بَابٌ فِيمَنْ يُعِينُ عَلَى خُصُومَةٍ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَعْلَمَ أَمْرَهَا

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِيمَنْ يُعِينُ عَلَى خُصُومَةٍ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَعْلَمَ أَمْرَهَا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3176 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ ، حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ ، حَدَّثَنَا عُمَارَةَ بْنِ غَزِيَّةَ ، عَنْ يَحْيَى بْنِ رَاشِدٍ ، قَالَ : جَلَسْنَا لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فَخَرَجَ إِلَيْنَا فَجَلَسَ ، فَقَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : مَنْ حَالَتْ شَفَاعَتُهُ دُونَ حَدٍّ مِنْ حُدُودِ اللَّهِ ، فَقَدْ ضَادَّ اللَّهَ ، وَمَنْ خَاصَمَ فِي بَاطِلٍ وَهُوَ يَعْلَمُهُ ، لَمْ يَزَلْ فِي سَخَطِ اللَّهِ حَتَّى يَنْزِعَ عَنْهُ ، وَمَنْ قَالَ فِي مُؤْمِنٍ مَا لَيْسَ فِيهِ أَسْكَنَهُ اللَّهُ رَدْغَةَ الْخَبَالِ حَتَّى يَخْرُجَ مِمَّا قَالَ ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ ، حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ زَيْدٍ الْعُمَرِيُّ ، حَدَّثَنِي الْمُثَنَّى بْنُ يَزِيدٍ ، عَنْ مَطَرٍ الْوَرَّاقِ ، عَنْ نَافِعٍ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمَعْنَاهُ ، قَالَ : وَمَنْ أَعَانَ عَلَى خُصُومَةٍ بِظُلْمٍ فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) used to stand up for a funeral until the corpse was placed in the grave. A learned Jew (once) passed him and said: This is how we do. The Prophet (ﷺ) sat down and said: Sit down and act differently from them.

(3597) Abdullah b. Ömer (r.anhüma)'den, Rasûlullah (s.a)'m şöyle buyurduğunu
duyduğu rivayet edilmiştir:

"Aracılığı Allah'ın cezalarından bir cezanın yerine getirilmesine engel olan kimse
Allah'a savaş açmış olur. Bile bile haksız bir davayı savunan kimse bu davadan
dönünceye kadar, Allah'ın gazabına uğramaya devam eder. Bir müslüman hakkında
onda olmayan şeyleri söyleyen kimseyi de Allah, söylediği (bu) sözden dönünceye
kadar, cehennem ehlinin vücudundan akan irinle toprak karışımı olan bir bataklıkta
1991

tutar."



Açıklama



Redf: Toprak demektîr.

Habâl: Cehennem ehlinin vücudundan akan irin ve cerahat demektir.
İki kelime birbirine izafe edilmekle irin ve toprak karışımı bir çamur ve bataklık
anlamı ortaya çıkmaktadır ki, Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre hadis-i
şerifte kastedilen mana budur.

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte üç esas üzerinde durulmaktadır:

1- Allah'ın yasaklarından birini işleyerek Allah'ın bu yasak için takdir ettiği cezaya
çarptırılmayı hak eden bir kimsenin bu cezayı almaması için yetkili mercilere
müracaat eden ve o kimseyi hak ettiği cezayı almaktan kur-îaran kimse, Allah'ın
emrinin aksine hareket etmiş olacağı için Allah'a savaş açmış olur.

2- Bir davanın asılsız ve yalan olduğunu bile bile savunan bir kimse bu dava peşinde
koştuğu ve ondan dönmediği sürece Allah'ın gazabına maruzdur. Bile bile haksız
davaları sanunanlar için bu hadis-i şerifte çok büyük bir tehdit vardır.

3- Bir müslümanı kendisinde bulunmayan vasıflarla kötülemek büyük bir vebaldir.
Allah bu gibiler için, cehennemde büyük bir azap hazırlamıştır. Bu gibi kimselerin
cehennemdeki yeri cehennem ehlinin vücudundan akan kan, cerahat ve irinin toprakla
karışmasından meydana gelen bir bataklıktır.

İnsanın bir müslüman hakkında sarfettiği bu gibi asılsız sözler sebebiyle yüklenmiş
olduğu bu vebalden kurtulabilmesi için, hakkında bu kötü sözleri sarfettiği kimse ile
helâlleşmesi ve bu hareketinden vazgeçmesi gerekir. Metinde geçen "...söylediği (bu)
sözden dönünceye kadar..." sözünden kastedilen mana da budur. Avnü'l-Ma'bûd yazarı
bu konuda şöyle diyor: Bazılarına göre ise bu sözle kastedilen mana, "Bu kimse
cehennemde kendisi için hazırlanan bataklıkta bu günahının cezasını çekecek kadar
kalmadıkça oradan kurtulamaz" demektir. el-Eşref bu görüştedir.
Kadı lyâz'a göre, burada bu sözle, "Bu kimsenin, aleyhinde konuştuğu kimseden
dünyada af dileyip onunla helalleşmedikçe yaptığı bu işin vebalinden
kurtulamayacağı" ifade edilmek İstenmektedir.

İnsan, mahkemede derdini anlatmak ya da şahitlik yapmak gibi meşru bir sebep
olmadıkça, bir müslümanda gerçekten mevcut olan kötü vasıfları bile anlatmaktan
kaçınmalıdır. Çünkü böylesi konuşmalar da gıybetten sayılır. Bilindiği gibi eğer
söylenenler o müslümanda yoksa o zaman bu sözler hem gıybet hem de iftira olur.
Bütün bu sözler mahkemede haklıyı haksız, haksızı da haklı çıkarmak için

£100]

söylenmişse daha da büyük bir önem kazanır, vebali daha da ağırlaşır.