بَابُ مَنْ سَرَقَ مِنْ حِرْزٍ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَنْ سَرَقَ مِنْ حِرْزٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3880 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ حَمَّادِ بْنِ طَلْحَةَ ، حَدَّثَنَا أَسْبَاطٌ ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ ، عَنْ حُمَيْدِ ابْنِ أُخْتِ صَفْوَانَ ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ أُمَيَّةَ ، قَالَ : كُنْتُ نَائِمًا فِي الْمَسْجِدِ عَلَيَّ خَمِيصَةٌ لِي ثَمَنُ ثَلَاثِينَ دِرْهَمًا ، فَجَاءَ رَجُلٌ فَاخْتَلَسَهَا مِنِّي ، فَأُخِذَ الرَّجُلُ ، فَأُتِيَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَأَمَرَ بِهِ لِيُقْطَعَ ، قَالَ : فَأَتَيْتُهُ ، فَقُلْتُ : أَتَقْطَعُهُ مِنْ أَجْلِ ثَلَاثِينَ دِرْهَمًا ، أَنَا أَبِيعُهُ وَأُنْسِئُهُ ثَمَنَهَا ؟ قَالَ : فَهَلَّا كَانَ هَذَا قَبْلَ أَنْ تَأْتِيَنِي بِهِ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : وَرَوَاهُ زَائِدَةُ ، عَنْ سِمَاكٍ ، عَنْ جُعَيْدِ بْنِ حُجَيْرٍ ، قَالَ : نَامَ صَفْوَانُ ، وَرَوَاهُ مُجَاهِدٌ ، وَطَاوُسٌ ، أَنَّهُ كَانَ نَائِمًا فَجَاءَ سَارِقٌ فَسَرَقَ خَمِيصَةً مِنْ تَحْتِ رَأْسِهِ ، وَرَوَاهُ أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، قَالَ : فَاسْتَلَّهُ مِنْ تَحْتِ رَأْسِهِ فَاسْتَيْقَظَ ، فَصَاحَ بِهِ فَأُخِذَ . وَرَوَاهُ الزُّهْرِيُّ ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : فَنَامَ فِي الْمَسْجِدِ ، وَتَوَسَّدَ رِدَاءَهُ ، فَجَاءَ سَارِقٌ فَأَخَذَ رِدَاءَهُ ، فَأُخِذَ السَّارِقُ فَجِيءَ بِهِ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The man casting evil would be commanded to perform ablution, and then the man affected was washed with it.

(4394) Safvan b. Ümeyye (r.a) şöyle demiştir:

Üzerimde otuz dirhem değerinde bir abam bulunduğu halde Mescidde uyuyamazdım.
013]

Bir adam gelip onu benden çaldı. Adam yakalanıp Ra-sûlullah (s.a)'e getirildi ve
Rasûlullah (onun elinin) kesilmesini emretti.
Ben efendimize gidip:

"Otuz dirhem yüzünden onu(n elini) kesecek misin? Ben abayı ona satıyorum ve
parasına da vade veriyorum" dedim. Rasûlullah:

[1141

"Adamı bana getirmeden önce bunu yapmasaydın olmaz mıydı? buyurdu.
Ebû Dâvûd der ki:

"Bu hadisi Zaide, Simak'ten, o da Cuayd b. Huceyr'den rivayet edip; "Safvan uyudu"
dedi. Mücahid ve Tavus," O uyumakta idi. Bir hırsız gelip başının altından bir desenli
aba çaldı" diye rivayet ettiler. Ebû Seleme b. Abdurrahman ise rivayetinde: "Abayı
başının altından çekti, Safvan uyanıp bağırdı ve adam yakalandı" dedi. Zührı de
Safvan b. Abdullah'dan şöyle rivayet etti: "'Safvan ridasmı başının altına yastık
yaparak mescidde uyudu. Bir hırsız gelip ridayt çaldı. Hırsız yakalanıp Rasûlullah
£1151

(s.a) 'a getirildi...."
Açıklama

Ebû Dâvûd, talikmda, hadisin çeşitli ravilerce yapılan farklı rivayetlerini vermiştir. Bu
rivayetler arasında manaya tesir edecek çapta önemli farklar yoktur.
Metinde görüldüğü üzere, Safvan b. Ümeyye (r.a)'nm abası, o mescidde uyurken
altından ya da başının altından çalınmış, efendimiz de yakalanıp kendisine getirilen
hırsızın elini kestirmiştir. Safvan'in; otuz dirhem değerindeki bir mal için adamın
elinin kesilmesini istemeyerek "Ben abayı ona veresiye sattım" demesine karşılık da:
"Bunu bana gelmeden yapmalıydın" buyurmuştur. Bazı rivayetlerde Safvan'm abayı
hibe etmeyi teklif ettiği bildirilmektedir.
Hadisin bize ışık tuttuğu iki önemli hüküm vardır:

1- Hırsızın elinin kesilmesi için çaldığı malı hırz (korunduğu yer)dan çalmış olmalıdır.
Ayrıca kişinin başının altındaki ya da kendi altındaki mal korunan maldır.

