بَابُ النَّهْيِ عَنِ النُّذُورِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ النَّهْيِ عَنِ النُّذُورِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2911 حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ ، ح وحَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ ، قَالَ عُثْمَانُ الْهَمْدَانِيُّ : عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ ، قَالَ : أَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَنْهَى عَنِ النَّذْرِ - ثُمَّ اتَّفَقَا وَيَقُولُ : - لَا يَرُدُّ شَيْئًا ، وَإِنَّمَا يُسْتَخْرَجُ بِهِ مِنَ الْبَخِيلِ قَالَ مُسَدَّدٌ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : النَّذْرُ لَا يَرُدُّ شَيْئًا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: people of two different religions would not inherit from one another.

(3287) Abdullah b. Ömer (r.anhuma)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

£1561

Rasûlullah (s. a) nezirden nehy etmeye başladı. "Nezir hiçbir şeyi değiştirmez,
ancak onun sebebiyle cimriden (mal)çıkartıhr." buyurdu.

£1571

Müsedded, Rasûlullah (s. a); "Nezir hiçbir şeyi değiştirmez" buyurdu, dedi.
Açıklama

Bilindiği gibi "nezr" dilimizdeki "adak" manasınadır. Fakat, fıkhı bir istilan olduğu ve
Türkçede de kullanıldığı için, terceme etmedik. "Kitabu'l-Eymân ve'n-Nüzûr"un
başında da belirtildiği gibi nezir; bir kimsenin Allah'ı tazim için mubah bir fiilin
yapılmasını deruhte etmesi, öyle bir işin yapılmasını kendi nefsine vacip kılmasıdır.
Nezrin; bir zamanla kayıtlı olup olmaması durumuna göre, muayyen ve gayri
muayyen; bir şeyin tahakkukuna bağlı olup olmaması yönünden de mutlak ve muallak
çeşitlerinin olduğu da yine orada kısaca açıklanmıştı.
Bu hadisde nezirle ilgili iki hususa temas edilmektedir:
1- Nezr'in Rasûlullah tarafından nehyedüdiği meselesi:

Alimlerin bir kısmı buradaki nehyi zahirî manasına alarak gerçekten, adakta
bulunmanın yasak olduğu görüşüne varmışlardır.

Bazı âlimler ise bu nehyi te'vil ederek, nezrin yasak olmadığım söylemişlerdir. İbnti'I-
Esîr, Ebu Ubeyd, el-Mâzerî bu istikamette görüş beyan edenlerdendirler.
İbnü'l-Esîr, en-Nihâye fî Garibi'I-Hadis ve'l-Eser adındaki eserinde şöyle der:
"Rasûlullah'm hadislerinde nezrden nehyin zikri tekrar tekrar geçti. Bu nehiyden
maksat, onun önemini te'kid ve adakta bulunduktan sonra, gevşeklik göstermekten
sakmdırrnaktır. Eğer nehyin manası, nezrin yapılmaması için men olsaydı bu onun
hükmünü iptal ve nezre vefanın gereğini düşürmek olurdu. Çünkü nehiy masiyet olur
ve bu bağlayıcı olurdu. Hadis onlara; nezrin hiçbir fayda temin etmeyip hiçbir zararı
savmadığını ve Allah'ın takdirini değiştirmeyeceğini bildirmektedir."
Ebu Ubeyd'in şu sözleri, yukarıdaki manayı ifade yönünden daha da açıktır:
Nezirden nehy ve o konuda katı davranmak; nezir günahtır demek değildir. Eğer öyle
olsaydı, Allah (c.c) nezre vefayı emretmez ve vefa göstereni övrnezdi. Ama bence
hadisin manası; nezrin kadrini yüceltmek ve böylece nezir konusunda gevşeklik
gösterilmemesini temin etmektir."

Hadisteki nehiyden maksadın, nezrin yasaklanması olmadığım savunan görüş, daha
isabetli olsa gerektir. Nitekim günümüzde mensubu bulunan mezheplerden hiçbirisi;
mutlak olarak, kayıtsız şartsız nezrin haram olduğunu söylememiştir. Mezheplerin
nezir konusundaki görüşlerinin özeti şöyledir:

Hanefîlere göre: Şartlarına riayet edilerek, yapılan adak meşrudur. Bu şartlar, üzerinde
durduğumuz bölümün başında geçmiştir.

Şâfıîlere göre: Bir faydayı temin veya zarardan kurtulma düşünülsün ya da
düşünülmesin, adakta bulunmak caizdir ve ibadettir.

