بَابٌ فِي الصَّلَاةِ عَلَى الطِّفْلِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الصَّلَاةِ عَلَى الطِّفْلِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2821 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ ، حَدَّثَنَا أَبِي ، عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ ، حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي بَكْرٍ ، عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، عَنْ عَائِشَةَ ، قَالَتْ : مَاتَ إِبْرَاهِيمُ ابْنُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَهُوَ ابْنُ ثَمَانِيَةَ عَشَرَ شَهْرًا فَلَمْ يُصَلِّ عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I came to the Messenger of Allah (ﷺ) and said: Messenger of Allah, we shall meet the enemy tomorrow and we have no knives with us. May we kill with a sharp-edged white stone (flint) and with splinter of a staff ? The Messenger of Allah (ﷺ) said: Hasten in slaughtering it. When Allah's name is mentioned you may eat what is killed by anything which causes the blood to flow except tooth and claw. I shall tell you about it. The tooth is a bone, and the claw is the knife of Abyssinians. Some people hastened and went forward, they made haste and got booty, while the Messenger of Allah (ﷺ) was in the rear and they setup cooking pots. The Messenger of Allah (ﷺ) passed by over the cooking pots. He ordered to turn them over. He then divided (the spoils of war) between them, and gave them a camel for ten goats in equation. One of the camels of the people ran away, and they had no horses with them at that time. A man shot an arrow at it, and Allah prevented it from escaping. The Prophet (ﷺ) said: Among animals (i.e. camels) there are some which bolt like wild animals ; so when any of them does so, do with it like this.

(3187) Aişe (r.a)den (elemiştir) ki:

"Peygamber (s.a)'in oğlu İbrahim onsekiz aylıkken öldü de Ra-sûlullah (s. a) onun

[455]

cenaze namazını kılmadı."
Açıklama

Hadîs metninde geçen "Onun cenaze namazını kılmadı" sözüyle "Onun cemaatle
kılman cenaze namazına katılmadı" denmek istenmiş olması mümkündür. Hz.
Peygamber'in oğlu İbrahim'in başkaları tarafından cemaatle kılman cenaze namazına
iştirak etmemesi, daha sonra onun namazını tek başına kılmış olmasına mani değildir.
Çünkü bilindiği gibi oğlu İbrahim vefat ettiği zaman, güneş tutulmuştu. O sırada halk
Hz. İbrahim'in cenaze namazını kılarken Rasûlü Zîşan Efendimizin küsuf namazıyla
meşgul olması, bu yüzden de cenaze namazına yetişememiş olması ihtimali son derece
kuvvetlidir. Fakat cenaze namazı cemaatle kılındıktan sonra, Hz. Peygamber'in ayrıca
bir cenaze namazı daha kılmaması için hiç bir sebep yoktur.

Hattâbî'nin açıkladığına göre, âlimlerden bazıları, Hz. Peygamber'in oğlu İbrahim'in
cenaze namazına katılmamış olmasını "Şehitlerin cenaze namazından müstağni
oldukları gibi bir peygamber çocuğu olarak Hz. İbrahim de cenaze namazından
müstağni olduğundan, Hz. Peygamber'in oğlu İbrahim'in cenaze namazına
katılmaması çocukların cenaze namazı kılmma-yacağı anlamına gelmez. Bu Hz.
İbrahim'e ait özel bir durumdur." şeklinde te'vil etmek istemişlerse de, bu te'vile hiç
lüzum yoktur. Çünkü bir numara sonra tercümesini sunacağımız hadiste de ifade
edildiği gibi, Rasûl-ü Zîşan Efendimiz aslında oğlu İbrahim'in cenaze namazını kıldığı
bir gerçektir. Gerçi sözünü ettiğimiz hadis mürseldir fakat başka yollardan gelen
hadislerle takviye edildiği için zayıflıktan kurtulup hasen derecesine yükselmiştir.
14561



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2822 حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ ، عَنْ وَائِلِ بْنِ دَاوُدَ ، قَالَ : سَمِعْتُ الْبَهِيَّ ، قَالَ : لَمَّا مَاتَ إِبْرَاهِيمُ ابْنُ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَّى عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْمَقَاعِدِ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : قَرَأْتُ عَلَى سَعِيدِ بْنِ يَعْقُوبَ الطَّالْقَانِيِّ ، قِيلَ لَهُ : حَدَّثَكُمْ ابْنُ الْمُبَارَكِ ، عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ الْقَعْقَاعِ ، عَنْ عَطَاءٍ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَّى عَلَى ابْنِهِ إِبْرَاهِيمَ وَهُوَ ابْنُ سَبْعِينَ لَيْلَةً

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I hunted two hares and slaughtered them with a flint. I asked the Messenger of Allah (ﷺ) about them. He permitted me to eat them.

