بَابٌ فِي تَعْلِيقِ التَّمَائِمِ
3440 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ ، حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ، عَنْ يَحْيَى بْنِ الْجَزَّارِ ، عَنِ ابْنِ أَخِي زَيْنَبَ امْرَأَةِ عَبْدِ اللَّهِ ، عَنْ زَيْنَبَ ، امْرَأَةِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ ، قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : إِنَّ الرُّقَى ، وَالتَّمَائِمَ ، وَالتِّوَلَةَ شِرْكٌ قَالَتْ : قُلْتُ : لِمَ تَقُولُ هَذَا ؟ وَاللَّهِ لَقَدْ كَانَتْ عَيْنِي تَقْذِفُ وَكُنْتُ أَخْتَلِفُ إِلَى فُلَانٍ الْيَهُودِيِّ يَرْقِينِي فَإِذَا رَقَانِي سَكَنَتْ ، فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ : إِنَّمَا ذَاكَ عَمَلُ الشَّيْطَانِ كَانَ يَنْخُسُهَا بِيَدِهِ فَإِذَا رَقَاهَا كَفَّ عَنْهَا ، إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكِ أَنْ تَقُولِي كَمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : أَذْهِبِ الْبَأْسَ رَبَّ النَّاسِ ، اشْفِ أَنْتَ الشَّافِي ، لَا شِفَاءَ إِلَّا شِفَاؤُكَ شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًا |
The Prophet (ﷺ) said: A townsman must not sell for a man from the desert, even if he is his brother or father.
Abu Dawud said: Anas b. Malik said: It was said: A townsman must not sell for a man from the desert. This phrase carries a broad meaning. It means that the (the townsman) must not sell anything for him or buy anything for him.
(3883) Abdullah (b. Mes'ud)'un hanımı Zeyneb'den şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Abdullah (b. Mes'ud): Ben Rasûlullah (s.a)'ı " (İçerisinde sihre ya da küfre ihtimali
bulunan anlaşılmaz sözleri) okuyarak (hasta) tedavi etmek, muska takmak ve sevgi
ilacı yapmak şirktir" buyururken işittim, dedi.
(Zeyneb, sözlerine devamla) dedi ki:
(Bunun üzerine ben Abdullah'a dönerek; "Acaba Rasûlullah s. a) bunu niçin söylüyor?
Vallahi (benim) gözüm (bir ağrıdan dolayı) ça-paklamyordu da ben (tedavi için)
falanca yahudiye gidip geliyordum (o da) bana okuyordu. (Bu sayede gözümün ağrısı)
dindi" dedim.
Abdullah da (şöyle) cevap verdi:
Bu şeytanın işinden başka bir şey değildir. (Şeytan seni buna inandırmak için senin)
gözünü eliyle (devamlı) dürtüyor (ve onu ağrıtıyor). Sen (yahudinin yanma varıp da
yahudi senin) gözüne okuyunca (şeytan elini) gözünden çekiyor. Oysa senin sadece
Rasûlullah (s.a)'m dediği gibi;
"Ey tüm insanların Rabbi (olan Allah'ım. Benden) bu sıkıntıyı gider, (yegâne) şifa
verici sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. (Bana) hiç hastalık bırakmayacak bir
[78]
şifa ver" diyerek dua etmen sana yeter.
3441 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ ، عَنْ مَالِكِ بْنِ مِغْوَلٍ ، عَنْ حُصَيْنٍ ، عَنِ الشَّعْبِيِّ ، عَنْ عِمْرَانَ بْنَ حُصَيْنٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : لَا رُقْيَةَ إِلَّا مِنْ عَيْنٍ ، أَوْ حُمَةٍ |
That a bedouin told him that he brought a milch she-camel in the time of the Messenger of Allah (ﷺ). He alighted with Talhah ibn Ubaydullah (and wanted to sell his milch animal to him). He said: The Prophet (ﷺ) forbade a townsman to sell for a man from the desert. But go to the market and see who buys from you. consult me thereafter, and then I shall ask you (to sell) or forbid you.
(3884) İmrân b. Husayn'dan rivayet olunduğuna göre Peygamber (s. a):
"Okuyarak tedavi etme usulü (nün) göz değmesinden ve zehirli böceklerin
sokmasından başka (hiçbir hastalıkta bu iki hastalık kadar olumlu tesiri) yoktur"
1791
buyurmuştur.
Açıklama
Rukye: Sözlükte büyü anlamına gelir. Şifa ümidiyle dua okumaya da "rukye" denir.
Şifa ümidiyle, Kur'an âyetlerini, Allah'ın güzel isimlerini ve Hz. Peygamber'in
öğrettiği duaları ve bunlardan alman ilhamla yazılan dua ve münacatları okumanın
caiz olduğunda ittifak vardır.
Ancak tedavi maksadıyla bunlardan başka şeyleri okumak, özellikle içlerinde manası
anlaşılmaz kelimeler bulunan sözleri okumak haramdır. Çünkü bu sözlerin sihir için
kullanılan sözler olması ihtimali bulunduğu gibi onların bir takım putların veya
şeytanların ismi ya da küfür ifade eden sözler olması ihtimali de vardır.
Tekili "temime" olan "temaim" kelimesi ise muska demektir. Biz îslâmm bu konudaki
hükmünü 3869 numaralı hadisin sonunda açıkladığımızdan burada tekrara lüzum
görmüyoruz.
Tivele: Karı ile kocanın arasında bir sevginin doğması ümidiyle okunan bir takım
sihirli sözlerdir. Bunlar ya ipler üzerine okunur, yahutta kâğıt üzerine yazılarak ve bir
takım ameliyelerden sonra gayeye erişmeye çalışılır.
Görüldüğü gibi 3883 numaralı hadis-i şerifte; nefes etmek, muska takmak ve bir takım
ibareler okumakla tedavi etme yöntemlerinin şeytan işi ve şirk olduğu ifade edilirken,
3884 numaralı hadis-i şerifte okunup üflemenin, bazı hastalıkların tedavisinde geçerli
bir yol olduğu ifade edilmektedir.
Zahiren bu iki hadis arasında bir çelişki görünüyorsa da aslında burada çelişki yoktur.
Çünkü Hz. Peygamber tarafından yasaklanan söz konusu tedavi usûlleri, şifası
Allah'dan değil de sırf kendilerinden beklenen ve İslâmî usûllere ters düşen tedavi
şekilleridir.
Bu zihniyetten ve bâtıl sözlerden uzak, âyet ve hadislerden alınmış dualarla hastalan
tedavi etmenin caiz olduğunda ise ittifak vardır.
"Hume" kelimesinin aslı "humevun" dur. Sonunda bulunan yuvarlak "ta" hazfedilen
vavm yerine getirilmiştir.
Bu kelime akrep zehiri, bazılarına göre ise mutlak zehir demektir, el-Ezherî, sadece
akrep zehirine "hume" dendiğini söylemektedir. Hume, aynı zamanda akrebin iğnesine
im
de ıtlak edilir. Çünkü akrep zehirini bu iğneden akıtır.
18. Okuma île Tedavi