بَابُ كَمِ الصَّاعُ فِي الْكَفَّارَةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ كَمِ الصَّاعُ فِي الْكَفَّارَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2904 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ ، قَالَ : قَرَأْتُ عَلَى أَنَسِ بْنِ عِيَاضٍ ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ حَرْمَلَةَ ، عَنْ أُمِّ حَبِيبٍ بِنْتِ ذُؤَيْبِ بْنِ قَيْسٍ الْمُزَنِيَّةِ ، - وَكَانَتْ تَحْتَ رَجُلٍ مِنْهُمْ مِنْ أَسْلَمَ ، ثُمَّ كَانَتْ تَحْتَ ابْنِ أَخٍ لِصَفِيَّةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - ، قَالَ ابْنُ حَرْمَلَةَ : فَوَهَبَتْ لَنَا أُمُّ حَبِيبٍ صَاعًا ، حَدَّثَتْنَا عَنِ ابْنِ أَخِي صَفِيَّةَ ، عَنْ صَفِيَّةَ أَنَّهُ صَاعُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ أَنَسٌ : فَجَرَّبْتُهُ ، أَوْ قَالَ : فَحَزَرْتُهُ فَوَجَدْتُهُ مُدَّيْنِ وَنِصْفًا بِمُدِّ هِشَامٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

A man of Khuza'ah died and his estate was brought to the Prophet (ﷺ). He said: Look for his heir or some relative. But they found neither heir nor relative. The Messenger of Allah (ﷺ) said: Give it to the leading man of Khuza'ah. The narrator Yahya said: Sometimes I heard him (al-Husayn ibn Aswad) say in this tradition: Look for the greatest man of Khuza'ah.

(3279) İbn Harmele dedi ki:

Ümmü Habib bize bir sa' hibe etti ve Safıyye (r.anha)'nin kardeşinin oğlu vasıtasıyla
Safıyye (r.anha)'dan, onun Rasûluîlah (s.a)'m sa'ı olduğunu haber verdi.Enes (r.a) der
ki:

ri331 ri341 ri351

"O sa'ı ölçtüm , Hişâm'm müddü ile iki buçuk müd buldum."



Açıklama



Hadis;yemin keffaretinde fakirlere verilecek olan sadakanın mikdarmı konu alan bir
başlık altında yer almıştır. Ancak, hadisin zahiri bu konu ile hiç de ilgili
görülmemektedir. Çünkü burada; yemin keffaretinden değil, hibe edilen bir sa'ın
Hz.Peygamber'in sa'ı olup, bu sa'ın da Hişâm'm ölçüsü ile iki buçuk müd mikdarmda
olduğu bildirilmektedir.

Sa' ve müd ölçüleri ile ilgili malumat Kitabu't-Tahâre'nin "Abdestte yeterli olan su"
babında (bab:44) ve Kitabu'z-Zekât'ta geçmiştir. Onun için biz burada önce yemini
bozmadan dolayı gerekli olan keffaret, sonra da bu keffaretin edası ile ilgili görüşleri
verelim. Bu bilgiyi verirken eski metinlerdeki ölçü birimlerini (müd, sa') esas alacağız.
Bu birimlerin bugünkü karşılıkları için, işaret edilen yerlere bakılabilir.-
Yemini bozmanın keffaretini eda biçimi Kur'an-ı Kerim âyetiyle tesbit edilmiştir.
Mâide sûresinin 89. âyetinde şöyle buyurulur: "...Yeminin kef-fareti, ailenize
yedirdiğinizin ortalamasından on düşkünü yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle
azad etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yeminlerinizin keffareti budur.
Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutunuz. Şük-redesiniz diye Allah size böylece
âyetlerini açıklıyor." Ayet; yemin keffareti ödeyecek kişiyi önce üç şey arasında; köle
azad etmek, on fakir giydirmek veya doyurmakta muhayyer bırakmış; bunlardan
birisine güç yetirilmemesi halinde üç gün oruç tutmasını öngörmüştür. Alimlerin
çoğunluğu âyeti zahiri üzerine almış ve bu şekilde görüş beyan etmiştir. Ancak bu
sayılan şeylerin ayrıntılarında ihtilâfa düşmüşlerdir.

Keffaret, fakir doyurma şeklinde ödenecekse, her bir fakire verilecek veya yedirilecek
mikdar nedir?

İmam Mâlik, İmam Şafiî ve Medinelilere göre her fakire, Hz. Peygam-ber'in ölçeği ile
bir müd buğday verilir. Ancak Mâlik, bir istisnada bulunmuş ve bunun Medinelilere
ait olduğunu, başka memleketlerde ahalinin kendi nafakalarından orta bir mikdarı
vereceklerini bildirmiştir.

Hanbelîlere göre; her fakire buğday ve undan bir müd, ekmekten iki rıtıl, arpa ve
hurmadan iki müd'tür.