(3188) el-Behiyy (Abdullah b. Beşşar) dedi ki: Peygamber (s.a)'in oğlu İbrahim vefat
edince, Rasûlullah (s. a) oturmak için ayrılan bir yerde onun cenaze namazını kıldı.
(Ebu Davud der ki: Ben (bu hadisi) Ya'kub b. ei-Ka'ka'a okudum. (O sırada
kendisine): {'İbnü"l Mübarek size Ata'dan (naklen) Peygamber (s.a)'in yetmiş günlük
iken (ölen) oğlu İbrahim'in cenazesini kıldığını haber verdi mi?" diye soruldu (da -

14571

evet- cevabını verdi).
Açıklama

Metinde geçen "el-mekaid" kelimesi, aslında çarşıda pazar-da halkın oturup sohbet
etmesi için ayrılmış özel yerler anlamına gelir. Burada kasdedilen ise Hz. Osman'ın
evinin yanında, yahut da Mescid-i Nebevi'nin yanında bulunan ve halkın oturup
sohbet etmesi ve ab-dest alması için ayrılan yerlerden birisidir.

Bir önceki hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, Hz. Peygamber, oğlu
İbrahim'in cenaze namazında bulunmamıştı. Çünkü o sırada güneş tutulması
olduğundan, kendisi küsuf namazı kılmakla meşguldü.

Durum böyleyken burada "Hz. Peygamber, oğlu İbrahim'in namazını kıldı" denilmesi,
bu iki hadis arasında bir çelişki bulunduğunu göstermez. Çünkü buradaki "kıldı"
kelimesi, "kılınması için emir verdi" anlamında kullanılmıştır. Bir başka ifadeyle Hz.
İbrahim'in cenaze namazının kılınmasını Hz. Peygamber emrettiği için bu namaz Hz.
Peygambere nisbet edilerek "Rasûllullah cenaze namazını kıldı" denmiştir. Ayrıca Hz.
Peygamber küsuf namazını bitirdikten sonra, oğlu İbrahim'in cenaze namazını
kendisinin ayrıca kıldığı ve metindeki "cenaze namazını kıldı" sözüyle kasdedilenin
bu namaz olduğu da düşünülebilir. Bu düşünceden hareket edince, bir önceki hadisin
şerhinde de açıkladığımız gibi, Hz. Peygamberin, oğlu İbrahim'in namazını
kılmadığını ifade eden bir önceki hadisle bu hadisin arası te'lif edilmiş olur. Bu telifin
mümkün olmadığı kabul edilirse, o zaman kaide icabı bu hadis, bir öncekine tercih
edilir. Çünkü bu hadis müsbettir. Bir önceki ise menfidir. Müsbet olan rivayetler,
menfi rivayetlere tercih edilir. Musannif Ebû Dâvûd, metnin sonuna ilave ettiği talikle
mevzumuzu teşkil eden ve Hz. Peygamberin oğlu İbrahim'in cenaze namazını
kıldığını ifade eden hadis-i şerifi takviye etmek istemiştir. Gerçekten İbn Mace'nin
rivayet ettiği Râsûlullah (s. a) oğlu İbrahim ölünce onun cenaze namazını kıldırdı ve

[4581

"Şüphesiz cennette onu emziren vardır" buyurdu mealindeki hadisi şerifle İmam
Ahmed'in Bera'dan rivayet ettiği "Râsûlullah (s. a) oğlu İbrahim'in cenaze namazını
[4591

kıldı" mealindeki ve Beyhakî'nin rivayet ettiği, yine aynı meâldekfhadis-i şerif
de mevzumuzu teşkil eden hadisi takviye etmektedirler. Beyhaki, bu hadisi takviye
eden daha pek çok haberler rivayet ettikten sonra, bu haberlerin mürsel olduklarını,
fakat birbirlerini takviye ettikleri için zayıflıktan çıkıp mevsul derecesine
yükseldiklerini, dolayısıyla "Hz. Peygamberin oğlu İbrahim'in cenaze namazını
kılmadığını" ifade eden hadis-i şeriflere tercih edilecek dereceye geldiklerini
söylemiştir.

Ancak mevzumuzu teşkil eden bu hadisin sonuna ilave edilen talikte, Hz. İbrahim'in
(70) yetmiş günlük iken öldüğü ifade edilmektedir. Oysa bir önceki Hz. Aişe
hadisinde, Hz. İbrahim'in onsekiz aylıkken öldüğü ifade edilmektedir. İbn Hazm'm da



ifade ettiği gibi, bu mevzuda Hz. Aişe'nin rivayeti daha sahih ve tercihe şayandır.

r4601

Çünkü Hz. Aişe'nin rivayetinde kesiklik yoktur. Senedi muttasıldır.
49-50. Cenaze Namazını Mescidde Kılmak