بَابُ مَا جَاءَ مَتَى يَنْقَطِعُ الْيُتْمُ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا جَاءَ مَتَى يَنْقَطِعُ الْيُتْمُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2535 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُحَمَّدٍ الْمَدِينِيُّ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ خَالِدِ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبِي مَرْيَمَ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ سَعِيدِ ابْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ رُقَيْشٍ ، أَنَّهُ سَمِعَ شُيُوخًا مِنْ بَنِي عَمْرِو بْنِ عَوْفٍ ، وَمِنْ خَالِهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي أَحْمَدَ ، قَالَ : قَالَ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ : حَفِظْتُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا يُتْمَ بَعْدَ احْتِلَامٍ ، وَلَا صُمَاتَ يَوْمٍ إِلَى اللَّيْلِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) sent us on foot to get spoil, but we returned without getting any. When he saw the signs of distress on our faces, he stood up on our faces and said: O Allah, do not put them under my care, for I would be too weak to care for them; do not put them in care of themselves, for they would be incapable of that, and do not put them in the care of men, for they would choose the best things for themselves. He then placed his hand on my head and said: Ibn Hawalah, when you see the caliphate has settled in the holy land, earthquakes, sorrows and serious matters will have drawn near and on that day the Last Hour will be nearer to mankind than this hand of mine is to your head.

Abu Dawud said: 'Abd Allah b. Hawalah belongs to Hims.

(2873) Ali b. EbîTalib'(in şöyle) dedi(ği rivayet olunmuştur.) Rasûlullah (s.a.)'in şu
sözü hatırımdadır:

" Erginlik çağma geldikten sonra yetimlik yoktur. Gece-gündüz susmak da

" [58]
yoktur."

Açıklama

Babasını kaybetmiş bir çocuk yetim sayıldığından, ergenlik çağma gelinceye kadar
malı üzerinde alış-veriş gibi tasarruflarda bulunma yetki ve selâhiyyetine sahip
olmadığı gibi, evlenmek, boşanmak gibi medeni tasarruflarda bulunma salahiyetine de
sahip değildir.

Yetimin kendi malı ve davranışları üzerindeki tasarruflarında bulunan bu kısıtlama,

onun ergenlik çağma girmesine kadar devam eder. Ergenlik çağma girdikten sonra,

artık yetimlikten dolayı tasarruflarında bulunan kısıtlılık hali sona erer. Dolayısıyle

alış verişte, evlenme ve boşanmalarda tam bir tasarruf yetkisine sahip olur.

Fakat bu yetim, ergenlik çağma girdiği halde akıl noksanlığı sebebiyle reşid olamazsa

onun tasarrufları üzerinde bulunan kısıtlılık hali yine devam eder.

Çünkü Cenâb-ı Hak şu âyet-i kerimelerde bunu emretmektedir:

1591

a. "Allah'ın sizi başına diktiği mallarınızı sefihlere (beyinsizlere) vermeyin!"

b. "... Eğer borçlu olan kimse, aklı ermez ya da zayıf durumda ise ya da kendi

[60]

yazdıramayacak durumda ise velisi onu adaletle yazdırsın"

Görülüyor ki, burada mallarında tasarruf etme salahiyyeti ellerinden alınıp vasilerine
verilen iki sınıf insandan bahsedilmektedir:

1. Ergenlik çağma gelmemiş olanlar.

2. Sefihler (beyinsizler)

Bunlara ilaveten malını israf edip kötüye kullanan kimselerin mallarına da el
konabilir. İflâs ederek malları borçlarını ödeyemez duruma düşüp alacaklıların
kendisini kadıya şikayet ettiği kişi buna misâldir. Bu durumda kadı o kimsenin
mallarına el koyar.

Fıkıh âlimleri, çocuğun malının bulûğ çağma erinceye ve ticarete ve malını



kullanmaya aklı yetinceye kadar, kendisine verilmemesi gerektiği hususunda ittifak
etmişlerdir. Çünkü Allah "yetimleri nikâh çağma erdikleri zamana kadar (gözetip)
deneyin. O vakit kendilerinde bir akıl ve salâh gördünüz mü mallarını kendilerine
[611

teslim edin...." âyetinde bunu beyan etmektedir. Çocuğun malının teslimi sırasında
şu iki şartın bulunmasını da gerekli kılmaktadır.

1. Çocuğun bulûğa ermesi.

2. Rüşd (malı güzel bir şekilde tasarruf edebilme yeteneği) İmâm Şafiî'ye göre; üçüncü
bir şart daha vardır ki, bu da dindar olmasıdır. İmâm Şafiî fâsık bir kişinin servetine
tevbe edinceye kadar haciz konur görüşündedir. Yalnız emsal kadar yiyecek içecek ve
elbise verilir. Tevbe edip halini düzelttiği zaman, malı kendisine teslim edilir.

îmâm Şafiî âyette geçen "rüşd" kelimesine "sağlam akıl ve sağlam din" manası verdiği
için, bu üçüncü şartı da gerekli görmüştür.

Rüşd kelimesine "mâlı güzel bir şekilde tasarruf etme yeteneği" manası veren İmam
Ebû Hanîfe'ye göre; ilk iki şart yeterlidir. Üçüncü şarta gerek yoktur.
Cumhuri ulemaya göre; yaşlı kimselerin mallarına da çocuklar gibi iyi kullanmadıkları
ve israf ettikleri takdirde haciz konabilir.

İmâm Ebû Hanife'ye göre; bir kimse yirmibeş yaşma girdikten sonra, malını
kullanmaya aklı ersin veya ermesin malı kendisine teslim edilir.

İnsanlar, ergenlik çağma genellikle ihtilâm olarak girdiklerinden metinde geçen
ihtilâm = rüya görme ta'biri ergenlik çağma girme anlammda kullanılmıştır.
Bu hadis-i şerifte yetimlik konusuyla beraber işlenen diğer bir konu da, ibadet
maksadıyla gündüzün akşama kadar aralıksız susmanın caiz olmadığı konusudur.
Câhiliyye döneminde ibadet niyetiyle günlerce susarlardı. Özellikle ittikâflarda buna
çok önem verirlerdi. Fakat İslamiyet bu şekilde yapılan ibâdetlerin meşru ve muteber
olmadığını bildirerek bu kötü adeti kökünden yıkmıştır.

Münzirî'nin açıklamasına göre; "Bu hadisin senedinde Buhari'nin ve İbn Hıbban'm,
cerh ettikleri Yahya b. Muhammed el-Medenî vardır. Ukay-li, bu hadisi rivayet
ettikten sonra "Yahya*ya uyarak onun şeyhinden bu hadisi rivayet etmek doğru
[621

olmaz" demiştir.

10- Yetim Malı Yeme Hususunda Gelen Şiddetli Yasaklar