İmam A'zam Ebu Hanîfe'ye göre; her fakire buğdaydan yarım sa', arpa ve hurmadan
£1361

bir sa' verir. Keffaret ödeyen kişi, bunları vermeyip de, on fakiri akşamlı sabahlı
doyursa bu da yeterlidir. Ayrıca bu maddelerin para olarak karşılığını da verebilir.
Alimlerin ihtilâfına sebep; geçen âyetteki "...ailenize yedirdiğinizin ortalamasından..."
ifadesini yorumlama farklılığıdır. Şafiî ve Mâlikîler bu ifadeyi, bir defa yemek;
Hanefîler de, bir gün yemek şeklinde anlamışlardır.

Ebû Davud'un bu bölümünde, keffaretin fakir giydirme ya da oruç ile ödenmesi
konusunda bir bab yer almamıştır. Onun için biz bu konulara da burada kısaca temas
edelim:

Fakirlere giydirilecek elbisenin mikdarı mezhepler arasında ihtilaflıdır:

Mâlikîlerle Hanbelîlere göre; namazda setrü'l-avrete yeterli olan elbisedir. Yani

giyildiğinde, namazın caiz olduğu elbisedir.

İmam Muhammed veİmam Şafiî'ye göre; elbise denilebilen herşey keffareti ödemede
kâfidir. Meselâ gömlek, pantolon hatta başa sarılan sarık birer elbisedirler. İmam
A'zam ve Ebû Yusuf a göre sadece pantolon veya sarık, keffaretin ödenmesinde kâfi
değildir. Hanefî mezhebinde, sonraki görüş uygulanmaktadır. Vücudun tamamını veya
ekserisini örten bir elbisenin verilmesi şart koşulmuştur. İbn Rüşd'ün Bidâyetu'l-



Müctehid adındaki eserinde, Ebû Hanîfe'nin İmam Şafiî ile aynv görüşte olduğu;
İmam Ebû Yusuf un görüşünün ise farklı olduğu söylenir.

Keffaret verilirken on ayrı fakirin olmasının şart olup olmadığı konusu da ihtilaflıdır:
İmam Şafiî veİmam Mâlik'e göre mutlaka on ayrı fakire yedirilmeli veya
giydirilmelidir. Hanefî veHanbelîlere göre; on ayrı fakirin bulunması şart değildir. Bir
tek fakire on ayrı gün sabahlı akşamlı yemek yedirilse, veya her gün bir fitre ya da her
gün birer elbise verilse caizdir. Fakat bir fakire bir günde on fitre verilse veya on
elbise verilse bu, bir fitre yerine geçer. Dokuz fakirin daha doyurulması veya
giydirilmesi, ya da aynı fakire dokuz gün daha fitre verilmesi gerekir.
Yukarıda da işaret edildiği gibi, yemin keffareti ödeyecek kişinin köle azad etme, fakir
doyurma veya fakir giydirme imkânı yoksa üç gün oruç tutar. Bu üç günün peşpeşe
olmasının şart olup olmadığında farklı görüşler vardır. İmam Mâlik ve Şafiî'ye göre
orucun peşpeşe olması (tetâbu) şart değildir; Hanefî ve Hanbelîlere göre şarttır. İbn
Kudâme'nin belirttiğine göre, İbrahim en-Nehaî, Sevrî, İshak, Ebû Ubeyde ve Ebû
Sevr de bu görüştedir. Aynı görüş; Hz. Ali, Atâ, Mücâhid ve İkrime'den de rivayet
edilmiştir.

Bu görüş ayrılığına sebep, İbn Rüşd'ün bildirdiğine göre şudur:

1- Mushafta bulunmayan kıraatle amel caiz midir? Caiz diyenler, orucun peşpeşe
olmasını şart koşarlar. Çünkü İbn Mes'ûd yukarıda geçen âyeti, "Peşpeşe, fasılasız
üç gün oruç" şeklinde okumuştur. Halbuki mushafta peşpeşe, fasılasız" kaydı
mevcut değildir.

İbn Kudâme; "Bu ilâve Kur'ândan ise, onunla amel şarttır. Kur'ân'-dan değilse Hz.
Peygamber'den bir rivayettir. Çünkü İbn Mes'ûd'un bunu Hz.Peygamber'den duyması
muhtemeldir, o Kur'an'dan zannetmiştir. Her iki takdirde de orucun peşpeşe olması
gerekir." der. Merginanî de Hidâye'de îbn Mes'ûd'un bu kıraatinin meşhur haber
hükmünde olduğunu söyler.

2- Mutlak olarak orucun emredilmesi, onun peşpeşe olmasını gerektirir mi,
gerektirmez mi?

