بَابٌ فِيمَا يَلْزَمُ الْإِمَامُ مِنْ أَمْرِ الرَّعِيَّةِ وَالْحَجَبَةِ عَنْهُ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِيمَا يَلْزَمُ الْإِمَامُ مِنْ أَمْرِ الرَّعِيَّةِ وَالْحَجَبَةِ عَنْهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2605 حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدِّمَشْقِيُّ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ ، حَدَّثَنِي ابْنُ أَبِي مَرْيَمَ ، أَنَّ الْقَاسِمَ بْنَ مُخَيْمِرَةَ ، أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَا مَرْيَمَ الْأَزْدِيَّ ، أَخْبَرَهُ قَالَ : دَخَلْتُ عَلَى مُعَاوِيَةَ فَقَالَ : مَا أَنْعَمَنَا بِكَ أَبَا فُلَانٍ - وَهِيَ كَلِمَةٌ تَقُولُهَا الْعَرَبُ - فَقُلْتُ : حَدِيثًا سَمِعْتُهُ أُخْبِرُكَ بِهِ ، سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : مَنْ وَلَّاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ شَيْئًا مِنْ أَمْرِ الْمُسْلِمِينَ فَاحْتَجَبَ دُونَ حَاجَتِهِمْ ، وَخَلَّتِهِمْ وَفَقْرِهِمْ ، احْتَجَبَ اللَّهُ عَنْهُ دُونَ حَاجَتِهِ وَخَلَّتِهِ ، وَفَقْرِهِ قَالَ : فَجَعَلَ رَجُلًا عَلَى حَوَائِجِ النَّاسِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

It was rarely that the Messenger of Allah (ﷺ) set out on a journey on any day but on a Thursday.

(2948) Ebû Meryem el-Ezdîdedi ki: Ben (birgün) Hz. Muaviye'-nin yanma girmiştim.
<Bana)

"Ey falanın babası seni (buraya) getiren nedir?" dedi. Bu kelimeyi araplar (bir
kimsenin gelmesiyle çok sevindikleri zaman) söylerler.
Ben de (Rasûlullah (s.a.)'den)

"Bir hadis duymuştum da sana onu haber vereceğim." dedim. Rasûlullah (s.a.)'i
(şöyle) "buyururken işit(miş)tim.

"Aziz ve Celil olan Allah, müslümanlann idaresini bir kimsenin eline verir de, O
kimse müslümanlann ihtiyaçlarını sıkıntılarım ve zaruretlerini dinlemekten geri
durursa, Allah da onun ihtiyacını, sıkıntısını ve zaruretini dinlemekten geri
durur." (Hz. Muaviye bundan bu hadisi duyduktan sonra) halkm ihtiyaçlarını dinleyip

£851

tesbit etmek) üzere bir adam görevlendirdi.
Açıklama

Tirmizi'nin Sünen'indc bu hadis şu manâya gelen lafızlarla rivayet edilmiştir:
"Herhangi bir hükümdar, kapısını muhtaç, yoksul ve düşkünlerin yüzüne kaparsa,

[861

Allah da göklerin kapısını onun hacet, yoksulluk ve düşkünlüğüne karşı kapar."



Kadı Iyâz'm açıklamasına göre bir amirin kapısını halkın yüzüne kapamasından
maksat, onların yanma gelip dertlerini arzetmelerine imkan vermemesi, onları
huzuruna kabul etmemesidir.

Allah'ın onun ihtiyaçlarım dinlemekten geri durması ise, onların dualarını kabul

[871

etmemesi ve emellerine kavuşmalarına izin vermemesidir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2606 حَدَّثَنَا سَلَمَةُ بْنُ شَبِيبٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ ، عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ ، قَالَ : هَذَا حَدَّثَنَا بِهِ أَبُو هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا أُوتِيكُمْ مِنْ شَيْءٍ وَمَا أَمْنَعُكُمُوهُ ، إِنْ أَنَا إِلَّا خَازِنٌ أَضَعُ حَيْثُ أُمِرْتُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: O Allah, bless my people in their early mornings. When he sent out a detachment or an army, he sent them at the beginning of the day. Sakhr was a merchant, and he would send off his merchandise at the beginning of the day; and he became rich and had much wealth.

Abu Dawud said: He is Sakhr b. Wada'ah.

(2949) Hemmân b. Münebbih'den demiştir ki: Ebû Hûreyre, Rasûlullah (s.a.)'in
(şöyle) buyurduğunu söylemiştir:

"Ben size bir şeyi ne verebilirim ne de onu size vermeyebilirim. Ben (sadece) bir

£881

bekçiyim, emr olunduğum şekilde hareket ederim."
Açıklama

Bezi yazarının açıklamasına göre, fahr-i kainat efendimiz bu sözüyle "makam, mensıb
zenginlik, amirlik, gibi insanlar arasında elden ele gezen dünya nimetlerinin halka
dağıtımında kendisinin şahsi bir tasarrufu bulunmadığını, bir Peygamber ve devlet
reisi olarak, devlet memurlukları için yaptığı tayinlerde ve elde edilen ganimetleri hak
sahipleri arasında bölüştürmekte de kendiliğinden hareket etmediğini, bilakis bu
görevleri yaparken Allah'ın kendisine verdiği talimata ve ölçülere göre hareket ettiğini
ifâde etmek istemiştir. Hz. Peygamber bu sözü ganimet mallarını taksim ettikten sonra
ve halkın gönlüne gelebilecek hçrhangi bir şüpheyi izale etmek gayesiyle
söylemiştir.

