بَابُ الْحُكْمِ بَيْنَ أَهْلِ الذِّمَّةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ الْحُكْمِ بَيْنَ أَهْلِ الذِّمَّةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3170 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمَرْوَزِيُّ ، حَدَّثَنِي عَلِيُّ بْنُ حُسَيْنٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ يَزِيدَ النَّحْوِيِّ ، عَنْ عِكْرِمَةَ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : { فَإِنْ جَاءُوكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ ، أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ } ، فَنُسِخَتْ ، قَالَ : { فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ }

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I heard the Prophet (ﷺ) say: If any Muslim dies and forty men associate nothing with Allah stand over his bier. Allah will accept them as intercessors for him.

(3590) İbn Abbas'tan, şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Sana gelirlerse ister

[721

aralarında hükmet, ister onlara yüz çevir" (âyeti kerimesi) neshedilmiştir. (Çünkü
Yüce Allah daha sonra indirdiği başka bir âyet-i kerimesinde): "Ve aralarında Allah'ın



indirdiği ile hükmet" buyurmuştur.
Açıklama

Bu hadis-i şerifte; Yüce Allah, İslâmm ilk yıllarında, "Sana gelirlerse, ister aralarında



hükmet, ister onlardan yüz çevir" âyet-i kerimesiyle Hz. Peygamber'i mahkeme
olmak üzere kendisine müracaat eden gayrimüslimlerin davalarına bakıp bakmamakta
muhayyer bırakmışken, daha sonra indirdiği Mâide sûresinin 49. âyetiyle onların
arasında meydana gelen anlaşmazlıklarda da bizim kitabımıza göre hüküm vermesini
emrettiği ifade edilmektedir.

Atâ, Nehaî, Şa'bî, Katâde, İbn Cerîr, Esamm, Ebû Müslim ve Ebû Sevr'e göre ise,
Mâide sûresinin 40. âyetinde ifade buyurulan muhayyerlik bakidir, yürürlükten
kaldırılmış değildir ve tüm müslüman hâkimler için geçerlidir. Binaenaleyh,
gayrimüslimler davalarının halli için müslüman mahkemelerine müracaat ederlerse,
hâkimler onların davasına bakıp bakmamakta muhayyerdirler.

İbn Abbas (r.a) ile Mücâhid, İkrime, Hasan-ı Basrî, Atâ el-Horasanî, Ömer b.
Abdülaziz ve Zührî'ye göre ise, bu muhayyerlik hükmü Mâide sûresinin 49. âyet-i
kerimesiyle neshedilmiştir. Bu yüzden müracaat ettikleri zaman gayrimüslimleri kendi
hâkimlerine göndermek caiz değildir. Hanefî uleması da bu görüştedir.
İmam Şafiî ise "müslümanlarm himayesinde yaşayan zımmîler müracaat ettikleri
zaman onların davasına bakmak müslüman hâkim üzerine vaciptir. Fakat hâkim
müslümanlarla belli bir süre için barış antlaşması yapan antlaşmahlarm davasına bakıp



bakmamakla muhayyerdir" demiştir.

Muhayyerlik hükmünün, taraflardan birisinin müracaatı haline; vücûb hükmünün de
taraflardan her ikisinin de müracaatı haline ait olduğu kabul edilirse bu görüşlerin

175]

arası telif edilmiş olur.

Taraflardan birisinin müslüman olması halinde İse mahkemeye getirilen, davaya

[76]

bakılmasmm'vacip olduğunda mezhep imamları ittifak etmişlerdir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3171 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ ، عَنْ دَاوُدَ بْنِ الْحُصَيْنِ ، عَنْ عِكْرِمَةَ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : لَمَّا نَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ { فَإِنْ جَاءُوكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ ، أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ } الْآيَةُ ، قَالَ : كَانَ بَنُو النَّضِيرِ إِذَا قَتَلُوا مِنْ بَنِي قُرَيْظَةَ أَدَّوْا نِصْفَ الدِّيَةِ ، وَإِذَا قَتَلَ بَنُو قُرَيْظَةَ مِنْ بَنِي النَّضِيرِ أَدَّوْا إِلَيْهِمُ الدِّيَةَ كَامِلَةً ، فَسَوَّى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَهُمْ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (said) said: A bier should not be followed by a loud voice (of wailing) or fire.

Abu Dawud said: Harun (one of the narrators) added: And it should not be preceded (with those) either.

(3591) İbn Abbas'tan rivayet olunmuştur; dedi ki: "Sana gelirlerse, ister aralarında

177]

hüküm ver ister onlardan yüz çevir" âyet(i ile) bunun devamı (olan), "Ve eğer
hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah adalet yapanı sever." âyet
(i) indiği sırada Nadir oğullan Kureyzâ oğullarından (birini) öldürdüklerinde (onlara)
diyetin yarısını öderlerdi. (Fakat) Kureyza oğullan Nadir oğullarından (birini)
öldürdüler mi (onlara) tam diyet öderlerdi. (Bu âyetlerin inmesi üzerine) Rasûîullah

[78]

(s. a), onların arasında adaletle hüküm verme esasını getirdi.
Açıklama

Metinde iniş sebsbi açıklanan âyet-i kerime hakkında tefsir

"Ebû Cafer İbn Cerîr Taberî der ki: Bize Hennâd ve Ebû Küreyb... Abdullah İbn
Abbas'tan naklettiler ki; Mâide süresindeki bu âyetler, Benî Nadir ile Beni Kurayzâ
arasında vâki olan bir diyet harbi üzerine nazil olmuştur. Şöyle ki, Benî Nadîr'in
ölüleri; değerli sayılır ve onlar için tam diyet ödenirdi. Benî Kurayzâ'nm ölüsü için ise
yarım diyet ödenirdi. Bu hususta Hz. Peygamber'in hükmüne başvurdular. Allah Teâlâ
da onlar hakkında bu âyet-i kerimeyi inzal buyurdu. Rasûîullah (s. a) bu konuda onları
gerçeğe sevk ederek diyetlerinin eksik olduğunu bildirdi. Bunların hangisinin doğru
olduğunu en iyi Allah bilir. Bu rivayeti İmam Ahmed, Ebû Dâvûd ve Nesâî, İs-hak'm
hadislerinden naklederler. Sonra İbn Cerîr Taberî der ki: Bize Ebû Küreyb... Abdullah
İbn Abbas'tan nakletti ki: Bunlar, Kurayzâ ve Nâdir oğullarıydı. Nadîr oğulları daha
üstün olduklarından, Kurayzâ oğullarından bir kişi Nadîr oğullarından bjrini-ûldür-
ecelt olunsa,, buna-mukabil o da ölürdü. Nadir oğullarından birisi, Kurayzâ
oğullarından birisini öldürecek olursa, diyet olarak yüz vesk hurma verirdi. Hz.
Peygamber Medine'ye geldiğinde, Nadîr oğullarından bir kişi, Kurayzâ oğullarından
birini öldürdü. Onlar da; bizim hakkımızı verin, dediler. Karşı taraf: Aramızda
Allah'ın Rasûlünü hakem yapalım, dediler. Bunun üzerine, "Şayet hükmedersen

179]

aralarında adaletle hükmet..." âyeti nazil oldu."

Üzerinde durduğumuz bu hadis; müslüman hâkimlerin, gayri müslim azınlıkların
davasına da bakabileceğine delâlet etmektedir. Bu meselenin hükmünü bir önceki

[8ffl

hadisin şerhinde açıkladığımız için burada tekrara lüzum görmüyoruz.
11. Hâkimin Hüküm Verirken tctihadda Bulunması