بَابٌ فِي شَهَادَةِ الزُّورِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي شَهَادَةِ الزُّورِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3177 حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ مُوسَى الْبَلْخِيُّ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ ، حَدَّثَنِي سُفْيَانُ يَعْنِي الْعُصْفُرِيَّ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ حَبِيبِ بْنِ النُّعْمَانِ الْأَسَدِيِّ ، عَنْ خُرَيْمِ بْنِ فَاتِكٍ ، قَالَ : صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَاةَ الصُّبْحِ ، فَلَمَّا انْصَرَفَ قَامَ قَائِمًا ، فَقَالَ : عُدِلَتْ شَهَادَةُ الزُّورِ بِالْإِشْرَاكِ بِاللَّهِ ثَلَاثَ مِرَارٍ ، ثُمَّ قَرَأَ { فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ }

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

An animal was brought to the Messenger of Allah (ﷺ) while he was going with a funeral. He refused to ride on it. When the funeral was away, the animal was brought to him and he rode on it. He was asked about it. He said: The angels were on their feet. I was not to ride while they were walking. When they went away, I rode.

(3599) Hureym b. Fâtik'den; dedi ki:

Rasûlullah (s. a), (bir gün) sabah namazını kıldı, (namazı) bitince ayağa kalkarak üç
defa: "- Yalan şahitliği Allah'a şirk koşmaya denk tutulmuştur." buyurdu. Sonra, "Artık
-siz Allah'ı birleyen ve O'na şirk koşmayan kimseler olarak -o pis putlardan ve yalan

[103] ri041
sözden kaçının" âyetini okudu.

Açıklama

APIKî ama Hadis-i şerifte, yalancı şahitlik yapmanın günah bakımından Allah'a şirk
koşmaya denk olduğu ifade edilmektedir.

Aslında Allah'a şirk koşmanın, Allah hakkında yalancı şahitlik yapmak ve iftira etmek
olduğu düşünülürse, bu iki çirkin işin temelinde yalan ve iftira bulunduğu ve
aralarında çok büyük bir yakınlık olduğu ve dolayısıyle yalan şahitliğinin korkunçluğu
kolayca anlaşılır.

Tıybî, Allah'a şirk koşmanın, aslında bir yalan şahitliği olduğunu açıklarken, "Aslında
müşrik Allah'a şirk koşmakla, putların ibadete lâyık olduklarını iddia etmektedir ki bu
yalan şahitliğinden başka bir şey değildir." diyor.

Rasûl-i Zîşan Efendimizin, mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte bu hususu
açıklarken yukarıda mealini sunduğumuz Hac sûresinin 30. âyetini okuması da
Tıybî'nin bu görüşünü te'yid etmektedir. Çünkü Peygamber Efendimiz, sözü geçen
âyeti okumakla âyetin bu manaya geldiğini ifade etmek istemiştir.
Bu konuda merhum Ömer Nasuhi Bilmen şöyle diiyor: "Binaenaleyh yalan yere
şahitlik eden bir insan, bunun manevî mesuliyetini düşünerek hakikati itiraf etmeli,
tâib ve müstağfır olmalıdır. Nasdan utanmak bu rücûa mani olmamalıdır. Allah Teâlâ
hazretlerinden haya etmek, mahlukattan hicab etmekten evlâdır. Yalan yere şahadetin

£1051

tevbesi ise ancak hâkimin huzurunda rücû ile kabildir."

16. Şahitliği Kabul Edilmeyen Kimseler