هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2954 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُتَوَكِّلِ الْعَسْقَلَانِيُّ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، عَنْ جَابِرٍ ، قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا يُصَلِّي عَلَى رَجُلٍ مَاتَ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ ، فَأُتِيَ بِمَيِّتٍ ، فَقَالَ : أَعَلَيْهِ دَيْنٌ ؟ قَالُوا : نَعَمْ ، دِينَارَانِ ، قَالَ : صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ فَقَالَ أَبُو قَتَادَةَ الْأَنْصَارِيُّ : هُمَا عَلَيَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، قَالَ : فَصَلَّى عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ : أَنَا أَوْلَى بِكُلِّ مُؤْمِنٍ مِنْ نَفْسِهِ ، فَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا فَعَلَيَّ قَضَاؤُهُ وَمَنْ تَرَكَ مَالًا فَلِوَرَثَتِهِ ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، عَنْ شَرِيكٍ ، عَنْ سِمَاكٍ ، عَنْ عِكْرِمَةَ ، رَفَعَهُ ، قَالَ عُثْمَانُ : وحَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ شَرِيكٍ ، عَنْ سِمَاكٍ ، عَنْ عِكْرِمَةَ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِثْلَهُ ، قَالَ : اشْتَرَى مِنْ عِيرٍ تَبِيعًا وَلَيْسَ عِنْدَهُ ثَمَنُهُ فَأُرْبِحَ فِيهِ فَبَاعَهُ فَتَصَدَّقَ بِالرِّبْحِ عَلَى أَرَامِلِ بَنِي عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ، وَقَالَ : لَا أَشْتَرِي بَعْدَهَا شَيْئًا إِلَّا وَعِنْدِي ثَمَنُهُ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2954 حدثنا محمد بن المتوكل العسقلاني ، حدثنا عبد الرزاق ، أخبرنا معمر ، عن الزهري ، عن أبي سلمة ، عن جابر ، قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم لا يصلي على رجل مات وعليه دين ، فأتي بميت ، فقال : أعليه دين ؟ قالوا : نعم ، ديناران ، قال : صلوا على صاحبكم فقال أبو قتادة الأنصاري : هما علي يا رسول الله ، قال : فصلى عليه رسول الله صلى الله عليه وسلم ، فلما فتح الله على رسول الله صلى الله عليه وسلم ، قال : أنا أولى بكل مؤمن من نفسه ، فمن ترك دينا فعلي قضاؤه ومن ترك مالا فلورثته ، حدثنا عثمان بن أبي شيبة ، وقتيبة بن سعيد ، عن شريك ، عن سماك ، عن عكرمة ، رفعه ، قال عثمان : وحدثنا وكيع ، عن شريك ، عن سماك ، عن عكرمة ، عن ابن عباس ، عن النبي صلى الله عليه وسلم مثله ، قال : اشترى من عير تبيعا وليس عنده ثمنه فأربح فيه فباعه فتصدق بالربح على أرامل بني عبد المطلب ، وقال : لا أشتري بعدها شيئا إلا وعندي ثمنه
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

A similar tradition has also been transmitted by Ibn 'Abbas though a different chain of narrators. This version says: He (the Prophet) purchased a calf from a caravan, but he had no money with him. He then sold it with some profit and gave the profit in charity to the poor and widows of Banu 'Abd al-Muttalib. He then said: I shall not buy anything after this but only when I have money with me.

(3343) Câbir (r.a)'den rivayet edilmiştir; der ki: Rasûlullah (s. a), borçlu olarak ölenin
cenazesini kılmazdı. (Bir gün) bir cenaze getirildi. Rasûlullah (s.a): "Onun borcu var
mı?" diye sordu.



Evet, iki dinar borcu var, dediler.

"Arkadaşınızın namazını kılınız" buyurdu. Bunun üzerine, Ensar'dan olan Ebû Katâde;
O iki dinarı ben yükleniyorum, Ya Rasûlallah, dedi. Hz.Peygamber de adamın
namazını kıldı.

