بَابُ مَنْ تُرَدُّ شَهَادَتُهُ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَنْ تُرَدُّ شَهَادَتُهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3178 حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَاشِدٍ ، حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ مُوسَى ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ جَدِّهِ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَدَّ شَهَادَةَ الْخَائِنِ ، وَالْخَائِنَةِ وَ ذِي الْغِمْرِ عَلَى أَخِيهِ ، وَرَدَّ شَهَادَةَ الْقَانِعِ لِأَهْلِ الْبَيْتِ ، وَأَجَازَهَا لِغَيْرِهِمْ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : الْغِمْرُ : الْحِنَةُ ، وَالشَّحْنَاءُ ، وَالْقَانِعُ : الْأَجِيرُ التَّابِعُ مِثْلُ الْأَجِيرِ الْخَاصِّ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خَلَفِ بْنِ طَارِقٍ الرَّازِيُّ ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ عُبَيْدٍ الْخُزَاعِيُّ ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُوسَى ، بِإِسْنَادِهِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا تَجُوزُ شَهَادَةُ خَائِنٍ وَلَا خَائِنَةٍ ، وَلَا زَانٍ وَلَا زَانِيَةٍ ، وَلَا ذِي غِمْرٍ عَلَى أَخِيهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) offered funeral prayer over Ibn al-Dahdah while we were present. He was then brought a horse, and it was tied until he rode it. It then began to gallop and we were running around it.

(3600) Amr b. Şuayb'in dedesinden şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Rasûlullah, (emanete) hiyanet eden erkek ve kadın ile kardeşine kin besleyen kimsenin
şahitliğini kabul etmedi (ği gibi, geçimini temin etmekte) bir ev halkına bağımlı olan
kimsenin şahitliğini de reddetti. (Fakat bu kimsenin, bağımlı olduğu aile halkından)
başkasının lehine yaptığı şahitliği geçerli saydı.

Ebû Dâvûd dedi ki: (Metinde geçen) "el-gimru" ya da "hinne" kelimesi -"eş-şahnâü"
kelimesiyle eş anlamlıdır. el-Kâni' kelimesi de (bir kimsenin kendi işinde ücretle
çalıştırdığı) "e!-ectrü'l-hass" gibi, (kişinin kendi işine ve emrine bağlı) ücretli kimse
[1061

demektir.



Açıklama



Bu hadis-i şerifte Hz. Peygamber'in şu üç kişinin şahitliklerini kabul etmediği ifade
buyurulmaktadır:

1) Hainler,

2) Din kardeşine kin besleyenler,

3) Özel kişilerin emrinde ücretle çalışan kimseler.

1- Hainlerden maksat, sadece insanlara ait emanetlere hiyanet eden kimseler değildir.
"Ey iman edenler, Allah'a ve Rasûlüne hainlik etmeyin; bile bile kendi emanetlerinize

£1071

hainlik etmiş olursunuz." âyet-i kerimesinde Allah'a ve Rasûlüne ait emanetlere
riayet etmeyen kimseler de hainlikle vasiflandmldığı-na göre, hadisimizde geçen
hainlik kelimesinin kapsamına insanlara ait emanetlere riayet etmeyen kimseler girdiği
gibi Allah ve Rasûlüne ait emanetlere riayet etmeyen kimselerin de girmesi gerekir.

2- Din kardeşine kin besleyenler. İbn Rüşd'ün açıklamasına göre, "Kişinin düşmanı
aleyhine yaptığı şahitliğin, caiz olup olmaması ulema arasında ihtilaflıdır. İmam Mâlik
ile İmam Şafiî'ye göre, bu şahitlik geçersizdir. İmam Ebû Hanîfe'ye göre ise

UQ8i

geçerlidir."

Hanefî fıkıh kitaplarından el-Gunye isimli eserde şöyle deniyor: "Dünyevî bir
sebepten dolayı düşman olan kimsenin şahitliğine gelince; bu şahitlik, düşmanlığı onu
fıska götürdüğü, kendisine bir menfaat sağladığı, ya da kendisini bir zarardan
koruduğu kesin olarak bilinmedikçe kabul edilir. Aksi taktirde kabul edilmez. Çünkü
sahibini fıska iter, fısk ise sahibinden adaleti bir başka ifadeyle şahitliklik ehliyetini

11091

kaldırır. Ancak bu düşmanlık dinî sebepler yüzünden ise şahitliği kabul edilir."
Bu mevzuda İbn Abidin şöyle diyor: "Şahitliği kabul edilen ve edilmeyenden maksat,
hâkimin, şahitlikleri üzerine hüküm vermesi vacip olanlar veya olmayanlar demektir.
Mahkemede şahitliği sahih olan veya olmayanlar demek değildir. Çünkü fasık bir
insanın şahitliği sahihtir. Fakat Yakub Paşa'nm da belirttiği gibi, musannifin da
benimsediği görüşe göre, fasıkm şehadeti sonucu hâkimin buna dayanarak karar

£1101

vermesi vacip değildir."

Hanefî fıkıh kitaplarında açıklandığı üzere şu kimselerin şahitliği kabul edilmez:

1. Âmâlar.

2. Anne ve babalar. Bunların çocukları lehine yapacakları şahitlikleri kabul edilmediği
gibi, torunları lehine yapacakları şahitlikleri de kabul edilmez. Çocukların da anne-
babalan ve yukarı doğru dede ve nineleri lehine yapacakları şahitlikler kabul edilmez.

3. Bir kimseye zina iftirasında bulunan ve bu yüzden hadd cezasına çarptırılan
kimseler.

4. Karı kocanın birbirleri lehine yaptıkları şahitlikler.

5. Ortaklıkları ile ilgili bir davada, ortağı lehine şahitlik yapan ortaklar.

6. Kendilerini kadınlara benzeterek âdi işler yapanlar.

7. Ölü arkasından bağırıp çağırarak ağlayanlar ve insanlara şarkı söyleyenler.

8. Eğlenmek için devamlı şarap içenler.

9. Kuşlarla oynayıp eğlenenler.



10. Hadd cezasını gerektiren büyük günahlardan birini işleyenler.

11. Faiz yiyenler.

12. Satrançla kumar oynayanlar.

13. Hamama peştemalsiz olarak çıplak girenler.

14. Sokakta giderken bir şey yemek ve yol üzerine abdest bozmak gibi hafif işler
yapanlar.

15. Selefe şovenler.

011]

16. Zımmîye şahitlik eden müste'menler.

3- Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimizin, bir kimsenin
lehine şahitlik yapan özel işçisinin şahitliğini de kabul etmediği ifade edilmektedir.
Mavsılî, el-İhtiyar isimli eserinde bu hükmü şöyle ifade ediyor:

imi

"Bir kimsenin hususi işçisinin kendisine şahitlik yapması kabul edilemez."