بَابٌ فِي الْخُلَفَاءِ



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

4098 حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ ، ح وحَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سِنَانٍ ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ ، أَخْبَرَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ ، عَنْ عَاصِمٍ ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - قَالَ مُوسَى - فَلَعَلَّ اللَّهَ - وَقَالَ ابْنُ سِنَانٍ - اطَّلَعَ اللَّهُ عَلَى أَهْلِ بَدْرٍ فَقَالَ : اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ فَقَدْ غَفَرْتُ لَكُمْ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) cursed the man who dressed like a woman and the woman who dressed like a man.

(4654) Ebu Hureyre'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s. a.): "Umulur ki Allah
Bedir (savaşı) mücahidlerine rahmetle bakıp (ta onlara): İstediğinizi yapın muhakkak
ki ben sizi affettim, buyurmuştur" dedi.

Metinde geçen ve "umulur ki" anlamına gelen "lealle" sözünü Musa rivayet etti. İbn

12671

Sinan ise (bu hadisi, "lealle" kelimesini zikretmeden) rivayet etti.
Açıklama

Bu hadis-i şerifte. Bedir savaşma katılanların her türlü gUnanı işleyebileceklerine dair
bir izin olduğunu zannetmek yanlıştır.

Burada Allahu Teâla'mn onlardan kamil manada razı olduğu ve onlardan devamlı
hayır sudur edeceği, şerrin ise yok denecek kadar nadir görüleceği ifade edilmek
istenmektedir.

Nevevi, Bedir mücahidlerinin işleyecekleri bir suçtan dolayı, kendilerine hadd
uygulanacağı huşunda, ulemanın ittifakı olduğu noktasından hareket ederek, Allah'ın
Bedir mücahidlerine olan bu af ve merhamet vadinin kıyamet gününe ait olduğunu
söylemiştir.

Bu hadisin daha uzun bir metni ve izahı cihad bölümündeki 2650 numaralı hadiste
geçtiğinden muhterem okuyucularımızın oraya da müracaat etmelerini tavsiye ederiz.
r2681

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

4099 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ ، أَنَّ مُحَمَّدَ بْنَ ثَوْرٍ ، حَدَّثَهُمْ عَنْ مَعْمَرٍ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ ، عَنِ الْمِسْوَرِ بْنِ مَخْرَمَةَ ، قَالَ : خَرَجَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ زَمَنَ الْحُدَيْبِيَةِ فَذَكَرَ الْحَدِيثَ قَالَ : فَأَتَاهُ يَعْنِي عُرْوَةَ بْنَ مَسْعُودٍ فَجَعَلَ يُكَلِّمُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكُلَّمَا كَلَّمَهُ أَخَذَ بِلِحْيَتِهِ وَالْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ قَائِمٌ عَلَى رَأْسِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمَعَهُ السَّيْفُ وَعَلَيْهِ الْمِغْفَرُ ، فَضَرَبَ يَدَهُ بِنَعْلِ السَّيْفِ ، وَقَالَ : أَخِّرْ يَدَكَ عَنْ لِحْيَتِهِ ، فَرَفَعَ عُرْوَةُ رَأْسَهُ ، فَقَالَ : مَنْ هَذَا ؟ قَالُوا : الْمُغِيرَةُ بْنُ شُعْبَةَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) cursed mannish women.

(4655) el-Misver b. Mahrcme'den (rivayete göre) dedi ki: "Peygamber (s.a)
Hudeybiye (sulhu) yılında (Ka'be'yi tavaf etmek üzere yoia) çıkmıştı.," (el-Misver
sözlerine devam ederek Hudeybiye sulhu ile ilgili) hadisi rivayet etti (ve şöyle) dedi:
(Müslüman askerler Hudeybiye'de Hz. Peygamberle birlikte bulundukları sırada) Urve



