بَابُ مَا جَاءَ فِي النَّذْرِ فِي الْمَعْصِيَةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا جَاءَ فِي النَّذْرِ فِي الْمَعْصِيَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2913 حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِىُّ ، عَنْ مَالِكٍ ، عَنْ طَلْحَةَ بْنِ عَبْدِ الْمَلِكِ الْأَيْلِيِّ ، عَنِ الْقَاسِمِ ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ نَذَرَ أَنْ يُطِيعَ اللَّهَ فَلْيُطِعْهُ ، وَمَنْ نَذَرَ أَنْ يَعْصِيَ اللَّهَ فَلَا يَعْصِهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Mu'adh bought the property of a Jew whose heir was a Muslim. He then narrated from the Prophet (ﷺ) to the same effect.

(3289) Aişe (r.anha)'den, Hz. Peygamber (s.a)'in şöyle buyurluğu rivayet edilmiştir.



"Allah'a itaat etmeyi adayan kişi itaat etsin. Allah'a isyan etmeyi adayan ise isyan
£1641

etmesin."
Açıklama

Hadis-i şerifte geçen Allah'a itaat tabiri, hem farz hem de müstehap olan tâatleri içine
alır. Buna göre hadiste; dinen farz, vacip veya müstehap olan bir şeyi yapmayı adayan
kişinin adağını yerine getirmesi emredilmektedir. İçki içmek, ana babaya isyan etmek,
sıla-i rahmi kesmek gibi Allah'ın yasak ettiği bir şeyi yapmayı adayan kişi ise bu
adağını yerine getirmemelidir.

Günah olan bir şeyin adanması halinde adağın yerine getirilmemesi gerektiğinde
âlimler arasında görüş ayrılığına rastlayamadık. Ancak bu durumda olan, yani günah
bir şeyi adayıp da dediğini yapmayan kişiye keffaretin gerekli olup olmadığında
âlimler ihtilâf etmişlerdir.
Bu konuda Hattâbî şöyle der:

"Bu hadis, A_llah'a isyan konusundaki adağın bağlayıcı olmayıp, adak sahibinin
adağına vefa göstermemesi gerektiğini beyan etmektedir. Durum böyle olunca o
adakta keffaret yok demektir. Eğer bunda keffaret olsaydı, hadiste onun da
bahsedilmesi gerekirdi. Bu, Mâlik ve Şafiî'nin görüşlerine uygundur.
Ebû Hanîfe ashabı ve Süfyân-ı Sevrî'ye göre; bir günahı işleme konusunda adakta
bulunmanın keffareti, keffaret-i yemindir. Bu görüşte olanlar Ebû Davud'un bu babda
rivayet etmiş olduğu Zührî hadisini kendilerine delil almışlardır."
Şevkânî de, günah olan bir şeyi yapmak üzere adakta bulunmanın haram oluşunda
âlimlerin hemfikir olduklarını, ancak adağa riayet edilmediğinde keffaretin gerekli
olup olmadığında ihtilâf ettiklerini söyler. Şevkânî'nin bildirdiğine göre; cumhurun
görüşü bu durumda olana keffaretin gerekli olmadığı biçimindedir. Ahmed b. Hanbel,
Sevrî, İshak, bir kısım Şâfıîler ve Hanefîlere göre ise keffaret gerekir. Bu görüş
sahiplerinin delili, yukarıda Hattâbî'nin görüşü nakledilirken işaret edilen Zührî
hadisidir ki bu hadis Hz.Aişe'den rivayet edilmiştir. Şevkânî, bir sayfadan fazla bu
hadisin kritiğini yapmış, hadisin sıhhati ile ilgili nakillerde bulunmuştur. Bundan
sonra gelecek olan mezkur hadisin izahında bu kritiğe temas edilecektir. Burada şu
kadarını ifade edelim ki, bu hadis oldukça tenkid edilmiştir.

