بَابٌ فِي تَسْوِيَةِ الْقَبْرِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي تَسْوِيَةِ الْقَبْرِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2851 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ ، حَدَّثَنَا حَبِيبُ بْنُ أَبِي ثَابِتٍ ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ ، عَنْ أَبِي هَيَّاجٍ الْأَسَدِيِّ ، قَالَ : بَعَثَنِي عَلِيٌّ ، قَالَ لِي : أَبْعَثُكَ عَلَى مَا بَعَثَنِي عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَنْ لَا أَدَعَ قَبْرًا مُشْرِفًا إِلَّا سَوَّيْتُهُ ، وَلَا تِمْثَالًا إِلَّا طَمَسْتُهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: Eat what ever is caught for you by a dog or a hawk you have trained and set off when you have mentioned Allah's name. I said: (Does this apply) if it killed (the animal)? He said: When it kills it without eating any of it, for it caught it only for you.

Abu Dawud said: If a hawk eats any of it, there is no harm (in eating it). If a dog eats it, it is disapproved (to eat the meat). If it drinks blood, there is no harm (in eating it).

(3218) Ebu Heyyac el-Esedi'den demiştir ki:

Ali (r.a) bana: "Rasûlullah (s.a)'in beni (yerden) yüksek hiçbir kabir bırakmayıp yer
seviyesine indirmem ve hiçbir heykel bırakmayıp kırıp dökmem için gönderdiği bir işe

[5691

ben de seni göndereyim mi?" dedi.
Açıklama

Hz. Peygamber Ali (k.v)'yi, haddinden fazla yükseltilmiş olan kabirleri yer seviyesine
indirmekle görevlendirmiş Hz. Ali de bu görevi yerine getirdiği gibi, Hz. Peygamberin
vefatından sonra da bu görevi unutmamış ve devamlı olarak yerine getirilmesi için
gereken gayreti göstermiş, kendisi bizzat bu görevi yerine getiremeyeceğini anladığı
zaman başkalarını görevlendirerek bu mesuliyetten kurtulmuştur.
İslâm âlimleri, Said b. Mansur'un Sünen'i ile Beyhakî'nin Sünen-i Kübra'smdaki Ca'fer
b. Muhammed'in babasından rivayet ettiği Rasûlullah (s.a)'in, oğlu İbrahim'in kabrinin
başına çakıl taşı koyduğuna ve kabrin seviyesini yer seviyesinden bir karış
yükselttiğine dair olan hadis-i şerife dayanarak, kabrin bilinmesi, kaybolup gitmekten
korunması ve ziyaretçiler tarafından sahibine rahmet okunmasına vesile olması için
yerden bir karış yükseltilmesinin müstehab olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak küfür
ülkesinde ölen kimselerin mezarları bu hükmün dışındadır. Kâfirlerin taarruzundan
korumak için onların kabirleri tanınmalarına yarayacak her türlü alametlerden
arındırılır ve yer seviyesiyle bir edilerek kâfirlerin dikkatlerinden gizlenir.
Günümüzdeki müslümanlarm bir kısmının kabirleri süslemekle ve büyük masraflar
karşılığında kubbeli ve görkemli kabirler inşa etmekle İslâmi ölçülerin dışına



çıktıklarında şüphe olmadığı gibi, sahiplerinin tanınması için kabirlerin başına dikilen
alametleri dahi sökme yoluna gidenlerin de İslâmi ölçüler içinde hareket
etmediklerinde şüphe yoktur.

Nitekim İmam Ahmed ile İmam Şafiî'nin ashabından bir kısmı ve İmam Malik
kabirleri müsaade edilen miktardan daha fazla yükseltmenin haram olduğunu
söylemişlerdir.