İbn Mes'ud Hz. Peygambere gelip onunla konuşmaya başladı. Konuşurken Hz.
Peygamberin sakalını tutuyordu. el-Muğire b. Şu'be'de (o sırada muhafız olarak Hz.
Peygamberin) başında kılıcı ve miğferiyle birlikte dikiliyordu. (Urve'nin Hz. Pey-
gamberin sakalını tuttuğunu görünce) kılıcının (kınının) alt tarafını (alt ucunu) onun
eline vurup: "Elini onun sakalından çek!" dedi. Bunun üzerine Urve başını kaldırıp

[2691

"Bu da kim?" dedi. "Mıığire îbn Şif be'dir." dediler.
Açıklama

Bu hadisin tamamı (2765) numaralı hadiste geçtiği halde burada tekrar zikredilmesinin
sebebi 46484650 numaralı hadislerde Hz. Muğire'nin, Hz. Ali'ye söğmek gibi bir ha-
tasından bahsedilmesidir.

Sözü geçen hadis-i şeriflerde, Hz. Muğire'nin, bu hatası zikredilince, merhum
Musannif Ebu Davud, bu hadisleri okuyan kimselerin Hz. Muğire'ye buğzederek
günaha girmelerini önlemek üzere bu hadisi rivayet edip, aslında onun bu hatasını
kapatacak çok şerefli hizmetleri ve büyük faziletleri olduğunu hatırlatmak istemiştir.
Nitekim 4653 numaralı hadisin şerhinde, meallerini sunduğumuz fetih sûresinin 18. ve
19. âyetleri de Hudeybiye sulhunda Rıdvan biatmda bulunan sahabüerin Allah
katındaki derecelerinin büyüklüğüne delalet etmektedir. Binaenaleyh bizler bu büyük
sahabiler arasında geçen üzücü olayları dilimizi dolayarak dillerimizle günaha
girmekten kaçınmalıyız.

Urve İbn Mes'ud'un yaptığı gibi bir kimsenin konuşurken muhatabının sakalından
tutması, cahiüyye arapları arasında bir saygı ve samimiyet ifadesi sayılırdı. Fakat Hz.
Muğire bir müşrikin Hz. Peygamber'in sakalından alalede bir insanın sakalını tutar
gibi tutmasından rahatsız olmuş ve. kılıcıyla dürterek buna engel olmuştu.
Bir kumandanın başında silahlı olarak nöbet tutmanın caiz olduğuna da delalet eden
bu hadisin tamamını görmek için 2765 numaralı hadise ve şerhine müracaat edilmesini
r2701

tavsiye ederiz.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

4100 حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ أَبُو عُمَرَ الضَّرِيرُ ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ ، أَنَّ سَعِيدَ بْنَ إِيَاسٍ الْجُرَيْرِيَّ ، أَخْبَرَهُمْ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ شَقِيقٍ الْعُقَيْلِيِّ ، عَنِ الْأَقْرَعِ ، مُؤَذِّنِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ قَالَ : بَعَثَنِي عُمَرُ إِلَى الْأُسْقُفِّ ، فَدَعَوْتُهُ ، فَقَالَ لَهُ عُمَرُ : وَهَلْ تَجِدُنِي فِي الْكِتَابِ ؟ قَالَ : نَعَمْ ، قَالَ : كَيْفَ تَجِدُنِي ؟ قَالَ : أَجِدُكَ قَرْنًا ، فَرَفَعَ عَلَيْهِ الدِّرَّةَ ، فَقَالَ : قَرْنٌ مَهْ ؟ فَقَالَ : قَرْنٌ حَدِيدٌ ، أَمِينٌ شَدِيدٌ ، قَالَ : كَيْفَ تَجِدُ الَّذِي يَجِيءُ مِنْ بَعْدِي ؟ فَقَالَ : أَجِدُهُ خَلِيفَةً صَالِحًا غَيْرَ أَنَّهُ يُؤْثِرُ قَرَابَتَهُ ، قَالَ عُمَرُ : يَرْحَمُ اللَّهُ عُثْمَانَ ، ثَلَاثًا ، فَقَالَ : كَيْفَ تَجِدُ الَّذِي بَعْدَهُ ؟ قَالَ : أَجِدُهُ صَدَأَ حَدِيدٍ ، فَوَضَعَ عُمَرُ يَدَهُ عَلَى رَأْسِهِ فَقَالَ : يَا دَفْرَاهُ ، يَا دَفْرَاهُ ، فَقَالَ : يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ ، إِنَّهُ خَلِيفَةٌ صَالِحٌ ، وَلَكِنَّهُ يُسْتَخْلَفُ حِينَ يُسْتَخْلَفُ ، وَالسَّيْفُ مَسْلُولٌ وَالدَّمُ مُهْرَاقٌ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : الدَّفْرُ : النَّتْنُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

