بَابٌ فِي الْوَلَاءِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الْوَلَاءِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2572 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، قَالَ : قُرِئَ عَلَى مَالِكٍ ، وَأَنَا حَاضِرٌ ، قَالَ مَالِكٌ : عَرَضَ عَلَيَّ نَافِعٌ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ أَرَادَتْ أَنْ تَشْتَرِيَ جَارِيَةً تَعْتِقُهَا ، فَقَالَ : أَهْلُهَا نَبِيعُكِهَا عَلَى أَنَّ وَلَاءَهَا لَنَا ، فَذَكَرَتْ عَائِشَةُ ذَاكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : لَا يَمْنَعُكِ ذَلِكَ فَإِنَّ (بالكسر) من المعتَق (بالفتح) > الْوَلَاءَ لِمَنْ أَعْتَقَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

While the Messenger of Allah (ﷺ) was walking a man who had an ass came to him and said: Messenger of Allah, ride; and the man moved to the back of the animal. The Messenger of Allah (ﷺ) said: No, you have more right to ride in front on your animal than me unless you grant that right to me. He said: I grant it to you. So he mounted.

(2915) İbn Ömer'den (r.a)- (rivayet olunduğuna göre) Mü'min-lerin annesi Aişe
(r.anha) hürriyetine kavuşturmak için bir câriye satın almak istemiş de (cariyenin)
sahihleri "biz Onu sana ancak velâsı bize ait olmak üzere satarız" demişler. Hz. Aişe
bunu Rasülullah (s.a.)'e anlatmış. Hz. Peygamber de

£106]

" Bu sana mâni değildir. Çünkü velâsı âzad edene aittir." buyurmuştur.
Açıklama

Velâ: Dostluk ve yardım demektir. Miras hukukunda iki çeşit vela vardır:

1. Köle azad etmeden doğan velâ (velaü'l-ıtiaka)

2. Akitleşmeden doğan velâ (velâül-müvalât)

Bu hadiste söz konusu edilen velâjköle azad etmeden doğan velâdır.
İçtimaî, iktisâdı siyasî ve tarihî bir köke dayanan kölelik müessesin]'kaldırmaya
mütemayil bulunan İslâm bu sahada da tedriç metodunu kullanmış, bir taraftan
kölelere insanca yaşama hakkı bahşederken diğer taraftan köle sahiplerini çeşitli
tedbirlerle - onları hürriyete kavuşturmaya teşvik eylemiştir. "Azad edilen kölenin
asabe ve farz (pay) sahibi varisi bulunmazsa azad eden (mevle'l-ıtaka) onun varisidir"

£1071

kaidesi işte bu teşvik tedbirlerinden biridir.

Bir köleyi hürriyetine kavuşturan kimse, eğer kölenin bir varisi yoksa o köleye varis
olur. Bu hak başkasına intikal edemez, cumhur ulemasının görüşü budur.
İbn Mâçe'nin rivayetinde de açıklandığı üzere Hz. Aişe'nin hürriyetine kavuşturmak
istediği câriye Hz. Berire'dir. Berire (r.a.) 360 dirhem ödedikten sonra hürriyetine
kavuşmak üzere efendileriyle anlaşmaya vardı. Fakat bu parayı temin edebilmek için
Hz. Aişe'ye başvurdu. Hz. Aişe istenilen parayı Berire'nin efendilerine vererek onu
hürriyetine kavuşturmağa karar verdi. Berire'nin efendileri ancak Berire'nin velâ
hakkının kendilerine ait olmak üzere bu teklifi kabul edebileceklerini söylediler.
Hz. Aişe onların bu teklifini Hz. Peygamber'e arz edince Rasûl-ü Zişan efendimiz "sen



onların bu şartlarına uyarak istenilen parayı ver ve Beriye'yi hürriyetine kavuştur.
Onların bu şartı Berire'nin velâ hakkının sana ait olmasına mani değildir. Anlamında

[1081

"bu sana mani değildir. Çünkü velâ azad edene aittir" buyurdu.