Orucun peşpeşe olmasını şart koşanlardan Hanbelîlere göre; hastalık ve kadının hayzı,
tevaliye (peşpeşe olmasına) manî değildir. Hanefîlere göre manidir. Çünkü müddet

£1371

azdır. Bu özürlerin bulunmadığı zamanda oruç tutulabilir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2905 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَلَّادٍ أَبُو عُمَرَ ، قَالَ : كَانَ عِنْدَنَا مَكُّوكٌ يُقَالُ لَهُ : مَكُّوكُ خَالِدٍ وَكَانَ كَيْلَجَتَيْنِ بِكَيْلَجَةِ هَارُونَ قَالَ مُحَمَّدٌ : صَاعُ خَالِدٍ صَاعُ هِشَامٍ يَعْنِي ابْنَ عَبْدِ الْمَلِكِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

A man died leaving no heir but a slave whom he had emancipated. The Messenger of Allah (ﷺ) asked: Has he any heir? They replied: No, except a slave whom he had emancipated. The Messenger of Allah (ﷺ) assigned his estate to him (the emancipated slave).

(3280) Muhammed b. Muhammed b. Hallâd Ebû Ömer şöyle der: Bizde Halid'in
mekkûku denilen bir mekkûk vardı. O Harun'un ijlçeği ile iki ölçekti.

[1381

Halid'in sa'ı da, Hişâm'ın yani Hişâm b. Abdilmelik'in sa'ı idi.
Açıklama

Bu rivayet Ebû Davud'un nüshalarının çoğunda mevcut değildir. Avnü'l-Ma'bûd
sahibi; "Bu rivayet, Sünen'in muh asarında ve Sünen nüshalarının umumunda yoktur.
Fakat biz onu bazı sa-ih nüshalarda bulduk. Hafız Mizzî de bu rivayeti, Etraf da
Muhammed b. 'fuhammed el-Bâhilî'den bahsederken anmış fakat hiçbir raviye nisbet
tmemiştir" der.

Mekkûk: Bir ölçek adıdır. Nihâye'de: "Mekkûk, müd'tür. Sa' olduğu la söylenir. Ama
önceki daha uygundur. Çünkü başka bir hadiste bu keli-ıe, müd ile izah edilmiştir"



£1391

denilir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2906 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَلَّادٍ أَبُو عُمَرَ ، حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، عَنْ أُمَيَّةَ بْنِ خَالِدٍ ، قَالَ : لَمَّا وُلِّيَ خَالِدٌ الْقَسْرِيُّ أَضْعَفَ الصَّاعَ ، فَصَارَ الصَّاعُ سِتَّةَ عَشَرَ رِطْلًا قَالَ أَبُو دَاوُدَ : مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَلَّادٍ ، قَتَلَهُ الزِّنْجُ صَبْرًا ، فَقَالَ بِيَدِهِ : هَكَذَا وَمَدَّ أَبُو دَاوُدَ : يَدَهُ وَجَعَلَ بُطُونَ كَفَّيْهِ إِلَى الْأَرْضِ ، قَالَ : وَرَأَيْتُهُ فِي النَّوْمِ ، فَقُلْتُ : مَا فَعَلَ اللَّهُ بِكَ ؟ قَالَ : أَدْخَلَنِي الْجَنَّةَ ، فَقُلْتُ : فَلَمْ يَضُرَّكَ الْوَقْفُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: A woman gets inheritance from the three following: one she has set free, a foundling, and her child about whom she has invoked a curse on herself if she was untrue in declaring he was not born out of wedlock.

(3281) Müsedded, Ümeyye b. Halid'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Halid el-Kasrî
vali olunca sa'ı büyüttü ve bir sa' on altı ntıl oldu. Ebû Dâvûd dedi ki: Muhammed b.
Muhammed b. Hallâd'ı zenciler (harpte ve hataen değil) kasden öldürdüler.
Ebû Dâvûd elini şöyle uzattı, avuçlarının içini yere doğru tuttu ve şöyle dedi:
Halid'i rüyamda gördüm "Allah sana nasıl muamele etti? diye sordum. "Cennete
koydu"dedi. "Senin (Zencilerin önünde) durman demek sana zarar vermedi" dedim.

[1401



Açıklama

Bu rivayet de birçok nüshada mevcut değildir. Halid el-Kasrî'nin sa'ı büyütmesi ile
ilgili bu haber bir hüccet değildir. Çünkü büyüklüğü 5 rıtıldır. Ebu Yusuf, sa'ı sekiz
ntıl zannediyormuş. Bu konuda İmam Mâlik ile münazara etmiş, İmam Mâlik gidip
evinden bir sa' getirmiş; bu Hz. Peygamber'in sa'ı demiş, ölçmüşler tam 5 ntıl gelmiş.

Ebu Yusuf da görüşünden dönmüş.

16. (Yemin Keffaretinde) Mü'min Köle Azad Etmek