When Surat an-Nur came down, they took the curtains, tore them and made head covers (veils) of them.

(4656) Ömer İbn Hattab (r.a.)'m müezzini el-Akra (r.a.)'dan; demiştir ki: "Ömer (r.a.),
beni (huzuruna çağırmam için) yahudilerin din alimine gönderdi. (Ben de varıp) onu
çağırdım. (Sözü geçen yahudi alimi gelince) Hz. Ömer, ona:

Kitabınız da (hiç) beni (mle ilgili olan sözler) buluyor musunuz? diye sordu. O da:
Evet, cevabını verdi. (Hz. Ömer):
Nasıl buldun? dedi (Yahudi alimi de):

Seni (orada) bir kale olarak buluyorum, cevabını verdi. (Hz. Ömer gayr-i ihtiyari
olarak elindeki) kamçıyı onun üzerine kaldırıp:
O kale de ne demek? diye sordu. (Yahudi alimi de):
Muhkem ve güvenilir, demirden bir kale: dedi. (Hz. Ömer),

Benden sonra (halifeliğe) gelecek olan kimseyi nasıl buluyorsunuz? dedi (Yahudi
alimi de):

Onu salih, fakat yakınlarını (diğer müslümanlara) tercih eden bir halife olarak

buluyorum, cevabını verdi. (Bunun üzerine) Hz. Ömer; üç defa:

Allah Osman'a merhamet etsin, dedi, sonra:

(Peki) ondan sonrakini nasıl buluyorsun? dedi. (Yahudi alimi de):



Onu da demir pası olarak buluyorum, dedi.

Bunun üzerine Ömer eliyle hemen onun ağzını kapadı ve: Ey kerceğizim, ey
pasçağızım, diye feryad etti. (Yahudi alimi de):

Ey mü'minlerin emîri (aslında) o iyi bir halifedir, fakat o kılıcın kınının sıyrıldığı ve

um

kanın da akıtıl (maya başla)dığı bir zamanda halifeliğe seçilecek, dedi."

r2721

Ebu Davııd der ki: (Hadiste geçen:) "eddefnt" lafzı, "kir" demektir.
Açıklama

Bu hadis-i şerif, Hz. Ömer'in kendinden sonra kimlerin halife olacağını bildirdiğine
delâlet etmektedir.

Bunu kendiliğinden bilmesine imkan olmadığından, Hz. Peygamberden öğrenmiş
olması gerekir. Kendisinden sonra halifeliğe kimerin seçilebileceğini kesinlikle bildiği
halde, bu hususu yahudi alimlerinden Ka'b-u'l-Ahbar'a sorarak bir de onun bu
mevzudaki düşüncesini öğrenmek istemiştir.

Ka'bu'l-Ahbar, Ebu İshak Ka'b b. Mati b. Haysu, araplarda îsrailî ve İslamî rivayetlerin
en eski ravisidir. Yemen yahudilerinden olup, Ebu Bekir veya Ömer'in halifeliği
zamanında müslümanlığı kabul etmiştir.

İlahiyat sahasında ve bilhassa Kitab-ı Mukaddes üzerindeki malumatı dolayısıyla

T2731

kendisine Ka'bu'l-Ahbar veya Ka'bu'l-Habr, ismi verilmiştir.
9. Allah Rasûlünün Sahabilerinin Fazileti