Bunun üzerine Hz. Aişe Berire'yi satın alıp azat etti. Alış-verişlerde iki taraftan birine
menfaat sağlayan bir şart fasit sayıldığı böyle bir şarta bağlı olarak yapılan alışveriş
batıl sayıldığı ve böyle bir alışverişin bizzat Hz. Peygamber tarafından yasaklandığı
halde, Peygamber Efendimizin Berire'yi efendilerinin onu satarken kendilerine
menfaat sağlayacak fasit bir şartı ileri sürmelerine nasıl cevaz verdiği meselesi bu
hadisin çözülmesi gereken önemli meseledir. Alimler meseleyi çeşitli şekillerde
açıklamışlardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

a. Bu iznin Hz. Peygamberin bu çeşit şartlara bağlı kalınarak yapılan alışverişleri
yasaklamadan önce verilmiş bir izin olması mümkündür. Bir başka ifadeyle hadis-i
şerifte anlatılan hadise sözü geçen yasaklamadan önce geçmiş olabilir.

b. Eğer bu olayın sözü geçen yasaklamadan önce vuku bulduğu kabul edilecek olursa,
o zaman Hz. PeygamberMn yasaklamasından sonra cariye sahiplerinin böyle yasak bir
şartı ileri sürmelerine izin vermesi aslında "de ki! Hak (bu Kur' ân) Rabbinizdendir.

[109]

Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin." Ayetindeki tehdîd kabilinden bir

tehdiddir.

c. Bu iznin umumî olmayıp yalnız hadiseye mahsus olması da mümkündür. Bazan
büyük bir maslahat te'mini için küçük bir mefsedete tahammül edilebilir.

Hattâbî bu konuda şöyle diyor: "İbn Ömer hadisi kölenin hürriyetine kavuşturulması
şartıyla satılması caiz olduğuna ve velânm köleyi azad eden kimseden başkasına ait

mm

olması için ileri sürülecek bir şartın da geçersiz olduğuna delalet etmektedir."

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2573 حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ ، عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ ، عَنِ الْأَسْوَدِ ، عَنْ عَائِشَةَ ، قَالَتْ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : الْوَلَاءُ لِمَنْ أَعْطَى الثَّمَنَ وَوَلِيَ النِّعْمَةَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

My foster-father said to me - he was one of Banu Murrah ibn Awf, and he was present in that battle, the battle of Mu'tah: By Allah, as if I am seeing Ja'far who jumped from his reddish horse and hamstrung it; he then fought with the people until he was killed.

Abu Dawud said: The tradition is not strong.

(2916) Hz. Aişe'd°n demiştir ki: Rasûlullah (s. a.) (şöyle) buyurdu:

"Velâ (köleyi hürriyetine kavuşturmak için gereken) fiyatı veren ve (hürriyete

tiiil

kavuşturmak) nimet(in)e sahip olan kimseye aittir."
Açıklama

Metinde geçen fiatı veren tabiriyle köleyi "satın alan kimse" kastedilmektedir.
Bilindiği gibi bir başkasının mülkünde olan bir köleyi hürriyetine kavuşturabilmek
için önce onu satın almak icab eder. Satın almak azat etmenin sebebi olduğundan
"köleyi satın alıp azat eden kimse "tabiri yerine "fîatı veren" tâbiri kullanılmıştır. Bir
köleyi azat eden kimse onun velâsma sahip olur. Bu köle öldüğü zaman eğer kendisine
vâris olacak bir yakını çıkmazsa aralarındaki velâ (dostluk) dan dolayı onu azat eden
£1121

