بَابُ مَا جَاءَ فِي طَلَبِ الْإِمَارَةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا جَاءَ فِي طَلَبِ الْإِمَارَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2586 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ الْبَزَّازُ ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ ، أَخْبَرَنَا يُونُسُ ، وَمَنْصُورٌ ، عَنِ الْحَسَنِ ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَمُرَةَ ، قَالَ : قَالَ لِي النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ سَمُرَةَ ، لَا تَسْأَلِ الْإِمَارَةَ ، فَإِنَّكَ إِذَا أُعْطِيتَهَا عَنْ مَسْأَلَةٍ وُكِلْتَ فِيهَا إِلَى نَفْسِكَ ، وَإِنْ أُعْطِيتَهَا عَنْ غَيْرِ مَسْأَلَةٍ أُعِنْتَ عَلَيْهَا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Jabir said “The Apostle of Allaah(ﷺ) ordered a man who was distributing arrows not to pass the mosque with them except that he is holding their heads.

(2929) Abdurrahman b. Semûre'den demiştir ki: Rasûlullah (s. a.) bana (şöyle)
buyurdu:

"Ey Semûre'nin oğlu Abdurrahman, yöneticilik isteme, çünkü bu istemeden dolayı
sana yöneticilik verilirse onunla başbaşa bırakılırsın. Eğer yöneticilik sana istemeden



verilecek olursa bu işte (Allah tarafından) sana yardım edilir."
Açıklama

Metinde geçen imare kelimesi burada "valilik, hakimlik gibi manevi sorumluluğu
büyük olan yöneticiliklerdir. Fahr-i kâinat efendimiz hadis-i şerifte taleb etmediği
halde yetkili makamlar tarafından en liyakatli görüldüğü için valilik ya da hakimlik
gibi bir yöneticilik makamına getirilen kimseye Allah'ın yardım edeceğini ve dolayı-
sıyla bu görevinde muvaffak olacağım müjdelerken bu makama kendi isteğiyle gelen
bir kimsenin ancak kendi kabiliyet ve dirayetiyle başbaşa kalacığmı bu işte AUah'dan
bir yardıma mazhar olamayacağını, onun muvaffakiyetinin ya da başarısızlığının sırf
kendi şahsi kabiliyetine bağlı kalacağını haber vermektedir.

Bu bakımdan ulema valilik, hakimlik, müdürlük gibi görevleri istemenin mekruh
olduğunu söylemişlerdir. Bu hüküm yöneticilik yapmanın sakıncalı olduğu anlamına
gelmez. Sakıncalı olan kişinin liyakatma bakmadan yöneticilik görevi istemesidir.
Liyakatmdan dolayı yetkili makamlarca yöneticilik görevine getirilen adaletli
kimseler, görevlerini adaletle yürüttükleri sürece aynı zamanda Allah'ın yardımına da
müstahak ve duaları makbul kimselerdir. Hafız Münzirî'nin açıklamasına göre,
ulemadan bazıları adaleti yerine getirmek gayesiyle idarecilik istemenin caiz olduğunu
1221

söylemişlerdir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2587 حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ ، حَدَّثَنَا خَالِدٌ ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِي خَالِدٍ ، عَنْ أَخِيهِ ، عَنْ بِشْرِ بْنِ قُرَّةَ الْكَلْبِيِّ ، عَنْ أَبِي بُرْدَةَ ، عَنْ أَبِي مُوسَى ، قَالَ : انْطَلَقْتُ مَعَ رَجُلَيْنِ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَتَشَهَّدَ أَحَدُهُمَا ، ثُمَّ قَالَ : جِئْنَا لِتَسْتَعِينَ بِنَا عَلَى عَمَلِكَ ، وَقَالَ الْآخَرُ : مِثْلَ قَوْلِ صَاحِبِهِ ، فَقَالَ : إِنَّ أَخْوَنَكُمْ عِنْدَنَا مَنْ طَلَبَهُ فَاعْتَذَرَ أَبُو مُوسَى إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَقَالَ : لَمْ أَعْلَمْ لِمَا جَاءَا لَهُ ، فَلَمْ يَسْتَعِنْ بِهِمَا عَلَى شَيْءٍ حَتَّى مَاتَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Abu Musa reported the Apostle of Allaah(ﷺ) as saying “ When one of you passes our Masjid or our market with an arrow, he should hold its head or hold it with its hand (the narrator is doubtful) so that no harm may be done to any Muslim.”

