2604 حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ ، عَنْ مُطَرِّفٍ ، عَنْ أَبِي الْجَهْمِ ، عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ الْأَنْصَارِيِّ ، قَالَ : بَعَثَنِي النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَاعِيًا ، ثُمَّ قَالَ : انْطَلِقْ أَبَا مَسْعُودٍ ، وَلَا أُلْفِيَنَّكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تَجِيءُ وَعَلَى ظَهْرِكَ بَعِيرٌ مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ لَهُ رُغَاءٌ ، قَدْ غَلَلْتَهُ قَالَ : إِذًا لَا أَنْطَلِقُ قَالَ : إِذًا لَا أُكْرِهُكَ |
2604 حدثنا عثمان بن أبي شيبة ، حدثنا جرير ، عن مطرف ، عن أبي الجهم ، عن أبي مسعود الأنصاري ، قال : بعثني النبي صلى الله عليه وسلم ساعيا ، ثم قال : انطلق أبا مسعود ، ولا ألفينك يوم القيامة تجيء وعلى ظهرك بعير من إبل الصدقة له رغاء ، قد غللته قال : إذا لا أنطلق قال : إذا لا أكرهك |
Narrated AbuMas'ud al-Ansari:
The Prophet (ﷺ) appointed me to collect sadaqah and then said: Go, AbuMas'ud, I should not find you on the Day of Judgment carrying a camel of sadaqah on your back, which rumbles, the one you have taken by unfaithful dealing in sadaqah. He said: If it is so, I will not go. He said: Then I do not force you.
(2947) Ebû Mesûd el-Ensârî'den demiştir ki:
"Peygamber (s. a.) (bir gün) beni (zekat) tahsildar(ı) olarak görevlendirdi ve
"Ey Ebû Mesûd! (Bu göreve) git. (Fakat dikkat et, sakın) seni kıyamet gününde
omuzunun üzerinde, çalmış olduğun (ve korkunç) böğürtüsü olan zekat devesiyle gelir
bir halde bulmayayım." buyurdu.
(Ebû Mesûd sözlerine devam ederek şöyle) dedi. (Bunun üzerine ben de; Ey Allah'ın
Rasûlü)
"Öyleyse ben (bu göreve) git(mek iste)miyorum" dedim. (Hz. Peygamber de)
MI
"Öyleyse ben de seni zorlamıyorum" buyurdu.
Açıklama
Hadis-i şerifte, toplanan zekat mallarından herhangi bir şeyi haksızlıkla zimmetine
geçiren kimsenin, kıyamet gününde mahşer yerine zimmetine geçirmiş olduğu malı
omuzunda taşıyarak geleceği, eğer bu mal bir deve ise korkunç sesiyle böğürerek
sahibini ele vereceği ve onu rezil rüsvây edeceği haber verilmektedir.
Hz. Peygamber Ebû Mesud'u zekat memurluğuna gönderirken ona vazifesinin büyük
sorumluluğunu da hatırlatmaktan geri durmadı. Çünkü Hz. Peygamberin en büyük
görevi ümmetini kendilerini bekleyen tehlikeler karşısında uyararak onları
(cehenneme sürüklenmekten) kurtarmaktır.
Ebû Mesûd da böylesine büyük sorumluluğu olan bir görevde hasbel-beşer bir
yanlışlık yapma ihtimalini düşünerek bu görevden affını istemiş. Rasûl-ü zişan
efendimiz de onu bu görevden affetmiştir. Esasen Hz. Peygamber en büyük kalb
doktoru olması hasebiyle, Ebû Mesud için zekat memurluğu görevinin tehlikelerini
[841
sezdiği için ona bu ikazı yapmış olabilir.
12-13. Devlet Başkanının Emri Altında Bulunan Halka Karşı Yerine Getirmesi
Gereken Görevleri [Ve Bu Görevi İhmal Etmesinin Hükmü]
شرح الحديث من عون المعبود لابى داود
[2947] وَالْغُلُولُ الْخِيَانَةُ فِي الْمَغْنَمِ
وَكُلُّ مَنْ خَانَ فِي شَيْءٍ خُفْيَةً فَقَدْ غَلَّ قَالَهُ فِي الْمَجْمَعِ
( أَبَا مَسْعُودٍ) أَيْ يَا أَبَا مَسْعُودٍ لألفينك بِضَمِّ الْهَمْزَةِ وَكَسْرِ الْفَاءِ أَيْ لَا أَجِدَنَّ ( تَجِيءُ) حَالٌ مِنَ الضَّمِيرِ الْمَنْصُوبِ ( وَعَلَى ظَهْرِكَ بَعِيرٌ) فَاعِلُ الظَّرْفِ وَهُوَ حَالٌ مِنْ ضَمِيرِ تَجِيءُ ( قَالَ) أَيْ أَبُو مَسْعُودٍ ( لَا أَنْطَلِقُ) أَيْ عَلَى الْعَمَلِ ( قَالَ) أَيْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ( لَا أُكْرِهُكَ) أَيْ عَلَى الْعَمَلِ وَالْحَدِيثُ سَكَتَ عَنْهُ الْمُنْذِرِيُّ