بَابٌ فِي مَنْ وَجَدَ مَعَ أَهْلِهِ رَجُلًا أَيَقْتُلُهُ ؟

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي مَنْ وَجَدَ مَعَ أَهْلِهِ رَجُلًا أَيَقْتُلُهُ ؟

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3991 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، وَعَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ نَجْدَةَ الْحَوْطِيُّ ، الْمَعْنَى وَاحِدٌ ، قَالَا : حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ ، عَنْ سُهَيْلٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ ، قَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، الرَّجُلُ يَجِدُ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلًا أَيَقْتُلُهُ ؟ قَالَ : رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا قَالَ سَعْدٌ : بَلَى وَالَّذِي أَكْرَمَكَ بِالْحَقِّ ، قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اسْمَعُوا إِلَى مَا يَقُولُ سَيِّدُكُمْ قَالَ عَبْدُ الْوَهَّابِ إِلَى مَا يَقُولُ سَعْدٌ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I heard the Messenger of Allah (ﷺ) read: (There is for him) Rest and satisfaction (faruhun wa rayhan).

(4532) Ebû Hûreyre (r.a) den; şöyle de (diği rivayet edil) mistir: Sa'db. Übâde(r.a):
"Yâ Rasûlellah! Hanımı yanında bir erkek bulan kişi, onu öldürebilir mi?" dedi.
Rasûlullah (s.a.v):
"Hayır" buyurdu.
Sa'd

"Sana hak ile ikram eden Allah'a yemin ederim ki, evet (oldurur) dedi.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Şu seyyidinizin (reisinizin) dediğine kulak veriniz" Abdul-Vehhab; "Sa'd'm dediğine"



Mi rıooı



dedi. buyurdu.



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3992 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ ، عَنْ مَالِكٍ ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ ، قَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَرَأَيْتَ لَوْ وَجَدْتُ مَعَ امْرَأَتِي رَجُلًا أُمْهِلُهُ حَتَّى آتِيَ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ ؟ قَالَ : نَعَمْ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I heard the Prophet (ﷺ) read on the pulpit the verse: They will cry: O Malik.

Abu Dawud said: That is, without shortening the name (Malik).

(4533) Ebû Hûreyre (r.a) den; şöyle dedi: Sa'd b. Ubâde, Rasûlullah (s.a.v) e;
"Hanımımla birlikte bir erkek bulsam, dört şahit getirinceye kadar ona mühlet mi
vermeliyim? (Ne dersin?)" dedi. Rasûlullah (s.a.v):

[Mİ

"Evet" buyurdu.
Açıklama

Hadisin, Sahih-i Müslim'deki rivayetinde Rasûlullah (s a v) in: "Şüphesiz Sa'd gayretli
(kıskanç) dir. Ama ben ondan kıskancım, Allah da benden daha kıskançtır" buyurduğu
zikredilmiştir.

Metinde gördüğümüz gibi, Sa'd b. Ubâde (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v) e; hanımını
yabancı bir erkekle yakalayan kişinin onu öldürüp öldüremeyeceğini sormuş,
Rasûlullah'da; "Hayır" cevâbını vermiştir. Bunun üzerine Sa'd efendimize; "Sana hak
dinle ikramda bulunan Allah'a yemin ederim ki öldürür" demiştir. Tabi bu,
Rasûlullah'in verdiği bir hükme karşı çıkmak değil, bu durumla karşı karşıya kalan
birisinin sabredemeyip cinayet işleyebileceğine ihsasla efendimiz ruhsat vermeyince
susmuş, edep dairesinin dışına çıkmamıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v) in, Sa'd için: "Şu büyüğünüzün dediğine kulak verin"
buyurması, Aliyyûl-Kâri'nin dediğine göre, Sa'd için bir özür beyanı ve onun
söylediğinin sırf gayretinden dolayı olduğuna dikkat çekmektir. Yoksa birisini öldüren
kişiyi övmek değildir.

Üzerinde durduğumuz hadis-i şerifler, karısının yanında yabancı bir erkek bulan
kişinin, onu öfdüremeyeceğine delâlet etmektedir. 4417 numaralı hadis-i şerifi izah
ederken, Hz. Ömer (r.a) in bir haberine istinaden, hanımı ile zina halinde iken birisini
yakalayan kişinin, her ikisini de öldürmesi hâlinde kendisine kısas
uygulanmayacağını, İbn Kudâme'nin Muğnî' sinden nakletmiştik.
Hz. Ali ise, katilin dört şahit getirememesi hâlinde kısas uygulanacağını söylemiştir.
İmâm Şafiî de, Hz. Ali'nin bu sözüne işaret ettikten sonra, "Biz de bunu alırız"
demiştir. Ancak İmâm Şafiî (r.a) bu durumla karşılaşan birisinin, muhsan olmaları
hâlinde karısı ile zina etliği erkeği öldüren kişinin Allah katında mes'ul olmayacağım
ama kısasian kurtulamayacağını söyler.

Ahmed b. Hanbel'e göre ise, şayet adamı öldüren kişi onları zina halinde iken
yakaladığına dair şahit getirirse maktulün kanı hederdir. Ebû Sevr ve İshâk da aynı
görüştedir. Bu konuya 4417 nolu hadiste temas etmiştik.

İmam Nevevî, birisini öldürüp de sonra onu karısı ile birlikte bulduğunu iddia eden
kişi konusunda ulemânın ihtilâf ettiğine işaret ettikten sonra, Cumhura göre beyyine
getiremediği yada maktulün vârisleri ikrar etmedikleri takdirde iddiasının kabul
edilmeyip kendisine kısas tatbîk edileceğini ama, Allah katında kendisine bir
mes'ûliyet teretüp etmediğini söyler.

Nevevî'nin bildirdiğine göre bazı Şâfiîler; Sultanın emri olmadan muhsan bir zânîyi

£102]

öldüren kişi mutlaka kısas edilir. Ancak Nevevî önceki görüşü daha sahih bulur.



13. Âmil'in Elinden Hataen Bir Kaza Çıkarsa (Birini Yaralarsa) Ne Gerekir?