Hanefılere göre ise, kabrin kendi toprağı yerden en fazla bir karış yüksekliğinde sırt
halinde yükseltilir, düz olarak yığılmaz. Bir karıştan daha fazla yükseltilmesi

[5701

mekruhtur. Çünkü bu yükseklik bina hükmündedir.
Bazı Hükümler

1. Kabirlerin seviyesini bir karıştan fazla yükseltmek caiz değildir.

2. Kabrin üzerine canlıların heykel ve suretlerini çizmek haramdır.

3. Bu özelliği taşıyan Heykel ve suretleri mezarlardan söküp atmak farzdır.

Kabre yazı yazmaya gelince, İbn Abidin meşhur haşiyesinde bu mevzuda şu görüşlere
yer vermiştir:

"Yazı yazmakta da beis yoktur. Zira yazı yazmak gerçekten yasak edilmişse de
yazılabileceğine ameli icma vaki olmuştur. Hakim yazının yasaklandığını muhtelif
yollardan tesbit etmiş; sonra şunları söylemiştir: "Bu isnatlar sahihtir. Ama bunlarla
amel edilmemektedir. Çünkü, doğudan batıya kadar bütün müslüman imamlarının
kabirleri üzerine yazı yazılmıştır. Bu halefin seleften aldığı bir ameldir". Bu kavil Ebû
Davud'un güzel bir isnatla tahric ettiği şu hadisle kuvvet bulmaktadır: "Rasûlullah
(s. a) bir taş getirerek onu Osman b. Maz'un'un başı ucuna koydu. Ve "Bununla
kardeşimin kabrini tanıyacağım ve ailemden vefat edeni bunun yanma defnedeceğim"

1571]

buyurdular." Zira yazı, kabri tanımanın yoludur. Evet anlaşılıyor ki, bu ameli
icmain ruhsat yeri kısmen ona ihtiyaç duyulduğu zamandır. Nitekim Muhit'te buna şu
ibare ile işaret edilmiştir: "Kabrin eseri kayıp olmamak ve tahkir edilmemek için
yazıya ihtiyaç duyulursa bunda bir beis yoktur. Ama özürsüz yazı yazmak doğru
değildir." Hatta kabrin üzerine Kur'ân'dan veya şiirden yahut methiyeden bir şey

£5721

vazmak da mekruhtur. Bu ifade kısaltılarak Hilye'den alınmıştır. Bu konuda

[573]

2226 nolu hadisin şerhine de müracaat edilmesini tavsiye ederiz.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2852 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ ، حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ ، أَنَّ أَبَا عَلِيٍّ الْهَمْدَانِيِّ حَدَّثَهُ ، قَالَ : كُنَّا مَعَ فَضَالَةَ بْنِ عُبَيْدٍ بِرُودِسَ مِنْ أَرْضِ الرُّومِ ، فَتُوُفِّيَ صَاحِبٌ لَنَا ، فَأَمَرَ فَضَالَةُ بِقَبْرِهِ فَسُوِّيَ ، ثُمَّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَأْمُرُ بِتَسْوِيَتِهَا ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : رُودِسُ جَزِيرَةٌ فِي الْبَحْرِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) said about the game hunted by a dog: If you set off your dog and have mentioned Allah's name, eat (it), even if it eats any of it; and eat what your hands return you.

(3219) Ebû Ali el-Hemedani dedi ki:

Biz Fudale b. Ubeyd'Ie beraber Rum diyarında Rodos (adasm)da idik. (O sırada) bir
arkadaşımız vefat etti. Bunun üzerine Fudâle emir vererek kabri düz yaptırdı. Sonra
(şöyle) dedi: "Ben, Rasûlullah (s.a)'i kabirlerin yer seviyesinde yapılmasını

[574]

emrederken işittim."

[5751

Ebû Dâvud der ki: Rodos (Ak) denizde bir adadır.



Açıklama



Rodos: Hz. Muaviye'nin saltanatı zamanında hicretin elliüçüncü (53) yılında
fedhedilmiş, fakat oğlu Yezid zamanında yine kâfirlerin eline geçmiştir. Daha sonra
hicretin 927. senesinde Sultan îl. Selim zamanında tekrar müslümanlarm eline
geçmişse de maalesef bugün Yunanistan'ın elindedir.

