applied through the nose for a swelling of the uvula poured into the side of the mouth for pleurisy.

Abu Dawud said : By aloes wood he meant costus.

(4390) Abdullah b. Amr b. el-As (r.a) şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a)'a; ağaçtaki meyve (nin hükmü) soruldu.
Rasûlullah (s. a) şöyle buyurdu:

"İhtiyaç içinde olan birisi, yanında bir şey götürmeksizin sadece yerse ona birşey
gerekmez. Ondan birşey götüren kimseye ise aldığının iki katı (bir katı) ödetilir ve
ceza gerekir. Her kim harman yerine getirildikten sonra meyveden bir şey çalar ve
çaldığı, bir kalkan fıatma ulaşırsa eli kesilir. (Bundan daha azını çalana ise çaldığının

[İM

iki katını ödeme zorunluluğu ve ceza vardır.)"

11041

Ebu Davûd: "Çerin (harman yeri) hurma kurutulan yerdir" demiştir.
Açıklama

Tirmizi bu hadis için "Hasen-sahih" demiştir. Hadisin Tirmizi'deki rivayeti,
buradakinden hayli kısadır. Ağaçtaki meyveyi alıp götürene ve harmandan çalana
verilecek ceza ile ilgili bölümler orada mevcut değildir.

İbn Mâce'nin rivayeti de Ebû Davud'un rivayetinden hayli farklıdır. Hadis-i Şerif,
meyve hırsızlığı konusundaki birkaç tasavvurla ilgili hükümleri ihtiva etmektedir,
bunlar:

1- Ağacın dalındaki meyveyi koparıp yiyen ihtiyaç sahibinin durumu: Bu durumdaki
kişinin eli kesilmeyeceği gibi, başka bir şekilde de cezalandırılmaz. Bundan Önceki
hadiste de belirtildiği gibi, Hanefi ve Şafıile-rin görüşü, hadisin zahirinden çıkan
hüküm istikametindedir.



2- Ağacın dalındaki meyveyi koparıp, alıp götüren kişinin durumu: Hadis-i şerifte bu
durumdaki bir kişiye, aldığı meyvenin iki katı kadarının Ödettirileceği ve ayrıca
cezalandırılacağı açıklanmış, ancak bu cezanın ne olduğuna temas edilmemiştir. Nesaî
ve Ahmed, b. Hanbel'in rivayetlerinde bu cezanın ibret verecek şekilde dövmek
olduğu ifâde edilmektedir.

İbn Mâce'nin rivayetinde ise "İbret verici bir ceza" denilmiş, cezanın çeşidi
belirtilmemiştir. Nesâi ve Ahmed'in rivayetleri göz önüne alınarak bu cezanın dövmek
olduğunu söylemek gerekir.

Hadis-i şerifin bu bölümü, Hanbelî mezhebinin görüşüne uygun düşmektedir. İbn
Kudâme, İshak'm da bu görüşte olduğunu, çoğunluğuna göre ise çalman meyvenin
sadece kendi misli ile ödenmesi görüşünde olduklarım söyler. Hatta İbn Kudame'nin
nakline göre İbn Abdi'l-Ber: "İki misli ile ödenmesi gerektiğini söyleyen hiç bir fakih
bilmiyorum" demiştir. Şafıîler de bu hadisin malî ceza verildiği dönemlerle ilgili olup
bilahare neshedildiğini söylerler.

3- Meyve, harmana ya da sergi yerine taşındıktan sonra çalınır ve değeri bir kalkan
fiyatı kadar (çeşitli görüşlere göre üç dirhem, 10 dirhem, dört dirhem, çeyrek dinar)
olursa hırsızın eli kesilir. Bu hükümde mezhepler arası bir görüş ayrılığı yoktur.
Çünkü mal hırzmdan çalınmıştır ve kurumaya yüz tuttuğu için bozulan cinsten
değildir. Dolayısıyla hüküm tüm mezheplerin prensiplerine uymaktadır.

4- Harman yerinden çalman meyve, nisaptan az ise çalana iki katıyla ödettirilir ve
ayrıca ceza verilir. Bu şık Sünen'in bazı nüshalarında mevcut değildir.

Bu hadis-i şerif, hırsızın elinin kesilebilmesi için malın hırzmdan çalınması

£1051

gerektiğine delâlet etmektedir.

14. Yankesicilik Ve Hainlikte El Kesilir Mi?