بَابُ الْأَكْلِ فِي آنِيَةِ أَهْلِ الْكِتَابِ
3396 حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى ، وَإِسْمَاعِيلُ ، عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ ، عَنْ عَطَاءٍ ، عَنْ جَابِرٍ ، قَالَ : كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَنُصِيبُ مِنْ آنِيَةِ الْمُشْرِكِينَ ، وَأَسْقِيَتِهِمْ فَنَسْتَمْتِعُ بِهَا ، فَلَا يَعِيبُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ |
Ya'la b. Hakim wrote to me: I heard Sulaiman b. Yasar narrating the tradition to the same effect as narrated by 'Ubaid Allah and through the same chain.
(3838) Câbir (r.a)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Rasûlullah (s. a) ile birlikte
savaşa çıkar (ve savaşta) müşriklerin (yemek) kaplarından ve su kaplarından bazılarını
ele geçirirdik. (Yemek pişirirken ve su içerken) onlardan yararlandık. Bu hareketimiz-
[240]
den dolayı (Hz. Peygamber) bizleri hiç ayıplamadı.
3397 حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْعَلَاءِ بْنِ زَبْرٍ ، عَنْ أَبِي عُبَيْدِ اللَّهِ مُسْلِمِ بْنِ مِشْكَمٍ ، عَنْ أَبِي ثَعْلَبَةَ الْخُشَنِيِّ ، أَنَّهُ سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : إِنَّا نُجَاوِرُ أَهْلَ الْكِتَابِ وَهُمْ يَطْبُخُونَ فِي قُدُورِهِمُ الْخِنْزِيرَ وَيَشْرَبُونَ فِي آنِيَتِهِمُ الْخَمْرَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنْ وَجَدْتُمْ غَيْرَهَا فَكُلُوا فِيهَا وَاشْرَبُوا ، وَإِنْ لَمْ تَجِدُوا غَيْرَهَا فَارْحَضُوهَا بِالْمَاءِ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا |
AbuRafi' came to us from the Messenger of Allah (ﷺ) said: The Messenger of Allah (ﷺ) forbade us from a work which benefited us; but obedience to Allah and His Apostle (ﷺ) is more beneficial to us. He forbade that one of us cultivates land except the one which he owns or the land which a man lends him (to cultivate).
(3839) Ebû Salebe el-Huşenî'den rivayet olunduğuna göre;
Kendisi Rasûlullah (s.a)'a:
Biz (bazen) ehl-i kitapla karşılaşıyoruz, tencerelerinde domuz (eti) pişiriyorlar,
bardaklarında şarap içiyorlar. (Bu durumda bizim onların kaplarım kullanmamız caiz
olur mu)? diye sormuş. Rasûlullah (s. a) da:
"Eğer onlardan başka kaplar bulursanız bulduğunuz kaplarda yiyiniz içiniz. Fakat
başka kaplar bulamazsanız onların kaplarını suyla yıkayınız ve (onlarda) yiyiniz,
I24TI
içiniz" buyurmuş.
Açıklama
Hattâbî'nin açıklamasına göre, 3838 numaralı hadis-i şerif müşriklerin yemek ve su
kaplarından yemek yemenin ve su içmenin caizliğini ifade etmekle beraber, aslında bu
cevaz mutlak değildir. Bu bakımdan söz konusu cevazın 3839 numaralı hadiste
yeralan "başka bir kap bulamama" ve bir de "yıkama" şartlarıyla kayıtlı olduğunu
unutmamak gerekir. Binaenaleyh müşriklerin kaplarını kullanmanın caiz olabilmesi
için onlardan başka bir kap bulamamış olmak, ikinci olarak da onları temiz su ile iyice
yıkamak şarttır.
Onların suları ile elbiselerine gelince; eğer onlar pislikten sakınmayan, elbise
temizlemede idrar kullanan kavimlerden değillerse suları ve elbiseleri temiz sayılır.
Aksi takdirde pislik değmediği kesin olarak bilinmedikçe pis sayılır.
Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre, Şerhu'l-İkna' isimli eserde şöyle
deniyor:
"Eğer bu müşrikler ibadetlerini bir takım necasetler kullanarak yapmıyorlarsa onların
kaplarını kullanmak caizdir. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimiz, müşrik bir kadının
yolculukta kullandığı bir su kabından abdest almıştır."
Hz. Peygamber'in hicret yolculuğu esnasında Hz. Ebû Bekir'in müşrik bir çobana
sağdırdığı sütü o çobanın kabından içmesi de bunu gösterir.
Muğnî yazarı İbn Kudâme, mecûsilerle puta tapanların ehl-i kitap olmadıklarını
söylemiş; Mâliki ulemasından Kâdî de onların yemeklerinin ve yedikleri etlerin ölü
hayvan etinden hâli olmayacağı cihetle onların kullandıkları kapları kullanmanın caiz
olmayacağını bildirmiştir.
Ebu'l-Hattâb ise bu mevzuda ehl-i kitapla ehl-i kitap olmayan müşrikler arasında bir
fark görmemiştir ki İmam Yâfıî'nin görüşü de budur. Delili ise Hz. Peygamber'in ve
sahâbîlerinin müşrik bir kadının yolculukta kullandığı su kabından abdest almalarıdır.
Ahmed b. Hanbel'in bu mevzudaki görüşü de Kâdî'nin görüşü gibidir.
Hanefî ulemasından el-Aynî de bu mevzuda şöyle diyor: "Aslında ehl-i kitap ile
mecusilerin kapları temizdir. Bununla beraber yıkanması müstehaptır. Pis olduklarının
kesin olarak bilinmesi halinde bu kapları yıkamak icab eder."
Nitekim 3839 numaralı hadiste, "Onlar tencerelerinde domuz pişiriyorlar... (onların
kaplarını kullanalım mı)?" sorusuna karşılık Hz. Peygamber'in,"Başka bir kap
bulamazsanız onları yıkayınız ve onlardan yiyiniz, içiniz"
karşılığını vermesi de bu görüşü teyid eder.
Bu hususta Ahmed Davudoğlu ise şöyle demektedir: "Bu tafsilat, başka kap
bulunduğu zaman ehl-i kitabın kaplarım kullanmanın mekruh olmasını iktiza eder.
Halbuki fukaha ehl-i kitabın kaplarından başkası bulunsun bulunmasın, yıkamak
şartıyle bu kaplardan yiyip içmenin kerahatsiz caiz olduğunu söylemişlerdir.
Bu meselenin cevabı şudur: Yasaklanmadan murad içerisinde domuz eti pişirilen
kaplarla şarap kaplarıdır. Bunlar yıkandığı halde kullanılmasının yasak edilmesi,
iğrençliğinden ve pislik konmak için hazırlanmış olduklanndandir. Fukahamn muradı
\242]
ise, küffârm ekseriyetle necasette kullanmadıkları kaplardır."
46. Deniz Hayvanlarının Etlerini) Yemek