Hadis-i şerif kabirlerin yer seviyesinden yüksek yapılmasının caiz olmadığına delalet
etmektedir. Bir önceki hadis-i şerifin şerhinde açıkladığımız gibi fıkıh âlimleri bu
mevzuda gelen hadis-i şeriflere dayanarak kabrin üstüne bir karış yüksekliğinde toprak

[5761

yığılmasında bir sakınca olmadığını söylemişlerdir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2853 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ ، أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ بْنِ هَانِئٍ ، عَنِ الْقَاسِمِ ، قَالَ : دَخَلَتْ عَلَى عَائِشَةَ ، فَقُلْتُ : يَا أُمَّهِ اكْشِفِي لِي عَنْ قَبْرِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَصَاحِبَيْهِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا ، فَكَشَفَتْ لِي عَنْ ثَلَاثَةِ قُبُورٍ لَا مُشْرِفَةٍ ، وَلَا لَاطِئَةٍ مَبْطُوحَةٍ بِبَطْحَاءِ الْعَرْصَةِ الْحَمْرَاءِ قَالَ أَبُو عَلِيٍّ : يُقَالُ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُقَدَّمٌ وَأَبُو بَكْرٍ عِنْدَ رَأْسِهِ ، وَعُمَرُ عِنْدَ رِجْلَيْهِ ، رَأْسُهُ عِنْدَ رِجْلَيْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Messenger of Allah, one of us shoots at the game, and follows its mark for two or three days, and then finds it dead, and there is his arrow (pierced) in it, may he eat it? He said: Yes, if he wishes, or he said: he may eat if he wishes.

(3220) Kasım (b. Muhammed)'den demiştir ki: (Hz. Aişe'nin yanma girdim ve -Ey
anneciğim! Rasûlullah (s.a)'in kabrini bana açıp gösterseniz- diye rica ettim. Hz. Aişe
bana üç kabir gösterdi. (Bu kabirler) ne yüksekti ne de yer seviyesinde idi, yassı ve
basık idi ve zemini kırmızı çakılları ile kaplı idi.

(Musannif Ebû Davud'un talebelerinden) Ebû Ali (Lü'lüî ya da bir önceki hadisin
ravilerinden olan Ebu Ali el-Hemedani) dedi ki -Rasûlullah (s.a)'in (kıble cihetine
doğru) takdim edildiği baş ucunda Hz. Ebû Bekr(in), ayak ucunda da, başı Rasûlullah

[5771

(s.a)'in ayağı ucunda olmak üzere Ömer(in gömülü olduğu)- söylenir.
Açıklama

Bu hadis-i Şeride Hz. Peygamberin kıbleye doğru biraz ileriye konduğu, başı ucuna da
başı Hz. Peygamberin omuzları arasına gelecek şekilde Hz. Ebû Bekr'in konduğu,
ayak ucuna da, başı Hz. Peygamberin ayaklarına gelecek şekilde Hz. Ömer'in
konulmuş olduğu ifade edilmektedir.

Beyhakî ile Hakim'in İbn Ebî Füdeyk, Amr b. Osman, Kasım b. Mu-hammed
vasıtasıyla naklettikleri hadis-i şeriften anlaşılan da budur. Bu mevzuda kıymetli ilim
adamlarımızdan merhum Kamil Miras Efendi meşhur Tecrid-i Sarih Şerhî'nde şu
rivayetleri kaydetmiştir:

1. "Ömerb. Abdü'l-Aziz zamanında mescid-i saadetin tamiri sırasında kabri saadeti
gördüm. Zeminden dört parmak yüksekliğinde idi. Ebû Bekir'in kabri, kabr-i saadetin
arkasında idi. Ömer'in kabri de Ebû Bekr'in alt tarafında idi."

2. Amre de Hz. Aişe'nin şu tarifini rivayet etmiştir: Rasûl-i Ekrem baş tarafı garba
doğru defnedilmiştir. Ebû Bekir'in başı kadem-i saadetin yanma müsadiftir. Ömer'in
başı da zahr-i saadetin arkasına tesadüf etmiştir.