Mâlikîlere göre: Elde edilen bir nimet veya savuşturulan bir belâdan dolayı Allah'a
şükür olarak edilen nezirler menduptur ve ifası gerekir. Bir şarta bağlanarak, yani bir
menfaati temin veya musibetten kurtulmaya bağlı olarak edilen nezrin hükmünde iki



görüş vardır: Bunlardan birine göre caiz, diğerine göre mekruhtur. Ama adağın,
faydayı temin veya belâyı def edeceğine inanılarak edilen nezir haramdır.
Hanbelîlere göre; nezir mekruhtur. Fakat yapılmışsa edası gerekir.
Alimlerden bazıları ise hadisteki nehyin bir takım menfaatlarm temini için, (Hastam
iyi olursa şu kadar oruç nezrim olsun demek gibi) edilen nezirlerle ilgili olduğunu
söylerler. Kadı İyaz ve Tıybî; bu görüşü ortaya atıp, benimseyenlerdendirler.
Kurtubî'nin şu mütalaasını da kaydetmek istiyoruz: "Bu nehyin mahalli; kişinin meselâ
şöyle demesidir: Allah hastama şifa verirse, sadaka vermek nezrim olsun. Kerahete
sebep; anılan ibadetin Allah rızâsı için değil de bildirilen maksadın husulüne

Lİ581

bağlanmasıdır. Böylece kişi ibadeti bir menfaat karşılığında yüklenmiş oluyor...
Bu manaya, cahillerin; nezrin umulan maksadın husulünü gerektirdiği veya Allah bu
faydayı adanılan adaktan dolayı sağlar tarzındaki yanlış zanları eklenir. Hadisteki;
nezir hiçbir şeyi değiştirmez sözü işte buna işaret eder. Bunlardan ilk hal küfre
yakındır, ikincisi de apaçık bir hatadır."

2- Adak, Allah'ın takdir ettiği bir şeyi değiştirmez. Dolayısıyla bir kimse meselâ,
"Hastam iyi olursa şu kadar oruç tutayım" diye adakta bulunur ve hastası iyi olursa bu
sırf Allah öyle istediği içindir, adakta bulunanın adağından dolayı değildir.
Hadisin Buharı ve Müslim'deki rivayetleri bu hususa daha açık bir biçimde delâlet
eder. Hadisin Ebû Davud'un rivayetindeki: "O hiçbir şeyi değiştirmez" cümlesi,
Buharı ve Müslim'deki bir rivayette: "O hiçbir hayır temin etmez" şeklindedir.
Müslim'de ayrıca şu manaya gelen bir rivayet daha vardır:

"Adak, hiçbir şeyi öne de atmaz geciktirmez de;sadece onun cimriden-mal çıkarılır."
Yine Müslim'de Ebu Hureyre'den rivayetle, Hz. Peygamber (s.a)'in, "Nezretmeyin,
çünkü nezir kaderden hiçbir şeye fayda vermez. Onunla sadece cimriden mal çıkarılır"
buyurduğu bildirilmektedir.

Her ne kadar adağın sonuca tesiri yoksa da, adağın bağlandığı şeyin tahakkuku halinde
adanılan şey ifa edilmelidir. Hattâbî, nezrin masiyet için olmaması halinde gereğini
yapmanın vacip olduğunda müslürnanlarm itifak ettiklerini söyler. Hz. Peygamber'in,
"Onunla sadece cimrinin malı çıkarılır" tarzındaki sözü de muallak nezrin gereğini
yapmanın lüzumunu gösterir. Çünkü normal hallerde fakire fukaraya sadaka vermeyen
cimri kişiler, bir menfaat temin edilmek maksadıyla sadaka vermeyi adarlarsa, bu adak

1159]

onlardan mal çıkmasına sebep olur.
Bazı Hükümler

1. Rasûlullah (s. a), adakta bulunmaktan nehyetmiştır. Hadisin zahiri bu manayı ifade
ediyorsa da, aksı hükme delâlet eden deliller sebebiyle bu mana te'vil edilmiştir. Konu
şerh bölümünde de anlatılmıştır.

2. Adağın, bir şeyin olup olmamasına hiçbir etkisi yoktur. Allah neyi takdir etmişse o
olur.

3. Bir işin tahakkukuna bağlı olarak edilen nezre, o işin tahakkuku halinde itaat

£1601

lâzımdır.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2912 حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ ، قَالَ : قُرِئَ عَلَى الْحَارِثِ بْنِ مِسْكِينٍ ، وَأَنَا شَاهِدٌ ، أَخْبَرَكُمْ ابْنُ وَهْبٍ ، قَالَ : أَخْبَرَنِي مَالِكٌ ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ هُرْمُزَ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : لَا يَأْتِي ابْنَ آدَمَ النَّذْرُ الْقَدَرَ بِشَيْءٍ لَمْ أَكُنْ قَدَّرْتُهُ لَهُ ، وَلَكِنْ يُلْقِيهِ النَّذْرُ الْقَدَرَ قَدَّرْتُهُ ، يُسْتَخْرَجُ مِنَ الْبَخِيلِ يُؤْتِي عَلَيْهِ مَا لَمْ يَكُنْ يُؤْتِي مِنْ قَبْلُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I heard the Messenger of Allah (ﷺ) say: Islam increases and does not diminish. He, therefore, appointed a Muslim heir (of a non-Muslim).