malına vâris olur.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2574 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرِو بْنِ أَبِي الْحَجَّاجِ أَبُو مَعْمَرٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ ، عَنْ حُسَيْنٍ الْمُعَلِّمِ ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ جَدِّهِ ، أَنَّ رِئَابَ بْنَ حُذَيْفَةَ ، تَزَوَّجَ امْرَأَةً فَوَلَدَتْ لَهُ ثَلَاثَةَ غِلْمَةٍ ، فَمَاتَتْ أُمُّهُمْ فَوَرَّثُوهَا رِبَاعَهَا ، وَوَلَاءَ مَوَالِيهَا ، وَكَانَ عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ عَصَبَةَ بَنِيهَا ، فَأَخْرَجَهُمْ إِلَى الشَّامِ فَمَاتُوا ، فَقَدَّم عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ ، وَمَاتَ مَوْلًى لَهَا وَتَرَكَ مَالًا لَهُ ، فَخَاصَمَهُ إِخْوَتُهَا إِلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ ، فَقَالَ عُمَرُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا أَحْرَزَ الْوَلَدُ أَوِ الْوَالِدُ ، فَهُوَ لِعَصَبَتِهِ مَنْ كَانَ قَالَ : فَكَتَبَ لَهُ كِتَابًا فِيهِ شَهَادَةُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ ، وَزَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ ، وَرَجُلٍ آخَرَ ، فَلَمَّا اسْتُخْلِفَ عَبْدُ الْمَلِكِ اخْتَصَمُوا إِلَى هِشَامِ بْنِ إِسْمَاعِيلَ - أَوْ إِلَى إِسْمَاعِيلَ بْنِ هِشَامٍ - فَرَفَعَهُمْ إِلَى عَبْدِ الْمَلِكِ ، فَقَالَ : هَذَا مِنَ الْقَضَاءِ الَّذِي مَا كُنْتُ أَرَاهُ ، قَالَ : فَقَضَى لَنَا بِكِتَابِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَنَحْنُ فِيهِ إِلَى السَّاعَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: Wagers are allowed only for racing camels, or horses or shooting arrows.

(2917) Artır b. Şuayb'm dedesinden (rivayet olunduğuna göre) Riâb b. Huzeyfe bir
kadınla evlenmiş de kadın ondan üç erkek çocuk dünyaya getirmiş, sonra çocukların
annesi ölmüş. Çocuklar da annelerinin ve hürriyetine kavuşturduğu kölelerinin velâ
hakkına vâris oldular. Amr b. As da (bu kadının) oğullarının asabesi idi. Onları Şam'a



götürdü (çocuklar orada) öldüler. Bunun üzerine Amr b. As geri geldi ve (o sırada)
kadının hürriyetine kavuşturduğu bir kölesi (geriye) bir miktar mal bırakarak öldü.
(Amr b. As da hem çocukların hem de bu kölenin mallarına vâris olarak el koydu)
Bunun üzerine (ölen kadının hayatta bulunan erkek kardeşleri) Amr'ı Ömer b. el-
Hattab'a şikayet ettiler.

Ömer de -RasÛlullah sallallahü aleyhivesellem:

"Çocuğun yahutta babanın kazandığı mal onun (hayatta) olan asabesinindir."
buyurdu.- dedi. (Ve Amr b. As lehine hüküm verdi).

Bu hadisi rivayet eden Abdullah b. Amr rivayetine devamla dedi ki: (Ömer b. Hattâb)
Amr b. As'a (hitaben bu meseleyle ilgili olarak):

içinde Abdurrahman b. Avf ile Zeyd b. Sabit'in ve diğer bir adamın şahitliği bulunan
bir de mektub yazdı. Nihayet Abdülmelik halifelik makamına getirilince (Hz. Ömer'in
hükmüne uyulmadığı için ölen kadının erkek kardeşleri) Hişarri b. İsrfıaiPe -yahutta
İsmail b. Hişam'a-şikâyette bulundular. (Hişam b. İsmail de) onlar(m davasını) Abdül-
melik'e havale etti. (Abdülmelik, Hz. Ömer'in mektubunu ve bu meseledeki hükmünü
okuyunca:

(Hz. Ömer'in verdiği) bu hüküm, benim de uygun gördüğüm paylaştığım hükümdür,
dedi. Ömer b. Hattâb'm mektubuna göre o da lehimize hüküm verdi. "Biz şu ana kadar
bu hükme göre amel ede-
£1131

geldik."
Açıklama

Hz. Riabb. Huzeyfe (r.a.)'m evlenmiş olduğu bu kadın, Ma'mer'in kızı ümmü vâil, el-
Cümehiyye'dir. Bu kadından doğan çocuklar hicretin ondokuzuncu yılında Filistin'de
bulunan Amras şehrinde çıkan bir veba salgınında ölmüşlerdir. Rivayete göre o sene
bu salgından yirmi beşbin kişi ölmüştür. Ebû Ubeyde (r.a.) ile Muaz b. Cebel (r.a) da
bu hastalıktan vefat edenlerdendir.