3. Nafı b. Abdurrahman b. Ebû Nuaym'm "Kabr-i Nebevi kıbleye müteveccih olarak
iki halifesinin kabirleri önündedir. Ebû Bekir'in kabri Rasûl-ü Ekremin iki omuzu
hizasına müsadiftir. Ömer'in kabri de Ebû Bekr'in iki omuzu hizasından başlar" dediği
rivayet edilmiştir.

Merhum Kâmil Miras sözlerine şöyle devam ediyor: "Muharrir aciz de bu babdaki
merviyyatm en sahihi bu rivayet olduğunu muhaddisinden bir zatın lisanından işittim.
İbn Akil, "Kabr-i Ebû Bekir, kabri saadetin ayak ucuna, Ömer'in kabri de Ebû Bekir'in
ayak ucuna müsadiftir" demiştir. Bu üç merkad-i mualla ve mubarekin vaziyeti
hakkındaki rivayetler arasında ehemmiyetli bir fark görmemek mümkün değildir.
Bunun yegane sebebi, tercemesi 655 rakamıyla geçen Aişe (r.a) hadisinde görüldüğü



üzere ashabı kiram tarafından kabr-i saadetin ibraz edilmemesi ve Hz. Aişe'nin kabr-i
saadetin mescid ittihaz edilmesinden endişe ederek mahfuz bulundurulması olsa
gerekir ki: Bu suretle Rasûlü Ekrem Efendimizin tevhid-i Bari namına per-verde

1578]

buyurdukları ali gaye ve arzuları tamamiyle tahakkuk etmiş bulunuyor."
Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerife dayanarak İmam Şafiî ile taraftarlarından
bazıları, el-Müeyyedbillah ve el-Kasim b. Muhammed kabrin üstünü düz bir çatı
halinde örtmenin deve hörgücü şeklinde örtmekten daha faziletli olduğunu
söylemişlerdir. Nitekim 3218 ve 3219 numaralı hadis-i şerifler de, bunların bu
mevzudaki delillerindendir.

İmam Ebû Hanife ile taraftarlarına, İmam Malik ile İmam Ahmed'e ve Şafiî
âlimlerinden Müzeni ile bazı Şâfıîlere göre ise, kabrin üstünü deve hörgücü şeklinde
yığarak örtmek düz bir satıh şeklinde örtmekten faziletlidir. Delilleri ise Buhârî'nin
Süfyan et-Temmar'dan Rasûlullah (s.a)'in kabrini deve hörgücü gibi yüksekçe

I579J

gördüğüne dair rivayettir.

Nitekim İbn Ebî Şeybe'nin Süfyan'dan rivayet ettiği bir hadis-i şerif te bu mealdedir.
Kabir üzerine toprağı deve hörgücü şeklinde yığmanın daha faziletli olduğunu
söyleyen fıkıh âlimlerine göre, kabrin düz bir satıh halinde örtülmesinin meşruluğunu
ifade eden bu babdaki hadisler, aslında kabrin bu şekilde örtülmesi gerektiğine açıkça
delalet etmezler. Ancak kabrin bu şekilde örtülmesinin cevazına delalet ihtimalleri
olmakla birlikte, kabrin haddinden fazla yükseltilen kısmını izale etmenin lüzumuna
delalet etmeleri ihtimalleri vardır. Bir de kabrin çakıl taşlarıyla kaplanmasının
cevazına delaletleri de mevcuttur.

Görülüyor ki kabrin üzerine, ağılan toprağın şu veya bu şekilde olması meselesindeki
ihtilaf asıl üzerinde değil fazilet üzerinde meydana gelen bir ihtilaftır. Asıl olan kabrin

r5801

tamamen yer seviyesinde düz olmaması ve bir karıştan fazla yükseltilmemesidir.
67-69. (Cenazeyi Defnettikten Sonra) Kabrin Yanında Ölü İçin İstiğfar Etmek