بَابٌ فِي الْمَيِّتِ يُحْمَلُ مِنْ أَرْضٍ إِلَى أَرْضٍ وَكَرَاهَةِ ذَلِكَ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الْمَيِّتِ يُحْمَلُ مِنْ أَرْضٍ إِلَى أَرْضٍ وَكَرَاهَةِ ذَلِكَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2801 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ ، عَنِ الْأَسْوَدِ بْنِ قَيْسٍ ، عَنْ نُبَيْحٍ ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ ، قَالَ : كُنَّا حَمَلْنَا الْقَتْلَى يَوْمَ أُحُدٍ لِنَدْفِنَهُمْ ، فَجَاءَ مُنَادِي النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَدْفِنُوا الْقَتْلَى فِي مَضَاجِعِهِمْ فَرَدَدْنَاهُمْ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

A maternal uncle of mine called AbuBurdah sacrificed before the prayer (for 'Id). The Messenger of Allah (ﷺ) said: Your goat is meant for flesh. He said: Messenger of Allah, I have a domestic kid with me. He said: Sacrifice it, but it is not valid for any man other than you.

(3165) Cabir (b. Abdullah)'dan demiştir ki:

"Biz Uhud (savaşı) günü ölüleri gömmek için (düştükleri yerlerden alıp Medine'ye)
taşımıştık. Bunun üzerine Peygamber (s.a)'in bir dellalı gelip "Rasûlullah (s. a) size
Ölüleri öldükleri yerlere gömmenizi emrediyor." dedi. Biz de o ölüleri (eski yerlerine)

[3641

iade ettik.
Açıklama

Bu hadis-i şerif, şehidlerin şehid edildikleri yerlerden başka yere taşınmalarının caiz
olmadığını, şehid edildikleri yerlere gömülmeleri gerektiğine delalet etmektedir.
Alimler böyle hüküm vermişler. Ve buradaki emrin farziyyet ifade ettiğini başka bir
yere taşımanmsa, haram olduğunu söylemişlerdir.

Menhel yazarının açıklamasına göre, ölünün vefat ettiği yere gömülmesiyle ilgili emir
Uhud şehidlerine ait özel bir emir olup Uhut savaşından sonraki şehidlere şumülü
yoktur. Çünkü Hz. Cabir'in Uhut'ta şehid edilen babası Abdullah'ı vefatından altı ay
sonra Uhut'tan Medine'ye getirerek "el-Bakî" mezarlığına defnettiği rivayet edilmiştir.
Tıybî'ye göre ise "Eğer zaruret varsa taşınır, yoksa taşınmaz. Çünkü Amr b. el-Cemûh
ile Abdullah b. Amr isminde iki sahabi bir kabre defne-dilmişlerdi. Kabirlerini sel
basınca oradan (başka bir yere nakledilmek üzere) çıkarıldılar. Cesedleri sanki daha
dün gömülmüş gibi idi. Hiç bozulmamıştı. Bunlardan yaralı olarak gömülen kişinin eli
aynen kabre konulurkenfti gibi yarasını tutuyordu. Elini yarasının üstünden çektilerse
de bırakınca gidip yine yarayı tutmaya devam etti. Sözü geçen bu iki sahabinin
Uhud'da şehid edilmeleriyle mezarlarından başka bir yere nakli arasına kırkaltı (46)
sene geçmişti."

Şehid olmayan kişileri gömülmelerinden önce, öldükleri yerden götürüp başka bir yere
gömmenin caiz olduğunda ise icma vardır. Bunları öldükleri bir memleketten diğer bir
memlekete götürmek ise ihtilaflıdır. Şöyle ki:

1. Malikilere göre: Kokma ve çürüme gibi bir tehlike bulunmaması şartıyla, bir
ölünün defnedilmeden önce başka bir memlekete götürülüp defnedilmesinde bir
sakınca olmadığı gibi, sular altında kalma, yırtıcı hayvanlar tarafından yenme



tehlikesinin doğması ya da bir başka beldeye taşınması halinde oranın bereketinden
yararlanmasının ümit edilmesi veya yakınlarının kolayca ziyaret imkânını bulması gibi
bir maslahat varsa, defnedildikten sonra bile, başka bir memlekete götürülmesinde bir
sakınca yoktur. Yeterki taşınırken, kokma ve çürüyüp dağılma gibi, ölünün hürmetini
ihlâl edecek bir tehlike olmasın.