Sözü geçen üç çocuk bu hastalıktan ölünce Hz. Amr b. As asabe olarak bu çocukların
annelerinden kalan mallarına ve yine annelerinin hürriyetine kavuşturduğu köle ve
cariyelerinden velâ yoluyla intikal edecek miras hakkına sahip olmak istemiştir.
Metinde açıklandığı gibi Hz. Ümmü Vâil'in hayatta olan erkek kardeşleri bu hakların
kendilerine ait olduğunu iddia ederek Hz. Ömer'e şikayette bulunmuşlarsa da Hz.
Ömer, Amr b. As'm haklı olduğunu söylemiş ve Hz. Peygamber'in bu mevzudaki
hadisini hatırlatmıştır.

Amr b. As'm oğlu olan râvi Abdullah'ın rivayet ettiği bu hadis, İbn Mâ-ce'nin
Sünen'inde daha uzun ve daha ayrıntılıdır. İbn Mace'in Sünen'inden
anlaşıldığına göre; Emevî halîfelerinden Abdülmelik b. Mervan'm halifeliği yıllarında
(H. 65-86) sözü geçen Ümmü Vâil isimli kadının hürriyetine kavuşturduğu bir kölesi
ölünce kadının erkek kardeşleri, Hz. Ömer'in fetvasına uymayarak, kız kardeşlerinin
velâ hakkının kendilerine verilmesini istemişler. Bu maksatla o günün Medine valisi
olan Hişam b. İsmail'e müracaat etmişlerdir. Hişam da onların şikayetini halîfe
Abdülmelik'e havale etmiş. Bunun üzerine Abdullah b. Amr b. As hemen halifeye
müracaat ederek kendisine Hz. Ömer'in bu mevzuda rivayet ettiği hadisi ve vermiş

Iİİ41

olduğu hükmü bildirmiş, halife de Hz. Ömer'in fetvasına göre hükmetmiştir.



Bazı Hükümler



1. Azâd edilmiş olan bir köle öldüğü zaman onun ve-la hakkı eski efendisine, oda
yoksa onun yakınlarına intikal eder.

Cumhuru ulemaya "velâ (hakkı) hürriyete kavuşturana aittir." mealindeki 2915
numaralı hadise dayanan hürriyetine kavuşturulan bir köle üzerindeki velâ hakkına
onu azat edenden başka hiçbir kimsenin varis olamayacağını söylemişlerdir. Hz.
Ömer'e Hz. Ali, Zeyd, İbn Mesûd, Übeyy b. Ka'b, îbn Ömer, Ebû Mesud, el-Bedri,
Usame b. Zeyd, Ata, Tavus, Salim b. Abdullah, Hasan-ı Basrî, îbn Şîrîn, Eş-Şa'bî, ez-
Zührî, en-Nehaî, Ka-tade, Ebû Zinad, İbn Nesit, İmam Malik, es-Sevrî, İmam Şafiî,
İshak, Ebû Sevr ve Rey sahihlerinin de bu görüşte olduklarını belirtelim.
Ancak Şureyh, bir kimsenin hayatında kazandığı bütün mallar gibi velâ hakkının da
varislerine intikal edeceğini söylemiştir.

£1151

Sahih olan rivayete göre Ahmed b. Hanbel (r.a.)'da cumhurun görüşündedir.
Mevzumuzu teşkil eden bu hadise göre hiçbir varisi bulunmadan ölen azatlı bir
kölenin malına, onu azat eden efendisinin varis olabileceği gibi, efendisi bulunmadığı
takdirde, efendisinin oğlu ya da erkek kardeşi varis olabilir. Fakat oğlun oğlu ile erkek
kardeşin oğlu varis olamaz.

Cumhurun görüşüne göre, sadece efendisinin kendisi varis olabilir, onun yakın
asabeleri varis olamaz.

2. Azadlısı bulunan bir kadın öldüğü zaman erkek çocukları ve erkek kardeşleri varsa
onun malı erkek çocuklarına intikal ettiği gibi velâ hakkı da çocuklarına intikal eder.

3. Annesinden velâ hakkı kendisine intikal eden çocuk öldüğü zaman bu hak çocuğun
asabesine intikal eder, annesinin kardeşlerine intikal etmez.

M. Yetkili ilim adamı ve şer'î hâkim bir hüküm verdiği zaman bunu yazdırması ve

£1161

şahidle tevsik etmesi meşrudur.

13. Bir Müslüman Vasıtasıyla Müslüman Olan Kimsenin Durumu