Günah bir iş işlemek üzere adakta bulunup da bu adağı yerine getirmeyene keffaretin
gerekli olduğu görüşünde olanların dayandığı diğer bir hadis de Sahih-i Müslim'de,
Ukbe b. Amir' den rivayet edilen; "Nezrin keffareti yemin keffaretidir" manasına gelen
hadistir. Çünkü bu hadiste nezir keffaretinin, yemin keffareti olduğu bildirilirken,
nezirler arasında bir ayırım yapılmamıştır. Nezir sözü genel anlamda kullanılmıştır ki,
bu isyanla ilgili olanlar da dahil olmak üzere tüm nezirleri içine alır. Ancak bu hadisin
Tirmizî ve İbn Mâce'deki rivayetlerinde, "Adanılan şey söylenmezse, nezrin keffareti,
yemin keffaretidir" denilmektedir. Müslim'deki rivayet, bu ilâve ile birlikte gözönüne
alınırsa, bu görüşe kaynak olma özelliğini kaybedecektir.

Şevkânî; Hanefîler ve onlarla aynı görüşte olanların görüşlerine delâlet eden hadislere
işaret edip, onların tenkidini yapmış olmasına rağmen, karşı görüşe açıktan delil
olabilecek bir hadis nakletmemiştir. Sadece, nezrin Allah'ın rızasına uygun konularda
veya mubah şeylerde olacağına işaret eden hadislerin, bunların dışındaki konularda
nezrin olmayacağına işaret ettiğini söylemiştir.



îbn Rüşd de, Bidâyetii'l-Müctehid ve Nihâyetü'l-Muktesid adındaki eserinde
cumhurun görüşüne delil olarak, üzerinde durduğumuz Hz. Aişe hadisini
göstermektedir. Karşı görüşe dayanak olan hadisler burada da tenkid edilmiştir.
Tirmizî; sahâbîlerin de bu konuda iki ayrı görüşe sahip olduklarını söylemektedir.
İbn Kudâme, el-Muğnî adındaki eserinde; İbn Mes'ûd, İbn Abbas, Câ-bir, İmrân b.
Husayn ve Semüre b. Cündüb'den de keffaretin gerekli olduğunun rivayet edildiğini,
Ahmed b. Hanbel'den ise keffarete gerek olmadığına dair bir rivayet bulunduğunu
söyler.

Daha önce belirtildiği gibi, Hanefîlere göre nezrin sıhhati için nezredi-len şeyin ibadet
cinsinden olması gerekir. Dolayısıyla günah olan bir şeyi yapmak için yapılan adaklar
nezir sayılmazlar. Belki yemin olarak mütalaa edilirler,

Aliyyü'l-Kârî, Mirkât'da İbnü'l-Hümâm'dan naklen; nezri, mutlak olarak ve bir şeye
niyet etmeden söyleyen yani; "Allah'a nezrim olsun ki şöyle yapacağım veya
yapmayacağım" diyen kişinin söylediğini yapmaması halinde kendisine yemin
keffareti gerekeceğini bildirir. Yine İbnü'l-Hümâm'dan yaptığı bir başka nakilde,
masiyet olan nezrin; bizzat kendisi haram olan veya kendisinde ibadet manası
bulunmayan konulardaki nezir olduğunu söyler. Buna göre; bir kimse, bayram günü
oruç tutmayı adaşa, oruç bir ibadet olduğu, fakat bayram günü oruç tutmak haram
olduğu için başka bir gün oruç tutarak adağını yerine getirir. Ama haram olmasına
rağmen bayram günü oruç tutarsa adağının sorumluluğundan kurtulur.
Bir kimse, tahakkukunu istemediği bir şey üzerine adakta bulunursa, İmam A'zam ve
İmam Muhammed'e göre yemin keffareti gerekir. Meselâ birisi, "Filânla konuşursam
veya eve girersem, bir sene oruç borcum olsun..." gibi bir adakta bulunsa kendisine
yemin keffareti gerekir. Zaruretten dolayı, âlimlerden bazıları bu görüşü tercih
Iİ651

etmişlerdir.
Bazı Hükümler

1. Bir tâatı işlemek üzere adakta bulunan kimse, nezrim ifa etmelidir.

2. Bir günahı işlemek üzere adakta bulunan o günahı işlemez. Bundan sonra bazı
âlimlere göre kendisine yemin keffareti gerekir, bazılarına göre hiçbir şey gerekmez.
£166]

11671

Günah İşlemeyi Adayana Keffaret Gerekir Diyenler