2- Bir hırsızlık davası hakime geldikten sonra hırsızın mala malik olması el kesme
cezasını düşürmez. Ama dava hakime gelmeden önce Malik olursa el kesme cezası
düşer.

Şimdi bu iki konuyu teker teker inceleyelim:



1- Bir hırsızın yaptığı hırsızlıktan dolayı elinin kesilmesi için mal muh-rez (koruma
altında) olmalıdır.

Hırz: Bir malın, adet üzere korunmasına ait olan yerdir. Hırz iki çeşittir:

a) Hırz bi nefsini: İçinde eşya saklanmak üzere hazırlanıp içerisine izinsiz girilmesi
yasak olan herhangi bir yerdir. Evler, dükkanlar, çadırlar, sandıklar, çuvallar, kasalar
gibi. Buna hırz bi'l -mekân da denilir.

b) Hırz bi gayrini: Aslında eşya saklanmak için hazırlanmayan ve izinsiz girilmesi
yasak olmayan ama içerisine konulan malların yanı başında muhafızı bulunan yerdir.

£1161

Mescidler, yollar, sahralar bu kabil hırzdan sayılır. Buna, hırz bi'l -hafız da
denilir.

Hırz bi nefsini, saklanan eşyanın cinsine göre değişik olabilir mi? Mesela hububatın
korunması için hazırlanan bir yer, altın ve mücevherat için de hırz sayılır mı? Bu
mesele fakihler arasında ihtilaflıdır. Hanefi ulemasından Kerhî'nin, Hanefi
imamlarından nakline göre bir tür mala hırz olan bir yer, başka tür mallar için de hırz
sayılır. Çünkü bir malı koruyan bir yer, başka malları da koruyabilir.
Yine Hanefî ulemasından İmam Tahavî ise hırzm mala ve örfe göre değişeceğini, her
malın kendine has bir korunma yerinin olacağını söylemiştir. Mesela, koyun saklamak
için yapılan bir ağılda para ve mücevher saklanamaz, demiştir. Hanefi mezhebinde
muteber görüş budur. Hatta bir çok fıkıh kitabında Kerhî'nin nakline hiç temas

£1171

edilmeden tek görüş olarak Tahavî'nin naklettiği görüş hüküm olarak verilmiştir.
Şafiî, Maliki ve Hanbelilerin görüşleri de Tahavî'nin dediği gibidir. Bunlara göre de
örf muteberdir. Hırz, malların çeşidine göre farklılık gösterir.

Hattabî de, hırzm insanların Örfüne ve malın çeşidine göre değişebileceğini
söyledikten sonra, başın altının, insanın önünün, çuvalın, deve katarının, çadırın hırz
olduğunu ve buralardan çalman mal nisaba ulaşırsa hırsızın elinin kesileceğini söyler.
Konuyu özetlersek; her malın kendine göre korunduğu bir yer ve tarz vardır. Hayvan
nasıl ağıl veya ahırda korunursa, para kasada, cüzdanda ve kapalı yerlerde korunur.
Buna göre ağıla konulmuş olan altın kesesini çalan hırsızın eli kesilmeyeceği gibi,
otlağa salıverilen hayvanı çalan hırsızın da eli kesilmez. Ayrıca sahiplerinin
yanıbaşmda veya önünde duran mallar açıkta bile olsalar koruma altında sayılırlar.
Çahnırlarsa hırsızın eli
kesilir.

Zahirilerle ehli hadisten bazı alimlere göre hırsızlık haddinin uygulanması için hırz
şart değildir. Nisab miktarına varan bir malı hırz olmayan yerden çalmak da el
kesmeyi gerektirir.

2- Mal sahibi, dava hakime intikal etmeden önce çalman malı hırsıza satar ya da hibe
ederse, yani hırsız mala malik olursa el kesme cezası düşer. Ama dava hakime
geldikten sonra malik olursa had düşmez.

Bu konu ulema arasında ihtilaflıdır.

Hanefi imamlarından Ebu Yusuf a göre, hakim hüküm vermeden önce hırsız çaldığı
mala malik olursa had düşer. Ama hüküm verdikten sonra malik olursa had düşmez.
Bu görüş hadisteki hükmün aynıdır.

İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e göre ise hakim haddin uygulanması kararma
vardıktan sonra bile olsa, hırsız mala malik olursa had düşer. Çünkü infaz
tamamlanmadıkça hüküm kesinlik kazanmaz.



Diğer üç mezhep imamına göre ise hırsız her ne şekilde olursa olsun çaldığı mala
malik olacak olsa bile, kendisi hakkında vacib olan had düşmez. Mala malik oluşu
ister davanın hakime götürülmesinden önce isterse de sonra olsun fark yoktur. Çünkü
bu cinayetle hududu ilahiyyeye tecavüz edilmiş, had icrasına Allah hakkı tealluk
[1181

etmiştir.

16. Ariyet İnkar Edildiği Zaman İnkâr Edenin Eli Kesilir Mi?