(3288) Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s. a) (Allah cc'm



£1611

şöyle buyurduğunu) söylemiştir:

"Adak adamak insanoğluna; benim kendisi için takdir etmediğim bir şeyi getirmez.
Ancak adak insanı, benim kendisine takdir ettiğim şeye iletir. (Onunla) cimriden mal

11621

çıkarılır. Cimri, Önceden vermediğini o adağı üzerine verir."
Açıklama

Bu hadisi Ebû Dâvûd'dan, Ebu'l-Hasen b. el-Abd rivayet etmiştir. Lü'lüî'nin
rivayetinde ise mevcut değildir. Bu yüzden Münzirî'nin Muhtasarında yer
almamıştır.Avnu'l-Ma'bûd sahibi; Hafız Mizzî'nin de bu hadisi el-Etrâf adındaki
kitabında zikretmediğini söyleyerek şaşkınlığım ifade. eder.

Bu hadis, dipnotta da işaret edildiği gibi bir kudsî hadistir. Ancak, sözün Allah (c.c)'a
nisbeti açıkça gösterilmemiştir. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî' de buna işaretle şöyle der:
"Bu hadis, kudsî hadislerdendir. Ancak Allah'a nisbeti açıkça ifade edilmemiştir."
Hadisin Buharı, Ebû Dâvûd ve Nesâî'deki rivayetlerinden, onun bir kudsî hadis olduğu
hemen anlaşılmaktadır. Çünkü metnin bir bölümünde, "Nezir insanoğluna, benim
kendisi için takdir etmediğim hiçbir şeyi getirmez" de-riilmektedir. İnsanlar için
olacak şeyleri takdir eden sadece Allah (c.c) olduğuna göre bu hükmün sahibinin de
Allah olması gerekir. Hükmün hikâye yoluyla değii de doğrudan doğruya hüküm
sahibine nisbet edilmesi, hadisin kudsî hadis olduğuna delildir." Ancak bu durum,
Müslim ve îbn Mâce'nin rivayetlerinde bu derece açık değildir. Çünkü yukarıda işaret
ettiğimiz cüm-[e Müslim'in Sahih'inde: "Allah'ın kendisi için takdir etmediği bir
şeyi..."; Sünen-i İbn Mâce'de, "...Ancak kendisi için takdir edilen şeyi..." şeklinde
ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi bu rivayetlerde takdir etme işini ya Hz. Peygamber
Allah'a nisbet etmiş, ya da takdir meçhul olarak kullanılmıştır.

Hadis metnindeki "Cimriden çıkartılır" manasına gelen; cümlesi de; Buharı'de, "Allah,
onunla cimriden (mal) çıkarır"; Müslim'de, "Bu nezirle cimriden daha önce vermek
istemediği şey çıkartılır"; İbn Mâce'de de, "Nezir sebebiyle cimriden (bir şey)
çıkarılır" manalarına gelecek şekilde ifade edilmektedir.

Bundan önceki hadiste olduğu gibi bunda da; arzuladığı bir sonuca ulaşmak için
adakta bulunmanın sonucu değiştirmeyeceği, çünkü olan herşeyin Allah'ın takdirinin
eseri olduğu ifade edilmektedir. Ama adak sayesinde normal hallerde bir şey
vermeyen cimrilerden mal çıkar. Çünkü cimri, bir şeyin Dİması halinde sadaka
vermeyi veya kurban kesmeyi adar ve istediği olursa adadığını vermek zorunda
kalacak ve kendisinden mal çıkacaktır.

Adağın, malın çıkmasına sebep olmasında sadece cimrilerin anılması, ;imri
olmayanların adak sebebiyle mal vermeyecekleri manasına gelmez. Çünkü muallak
nezirde, istenilen şeyin gerçekleşmesi halinde nezrin gereğini yapmak hem cimri hem
de cömert için vacibtir. Cömertler bir şey adamadan ia sadaka verip hayır ve hasenatta

£1631

bulundukları için, hadiste sadece cimri-er anılmıştır.

19. Günah İşlemeyi Adamak (Konusunda Gelen Hadisler)