Rasul-ü zişan efendimiz bu sözüyle "Ben Allah'dan aldığım vahyi, il-uni ve ilâhi
hükümleri aldığım gibi ümmetime tebliğ etmekle memurum. Bunları tebliğ ederken ne
bir kısmını saklayabilirim ne de onlara bir şey ilâve edebilirim. Ben onları aldığım gibi
tebliğ ederim. İnsanların onları kavraması ve o hikmetlere sahip olması da benim

[891

elimde değildir. Allah'ın elindedir." demek istemiş olması da mümkündür.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2607 حَدَّثَنَا النُّفَيْلِيُّ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَطَاءٍ ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَوْسِ بْنِ الْحَدَثَانِ ، قَالَ : ذَكَرَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ ، يَوْمًا الْفَيْءَ ، فَقَالَ : مَا أَنَا بِأَحَقَّ ، بِهَذَا الْفَيْءِ مِنْكُمْ ، وَمَا أَحَدٌ مِنَّا بِأَحَقَّ بِهِ مِنْ أَحَدٍ ، إِلَّا أَنَّا عَلَى مَنَازِلِنَا مِنْ كِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ، وَقَسْمِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَالرَّجُلُ وَقِدَمُهُ ، وَالرَّجُلُ وَبَلَاؤُهُ ، وَالرَّجُلُ وَعِيَالُهُ ، وَالرَّجُلُ وَحَاجَتُهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) said: A single rider is a devil, and a pair of riders are a pair of devils, but three are a company of riders.

(2950) Malik b. Evs. b. el-Hedesan'dan demiştir ki: Ömer b. Hattâb bir gün
(düşmandan harp sız olarak alman) ganimet(ler)den bahsederek dedi ki:
"Ben şu ganimete hiç birinizden daha müstehak değilim. Bizden hiçbir kimse de buna
diğer bir kimseden daha müstehak değildir. Ancak bizim (bu ganimetleri alma
hususunda) Aziz ve Celil olan Allah'ın Kitabı ve Rasûlünün taksimince (belirlenmiş
olan) bir yerimiz vardır. (Buna göre) kişi(ye ganimetten pay verilirken İslâmiyetteki)
kıdemi, savaşlarda gösterdiği kahramanlıkları ve ihtiyacı (gözönünde bulundurulur).

£901



Açıklama

Düşmandan ele geçen ganimetlerin taksiminde kimlerin hissesine ne kadar ganimet
düşeceği, Kur an-ı Kerim de belirlenmiş ve Hz. Peygamberin tatbikatıyla bu husus
açıklığa kavuşmuştur.

Harpsiz olarak ele geçen ganimetlerin hangi esaslara göre paylaştırılacağını açıklayan



âyet-i kerimeler şu mealdedirler:

1. "Muhacirlerden ve ensardan (İslama girmekte) ilk öne geçenler ile bunlara güzelce
tabi olanlar... Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da O'-ndan razı olmuşlardır. (Allah)
onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte



büyük kurtuluş budur."

2. (Bir de o mallar) "göç eden fakirlere aittir ki (onlar) yurtlarından ve mallarından
(sürülüp) çıkarılmışlardır. Allah'ın lütuf ve rızâsını ararlar; Allah'a ve Rasûlüne

1921

(canlarıyla, mallarıyle) yardım ederler. İşte doğru olanlar onlardır."

3. "Ve onlardan önce o yurda (Medine'ye) yerleşen, imana sarılanlar (yani daha önce
yurt edinen Ensar veya ilk önce hicret edip Medine'ye yerleşen müslümanlar)
kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilen (ganimetlerden ötürü
göğüslerinde bir ihtiyaç (eğilimi) duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi (göç
eden yoksul kardeşlerini) öz canlarına tercih ederler, kim nefsinin cimriliğinden

[93]

korunursa işte onlar umduklarına erenlerdir."

4. Onlardan sonra gelenler der ki: "Rabbi'miz, bizi ve bizden önce inanan
kardeşlerimizi bağışla, kalblerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz sen

[94J

çok şefkatli, çok merhametlisin"

İşte bu âyet-i kerimelerde, muhacirlerden hicret etmekte ensardan da muhacirlere
yardım etmekte ön sırayı alanlar, kıbleteyne namaz kılanlar, Be-dir'de ve

[951

Huo'eybiye'de rıdvân biatında bulunanlar övülmekte ve Hz. Peygamberin, harpsiz
olarak ele geçen ganimetlerin taksiminde de bu kimselerle ihtiyacı fazla olan
kimselere daha fazla pay verdiği görülmektedir.

Bütün bunlar gösteriyor ki, harpsiz olarak ele geçen ganimetlerin paylaştırılmasmda
devlet reisinin herhangi bir özel tasarruf hakkı yoktur. Bu malların taksiminde Hz.

[961

Peygamberin tatbikatına uymak zorundadır.
Bazı Hükümler

1. Harpsiz olarak elde edilen ganimetlerde, bütün müslümanlarm hakkı vardır.

2. Bu mallar, taksim edilirken İslâmiyete hizmette ön sırayı alanlarla, ihtiyaç sahipleri,
hizmetlerinin ve ihtiyaçlarının derecesinin nisbetinde diğer müslümanlardan fazla pay
alırlar.

3. Harpsiz olarak ele geçen ganimetlerin (feyin) taksiminde, devlet reisinin ala"cağı
payla, diğer bir müslümamn alacağı pay arasında bir fark yoktur. İkisi de aynı hakka
sahiptir.

Bir numara sonra ele alacağımız babın hadislerinde bu mevzuyu tekrar ele alacağız.
[971



13-14. Harpsiz Olarak Ele Geçen Ganimetlerin Taksimi