بَابُ اجْتِهَادِ الرَّأْيِ فِي الْقَضَاءِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ اجْتِهَادِ الرَّأْيِ فِي الْقَضَاءِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3172 حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ ، عَنْ شُعْبَةَ ، عَنْ أَبِي عَوْنٍ ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرِو ابْنِ أَخِي الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ ، عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَهْلِ حِمْصٍ ، مِنْ أَصْحَابِ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَبْعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ قَالَ : كَيْفَ تَقْضِي إِذَا عَرَضَ لَكَ قَضَاءٌ ؟ ، قَالَ : أَقْضِي بِكِتَابِ اللَّهِ ، قَالَ : فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِي كِتَابِ اللَّهِ ؟ ، قَالَ : فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ : فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِي سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَلَا فِي كِتَابِ اللَّهِ ؟ قَالَ : أَجْتَهِدُ رَأْيِي ، وَلَا آلُو فَضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَدْرَهُ ، وَقَالَ : الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي وَفَّقَ رَسُولَ ، رَسُولِ اللَّهِ لِمَا يُرْضِي رَسُولَ اللَّهِ ، حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، عَنْ شُعْبَةَ ، حَدَّثَنِي أَبُو عَوْنٍ ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرٍو ، عَنْ نَاسٍ مِنْ أَصْحَابِ مُعَاذٍ ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمَّا بَعَثَهُ إِلَى الْيَمَنِ فَذَكَرَ مَعْنَاهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) as saying: When you see a funeral, stand up for it till it leaves you behind or it is placed (on the ground).

(3592) Hıms halkından ve Muaz b. Cebel (r.a)'in arkadaşlarından (olan) bir takım
insanlardan rivayet olunduğuna göre;

Rasûlullah (s. a) Muaz'ı Yemen'e göndermek istediği zaman ona şöyle sormuştur:
"Bir dava ile karşılaşırsan nasıl hüküm vereceksin?"
Muaz da şöyle cevap vermiştir:

Allahm Kitabıyla hüküm vereceğim. "Allah'ın kitabında (bir hüküm) bulamazsan?
Rasûlullah (s.a)'m sünnetiyle.

"Ya Rasûlullah'm sünnetinde ve Allah'ın Kitabında da (bir hüküm) bulamazsan?"
Kendi görüşümle ictihad ederim, (hüküm vermekten) geri dönmem.
Bunun üzerine Rasûlullah (s. a) (Muaz'm) göğsüne vurarak: "Allah Rasûlünün elçisini
Allah Rasûlü'nün arzusuna (muvafık hareket etmeye) muvaffak kılan Allah'a

hamdolsun" demiştir.

Açıklama

İctihad, lügatta, "gayret göstermek, çalışmak, olanca güci sarfetmek" demektir. Bir
fıkıh ıstılahı olarak,"hakkmda kesin hüküm bulunmayan bir dinî meselede hüküm
ortaya koyabilmek için olanca gücün sarfedilmesi" şeklinde tarif edilmiştir.
Hattâbî'nin açıklamasına göre; metinde geçen, "kendi içtihadımla hüküm veririm"
cümlesi, "kıyas yoluyla Allah'ın Kitabı ve Rasûlünün sünnetinin ruhuna uygun olarak
hüküm vermeye çalışırım" manasında kullanılmıştır. Kitap ve sünnete müracaat
etmeden, sırf akıl ve mantık ölçülerine göre hüküm veririm anlamında
kullanılmamıştır.

Binaenaleyh bu hadis-i şerif, Kitap ve sünnette açık bir hüküm bulunmadığı zaman
kıyasa başvurmanın meşruluğuna ve gereken yerde kıyasla hüküm vermenin
gerekliliğine delâlet etmektedir.

Yine bu hadis-i şerif, hâkimin, hüküm vermek istediği konuda kendisinden daha bilgin
ve daha fakih de olsa başka bir hâkimin görüşünü taklit edemeyeceğine delâlet
etmektedir. Bu duruma göre hâkim, kendisinden daha âlim olan bir hâkimin hükmünü
daha önce duymuş veya öğrenmiş de olsa, yine kendi içtihadına göre hüküm verir.
Eğer vermiş olduğu hüküm diğer hâkimin hükmüne uygun düşerse uygular, uygun
değilse uygulamaz.

Metinde geçen, "hüküm vermekten geri dönmem" sözü de; "ben ictihad etmekten
kaçınmam, üzerime düşen ictihad görevini eksiksiz olarak yerine getirmeye çalışırım"
manasında kullanmıştır.

e!-Cevzekânî; el-Mevzuât isimli eserinde, konumuzu teşkil eden bu hadisin mevzu
olduğunu ve ravilerinden Haris b. Amr'm kimliğinin meçhul olduğu gibi, "Muaz'ın
arkadaşları" sözüyle de kimlerin kastedildiğinin belli olmadığını söylemiştir.
Tirmizî de bu hadis hakkında şöyle diyor: "Biz bu hadisi yalnız bu şekilde
bilmekteyiz. Onun senedi bizce muttasıl değildir."

Ayrıca Hafız Cemaleddin el-Mizzî ile Buharî de bu hadisin senedini tenkid etmişlerse
de Zehebî, Mîzanu'l-İ'tidâl'inde; "Bu hadisin Hz. Ömer ile Abdullah b. Mes'ud, Zeyd
b. Sabit ve İbn Abbas'a ulaşan mevkuf şahidleri bulunduğunu, Beyhâkî'nin de bu

[821

mevkuf hadisleri Sünen-i Kübrâ'smda tahric ettiğini" ifade etmiştir.