(2930) Ebû Musa (el Eş'ari)'den demiştir ki: İki kişiyle birlikte Peygamber (s.a.)'e
gitmiştim. Onlardan biri söz aldı ve

(Ey Allah'ın Rasulü) Senin işinde (görev alabilmemiz hususunda) bize yardımcı
olmanız için (buraya) geldik" dedi. Diğeri arkadaşının (bu) sözünün aynısını söyledi.
Rasûlullah (s.a.) de:

"Sizin en haininiz (devlet dairesinden) iş isteyendir." buyurdu. Bunun üzerine Ebû
Musa Peygamber (s.a.)'den özür dileyerek:

Ben onların niçin geldiklerini bilmiyordum, dedi ve döndü gitti de bir daha onlara

123]

hiçbir iş(lerin)de yardımcı olmadı"
Açıklama

Bazıları, İsmail b. Ebî Halid'in bu hadisi babasından rivayet ettiğini söylemişlerse de
doğru değildir. Doğrusu musannif Ebû Davud'un rivayet ettiği gibi İsmail b. Ebû



Halid'in bu hadisi kardeşinden rivayet etmiş olmasıdır. Hafız İbn Hacer'in
açıklamasına göre İsmail b. Halid'in dört kardeşi vardır! Esas, Said, Halid, Nu'man.
Hz. Ebû Musa el-Eşarî'nin Hz. Peygamberin huzuruna götürdüğü kişilerin kim olduğu
hususunda hadis sarihleri bir bilgi vermiyorlar. Hafız ibn Hacer bu kimselerin
isimlerini bulamadığını söylüyor. Ancak Müslim'in Sa-hih'inde rivayet ettiği hadisin
birinde bu kimselerin Hz. Ebû Musa el Eşârî'-nin mensub olduğu 'el Eş'ar'

[241

kabilesinden oldukları ifade edilirken diğerinde de Hz. Ebû Musa'nın amcasının

[25]

oğulları oldukları açıklanıyor.

Bir önceki hadis-i şerifte olduğu gibi bu hadiste de valilik, hakimlik gibi özel kabiliyet
isteyen yöneticilik görevlerini baş olmak hevesiyle kendi arzu ve istekleriyle üstlenen
kimselerin bu işte kendi kabiliyetleriyle başbaşa kalıp Allah'ın yardımına mazhar
olamayacakları ifade edilmektedir. Bu makamlara kendi isteği olmaksızın, liyakatli
görüldüğü için yetkili makamlarca getirilen kimselerin de Allah'ın yardım ve inayetine
nail olacaklarına işaret edilmektedir.

Hanefî ulemasından Bedreddin el-Aynî de bu konuda şöyle diyor: ' 'Bir yöneticilik
görevine isteyerek gelmek mekruh olunca rüşvetle o makama gelenlerin durumlarının
ne olacağı izahtan müstağnidir."

Söz konusu olay Ebû Musa'nın başından geçtiği sırada kendisi Yemen'de vali idi. Hz.
Peygamber'in kendisini ikaz etmesinden sonra sözü geçen amcası oğullarına devlet
dairesinden iş almaları hususunda bir daha yardımcı olmamıştır. Hz. Peygamber'in
huzuruna gelen bu kimselere, sert bir dil kullanmasının sebebi "başkanlık hevesiyle
oraya geldiklerini anlamış olmasıdır" denebilir. Ancak Hz. Ebû Musa onların bu

[261

niyyetini bilmeden onlara yardımcı olup Hz. Peygamber'in huzuruna götürmüştü.
3. A'ma Bir tnsanın (Müslümanların Başına) Vali Olması Caizdir