Çünkü İmam Mâlik (r.a)'m rivayet ettiği bir hadis-i şerifte "Sa'd b. Ebî Vakkas ile Sa'd
b. Zeyd'in Akik denilen yerde vefat ettikten sonra Medine'ye götürülüp ve orada

r3651

defnedildikleri" ifade edilmektedir. Yine Mâlikîlere göre, ölünün kuruyan

kemiklerinin kırılması, onun hürmetini ihlâl eden durumlardandır.

2. Şâfiîlere göre: Ölüyü bir yerden bir yere taşımak, onu bir nevi hürmetinin izalesi
tehlikesine maruz bırakmak ve aynı zamanda defni geciktirmektir. Bu bakımdan
cenazeyi bulunduğu memleketten başka bir memlekete taşımak haramdır. Diğer bir
kavle göre ise mekruhtur. Ancak Mekke, Medine, Mescid-i Aksa gibi, mukaddes
beldelere yakın bir memlekette vefat eden bir kimsenin bu beldelere naklinde bir
sakınca yoktur.

Yine Şafiî âlimlerine göre; eğer sünni bir kimse küfür diyarında ölür de kabrini
gizlemek mümkün olmazsa, İslâm diyarına nakledilir. Aynı şekilde dârü'l-harpte vefat
eden devlet reisi de İslâm ülkesine nakledilir. Fakat defnedilmişlerse nakledilmezler.
Çünkü definden sonra nakil haramdır.

3. Hanbelilere göre: Şehidin dışındaki cenazeleri, şerefli bir memlekete gömmek,
müstakil bir kabre koymak, salihlere komşu yapmak gibi, iyi niyetlerle bir beldeden
diğer bir beldeye götürmekte bir sakınca olmadığı gibi, bu hususta ölünün taşınmadan
önce defnedilmiş olmasıyla, defnedilmemiş olması arasında da bir fark yoktur. Yeter
ki nakil esnasında cesedin çürüyüp dağılmasından emin olunabilsin. Bu husustaki
delilleri ise biraz önce tercümesini sunduğumuz İmam Malik'in Muvatta'mda rivayet
ettiği hadisi şeriftir.

4. Hanefîlerin bu meseledeki görüşlerini şöyle özetleyebiliriz: "Defin edilmezden
önce, cenazeyi başka yere nakletmek bazılarına göre mutlak surette caizdir. Bir
takımları, sefer müddetinden aşağı bir yere nak ledilebileceğini söylemişlerdir. İmam
Muhammed, bunu bir veya iki mil di ye kayıtlamıştır. Çünkü bir yerin kabristanı çok
defa bu mesafeye ulaşır. Onur için fazlası mekruhtur. Nehir sahibi, Ikdü'l-Ferid'den
naklen, "zahir olar budur." demiştir. Definden sonra nakli ise, mutlak surette caiz
değildir Fethu'l-Kadir'de şöyle denilmiştir: "Bütün âlimler ittifak etmişlerdir ki, biı
kadın evde yok iken oğlu ölür de kadının memleketinden başka bir yere de fin edilirse,
kadın sabır edemeyip naklini istediği takdirde bunu yapamaz Bazı müteehhirinin şaz
olanlarının buna cevaz vermesine kulak asılmaz. Haz reti Yakup ve Yusuf (as.)'m,
ecdadının yanında olsun diye, Mısır'dan Şam'f nakledilmeleri ise, bizden öncekilerin
şeriatıdır. Bunun bizim için de şeriaı olması için şartlar tamam değildir." (Bu ifade

f3661

kısaltılarak alınmıştır.)

38-39. Cenaze Üzerine Saf Bağlama Saflar(In Tertibi Ve Sayısı)