هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2690 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ ، عَنِ الْأَعْمَشِ ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ ، عَنْ مُعَاذٍ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمَّا وَجَّهَهُ إِلَى الْيَمَنِ أَمَرَهُ أَنْ يَأْخُذَ مِنْ كُلِّ حَالِمٍ - يَعْنِي مُحْتَلِمًا - دِينَارًا ، أَوْ عَدْلَهُ مِنَ المُعَافِرِيِّ ثِيَابٌ تَكُونُ بِالْيَمَنِ ، حَدَّثَنَا النُّفَيْلِيُّ ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ ، حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ ، عَنْ مَسْرُوقٍ ، عَنْ مُعَاذٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِثْلَهُ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير،  يعني محتلما دينارا ، أو عدله من المعافري ثياب تكون باليمن ، حدثنا النفيلي ، حدثنا أبو معاوية ، حدثنا الأعمش ، عن إبراهيم ، عن مسروق ، عن معاذ ، عن النبي صلى الله عليه وسلم مثله
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

A simiar tradition from the Prophet(ﷺ) has also been transmitted by Mu’adh through a different chain of narrators.

(3038) Muaz (r.a) den (rivayet olunduğuna göre) Peygamber (s. a) kendisini Yemen'e
vali olarak gönderince, buluğ çağma gelmiş olan her erkekten (cizye olarak) bir dinar,
yahutta Yemen' deki meafır denilen kumaştan bir dinar değerinde -bir elbise- almasını
£3591

emretmiş.
Açıklama

Bu hadis-i şerif, cizyenin sadece erkeklerden alınacağına ve cizye miktarının bir dinar
oduğuna, bu hususta mükellefin zengin olmasıyla fakir olması arasında bir fark
bulunmadığına delalet etmektedir.



Bu mevzuda Hanefî âlimleri ile Şafii âlimleri ihtilafa düşmüşlerdir.
Hanefîlere göre cizye iki şekilde konur.

1. Kâfirlerin, müslümanlarlaaralarmda bir harp olmadığı halde müslü-manlara
müracaat ederek, müslümanlarm kendilerine sağlayacakları himaye ve güven
karşılığında cizye vermeyi teklif etmeleri ile ya da savaş başlamadan önce yapılan sulh
neticesinde konur. Asr-ı saadette Necran halkı ile senelik ikiyüz kat elbise üzerine
yapılan sulh gibi.

2. Müslümanların bir küfür diyarını harple ele geçirmeleriyle konur. Birinci kısma
giren cizye miktarı cizyeyi kabul eden kimselerle, müslümanla-rm anlaşmasına
bağlıdır. Bu cizyenin mikdarı asla artırılamaz. Anlaşma esnasında belirlenen mikdaf
değişmez.

İkinci kısma giren cizye ise 3037 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız
gibi, zenginlerden kırksekiz dirhem, orta hallilerden yirmidört dirhem, çalışmaya gücü
yeten fakirlerden de oniki dirhem olarak alınır. Bu mik-dar devlet reisi tarafından
kabul ettirilir. Bu bakımdan hanefi âlimleri mev-zumuzu teşkil eden hadis-i şerifte
kadm, erkek, fakir, zengin ayırımı yapılmadan zikredilen bir dinarlık cizyenin birinci
kısma giren ve sulh yoluyla alman cizye nevinden olduğuna hükmetmişlerdir,
îmam Şafiî (r.a) İse,, mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerife dayanarak alınacak
cizye miktarının fakir veya zengin her erkekten bir dinar ya rak ya da bu değerde bir
Yemen kumaşı olduğunu söylemiştir.

Bezlü'l-Mechûd yazarının dediği gibi, Hanefî âlimlerinin görüşü Hz. Ömer, Hz.
Osman ve Hz. Ali (r.a)'den rivayet edilmiştir. Hanefîlere göre, cizye konusundaki bu
ihtilafın sebebi bu husustaki haberlerin ihtilafından ve Asr-ı saadette Hulefa-i raşidin

r3601

devrinde cizyelerin değişik miktarlarda alınmış olmasıdır.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3039]