بَابٌ فِي هَدَايَا الْعُمَّالِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي هَدَايَا الْعُمَّالِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3163 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِي خَالِدٍ ، حَدَّثَنِي قَيْسٌ ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَدِيُّ بْنُ عُمَيْرَةَ الْكِنْدِيُّ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ : يَا أَيُّهَا النَّاسُ ، مَنْ عُمِّلَ مِنْكُمْ لَنَا عَلَى عَمَلٍ فَكَتَمَنَا مِنْهُ مِخْيَطًا ، فَمَا فَوْقَهُ فَهُوَ غُلٌّ يَأْتِي بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، فَقَامَ رَجُلٌ مِنَ الْأَنْصَارِ أَسْوَدُ كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَيْهِ ، فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، اقْبَلْ عَنِّي عَمَلَكَ ، قَالَ : وَمَا ذَاكَ ؟ ، قَالَ : سَمِعْتُكَ تَقُولُ : كَذَا وَكَذَا ، قَالَ : وَأَنَا أَقُولُ : ذَلِكَ مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ عَلَى عَمَلٍ فَلْيَأْتِ بِقَلِيلِهِ ، وَكَثِيرِهِ ، فَمَا أُوتِيَ مِنْهُ أَخَذَهُ وَمَا نُهِيَ عَنْهُ انْتَهَى

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I saw the Messenger of Allah (ﷺ) that he kissed Uthman ibn Maz'un while he was dead, and I saw that tears were flowing (from his eyes).

(3581) Adiyy b. Amîre el-Kindî'den, Rasûlullah (s.a)'m şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir:

"Ey insanlar, sizden birisi bizim bir işimizin başına getirilir de o işten (hasıl olan) bir
iğneyi veya daha küçüğünü bizden gizlerse bu (gizlediği şey onun boynuna geçecek)
bir bukağıdır. (Bu kimse) kıyamet gününde Allah'ın huzuruna onunla beraber gelir.
(Ravi, sözlerine şöyle devam etmiştir:) Ensar'dan siyah bir adam ayağa kalktı, (şu
anda ben) o adamı görüyor gibiyim.

Ey Allah'ın Rasûlü, görevim benden geri al, dedi. (Hz. Peygamber de ona):
"Bu (sözü söylemenin sebebi) nedir?" diye sordu.

Ben seni şöyle şöyle derken işittim; karşılığını verdi. (Bunun üzerine Hz. Peygamber):
"Ben bu sözü (yine de) söylüyorum. Bizim bir işte görevlendirdiğimiz kimse (bu
görevi esnasında halktan almış olduğu malların) azını da, çoğunu da (bize) getirsin. Bu
iş (in)den dolayı (kendisine) verileni alsın. Alınması yasaklanan şeyi de almasın"

143]

buyurdu.



Açıklama



Bu hadis-i §erif; memurların, görevleri esnasında halktan aldıkları malları, hangi isim
altında alırlarsa alsınlar devlet hazinesine teslim etmeleri gerektiğini, teslim
etmedikleri takdirde ahiret gününde bu malın bir bukağı şekline gelerek o memurun
boynuna geçeceği ifade edilmektedir. Çünkü memur ya da hâkimin aldığı bu mal
rüşvetten başka bir şey değildir.

Bu bakımdan memurun, akrabalarının ve eskiden beri hediyeleştiği kimselerin
dışmdakilerden hediye alması haramdır. Sıla-i rahim sayıldığı için akrabalarından;
eski dostluğun devam etmesi için de eskiden beri hediyeleşe-geldiği kimselerden
hediye alması caiz görülmüştür. Bunların dışındaki kimselerden ise asla hediye kabul

1441

edemez. Nitekim, "Memurların hediye alması ihanettir." hadisi ile, "Benim
gönderdiğim memura ne oluyor ki; bu sizin bu da bana hediye edildi, diyor! Babasının
yahutta anasının evinde otursaydı, kendisine hediye edilecek mi edilmeyecek mi

[45] [461
baksaydı ya!..." hadis-i şerifi bunu ifade etmektedir.

Bu mevzuda merhum Ömer Nasuhi Bilmen şöyle diyor: "Hâkim, başkalarının
hediyelerini almamalı, bir malı kendisine kıymetinden noksana satmalarını veya
kendisine borç vermelerini kabul etmemelidir. Bir hâkim ancak kendisinden rütbeten
mukaddem olup kendisine hâkimliği veren zâtın hediyesini kabul edeceği gibi, kendi
zîrahm-ı mahremin hediyesini de kabul edebilir. Kezalik; kendisinin hâkim olmadan
önce dostu olup kendisine hediye vermek mutadı bulunan kimsenin de mutaddan ziya-

1471

de olmayan hediyesini kabul edebilir. Elverir ki bunların bir davaları bulunmasın."
6. Hüküm Nasıl Verilir?