بَابٌ فِي كَرَاهِيَةِ تَمَنِّي الْمَوْتِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي كَرَاهِيَةِ تَمَنِّي الْمَوْتِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2751 حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ هِلَالٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ ، عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا يَدْعُوَنَّ أَحَدُكُمْ بِالْمَوْتِ لِضُرٍّ نَزَلَ بِهِ ، وَلَكِنْ لِيَقُلْ : اللَّهُمَّ أَحْيِنِي مَا كَانَتِ الْحَيَاةُ خَيْرًا لِي ، وَتَوَفَّنِي إِذَا كَانَتِ الْوَفَاةُ خَيْرًا لِي ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ يَعْنِي الطَّيَالِسِيَّ ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : لَا ، يَتَمَنَّيَنَّ أَحَدُكُمُ الْمَوْتَ فَذَكَرَ مِثْلَهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) said: Muslims are equal in respect of blood. The lowest of them is entitled to give protection on behalf of them, and the one residing far away may give protection on behalf of them. They are like one hand over against all those who are outside the community. Those who have quick mounts should return to those who have slow mounts, and those who got out along with a detachment (should return) to those who are stationed. A believer shall not be killed for an unbeliever, nor a confederate within the term of confederation with him.

Ibn Ishaq did not mention retaliation and equality in respect of blood.

(3108) Enes b. Malik'den demiştir ki: Rasûlullah (s.a) (şöyle) buyurdu:
(Sizden) bîriniz kendisine gelen bir sıkıntıdan dolayı ölümü istemesin. Fakat: "Ey
Allahım hayat benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat. Benim için ölüm daha

[1071

hayırlı olduğu zaman da canımı al" desin"
Açıklama

Bir müslümanm kendisine isabet eden hastalık, fakirlik gibi bir sıkıntıdan dolayı
ölümü temenni etmesi, o müslümanm Allah'ın kaza ve kaderine rıza göstermeyip
şikayette bulunması anlamına gelir.

Fakat dini hayata gelen bir felaketten dolayı, Allah'a hakkıyla kulluk yapamamaktan
acze düşerek ölümü temenni etmek ise caizdir. Nitekim Hz. Ömer b. el-Hattab,
ihtiyarlayıp da kulluk görevlerini yapmakta acze düşünce "Ey Allah'ım, yaşlandım,
kuvvetten düştüm. Ülkem (İslam hudutları) genişledi. Eksik, fazla haksızlık yapıp



Liosı

kusur işlemeden canımı al" diye dua etmiştir. Binaenaleyh, kişinin mutlak olarak
ölümü temenni etmesi caiz değildir. Ancak hayatında, dünyaya ve ahirete hayırlı
olduğu sürece hayatta kalması, dünyaya ve ahirete zararlı hale gelince hayatının sona
ermesi için temennide bulunması, ya da dua etmesi caizdir.

Kişinin güzel amellerinin günahlarından, çok olduğu, fitne ve fesattan uzak kaldığı
yılları, hayatının hayırlı dönemleridir. Fakat günahlarının sevabından daha çok olduğu
zamanları, hayatının şerli olan yıllarıdır. İnsanın ileride nasıl bir hayat süreceği kendisi
için meçhul olduğundan, eğer ölüm temennisinde bulunulacaksa, Allah'ın ilmine
teslim olarak hadiste öğretildiği şekilde temenni etmesi gerekir.
Rasûl-u Zişan Efendimizin vefatı esnasında:

"Ey A İlahım beni Refık-i A'Ia'ya eriştir." diye dua etmesi, mevzumu-zu teşkil eden
hadis-i şerife aykırı değildir. Çünkü Hz. Peygamber Efendimizin bu sözü, bir ölüm
temennisi değildir. Sadece o gün vefat edeceğini kesinlikle bildiğinden Refik-i Alaya
erişmek için yaptığı temenniden ibarettir.

Esasen, onun hem dünya hem de ahiret için kamil manada bir hayata sahip ve bu
hayatın vefatına kadar bu şekilde süreceği kesin iken ölüm temennisinde bulunması
[1091

düşünülemez.
Bazı Hükümler

1. Dünyevi bir sıkıntıdan dolayı ölümü temenni etmek caiz değildir.

2. Bir kulun dua ederken duaların en hayırlısını seçmesi gerekir.

3. İstikballe ilgili olarak yapılan dualarda kesin bir istekte bulunmayıp, işi Allah'a

[İM

havale ederek, hayırlı olanı halk etmesini talebetmek gerekir.