Allah (c.c), Rasûlü'ne fetihler müyesser buyurunca Efendimiz: "Ben her mü'mine
kendi nefsinden daha evlâyım. Her kim borç bırakırsa (borçlu ölürse) onu ödemek

[721

bana aittir. Kim de mal bırakırsa vârislerine aittir" buyurdu.
Açıklama

Buharî'nin Seleme b. el-Ekva'dan rivayet ettiği hadise göre, Hz. Peygamber'e üç
cenaze getirilmiş, Efendimiz her birisi için borcunun olup olmadığını sormuş,
birincisinde "hayır" cevabını alıp cenazesini kılmış, ikincisinin borcu olduğunu fakat
üç dinar da para bıraktığını öğrenmiş ve onun da cenaze namazını kılmış, üçüncünün
ise borcu olduğunu fakat geride bir şey bırakmadığını söylemişler, o da cemaate; "Siz
namazını küm" diye emretmiş, Ebû Katâde'nin o zâtın borcunu yüklenmesi üzerine
Efendimiz de namazım kılmıştır.

Ehû Davud'un rivayetine benzer bir-Jıadis, Müslim'de, beş ayrı rivayet halinde Ebû
Hureyre'den nakledilmiştir.

Gösterilen rivayetlerin tümünde; Hz. Peygamber'in, getirilen bir cenazenin namazına
durmadan önce onun borcunun olup olmadığını sorduğu, yoksa veya borcu olduğu
halde geriye mal birakmışsa cenazesini kıldığı, borcu olup malı bulunmazsa
kendisinin kılmayıp sahâbîlerine kılmalarım emrettiği anlaşılmaktadır.
Bazı âlimler, Hz. Peygamber'in bu davranışını iki türlü yorumlamışlardır:

a) İnsanları borçtan sakındırmak, ödemedeki kusur ve savsaklamaya ceza olarak
borçluların namazını kılmazdı.

b) Borçlunun üzerindeki kul hakkından dolayı duasının makbul olmaması endişesiyle
kılmazdı.

Bazı âlimler ise, Hz. Peygamber'in borçluların namazını kılmamasmm; "Kim borçlu
olarak ölürse, o borç bana aittir." sözü ile neshedildiğini söylerler. Nitekim Sahih-i
Müslim Şerhi'nde,.İbn Abbas'dan rivayet edildiği söylenen bir hadiste şöyle
denilmektedir:

"Hz. Peygamber (s. a), borçlu olarak ölen kimsenin namazını kılmıyordu. Derken bir

zat vefat etti. Rasûlullah (s. a):

"Bunun borcu var mı?" diye sordu. Evet, dediler.

"Öyleyse cenazenizin namazını küm" buyurdu.

Bunun üzerine Cebrail (a. s) inerek şunları söyledi:

Allah (Azze ve Celle) buyuruyor ki: "Benim indimde zalim ancak zulüm, israf ve
isyan hususunda borçlanandır; çoluk çocuk sahibi namuslu kimseye gelince onun
namına ben ödeyeceğine kefilim."

Bunu işitince Peygamber (s. a) hemen o zâtın cenaze namazını kıldı ve bundan sonra:
"Her kim yoksulluk veya borç bırakırsa bana yahut benim üzerime kalır; kim miras

İM

bırakırsa ailesi efradına kalır." buyurdu. Bir daha böylesinin namazlarını kıldı."
Üzerinde durduğumuz hadiste; Ebû Katâde'nin, ölenin borçlarına kefil olması üzerine
Rasûlullah'm cenaze namazını kıldığı görülmektedir. Bu durum, ölünün borcuna kefil



olmanın caiz olduğunu gösterir.

Aliyyü'l-Kârî, Mirkât'da, Şerhu's-Sünne'den şunları nakleder:

"Hadis; ister geride mal bıraksın, ister bırakmasın, ölünün borcuna kefil olmanın caiz
olduğuna delildir. Bu, ulemanın çoğunluğunun görüşüdür. İmam Şafiî de aynı
görüştedir. Ebû Hanîfe ise, geriye mal bırakmadığında kefaletin caiz olmadığını
söyler. Bir kimse hür bir müslümanm borcuna kefil olsa ve borçlu ölse, ittifakla
kefalet devam eder. Borçlu fakirin ölümü, kefaletin devamına mani olmadığına göre
ölüye kefil olmak da caizdir."

Tıybî ise; "Hadise sarılmak, bu kıyastan daha evlâdır." der.

Kâri devamla şöyle demektedir: Bazı âlimlerimiz; Ebû Yusuf, Muhammed, Mâlik,
Şafiî ve Ahmed, hadise sarılmışlar ve ölen borçluya -mal bırak-masa bile- kefil
olmanın caiz olduğuna hükmetmişlerdir. "Çünkü eğer sahih olmasaydı, Hz.
Peygamber o zâtın cenaze namazını kılmazdı." derler.

İmam Ebû Hanîfe rahimehullah; "Müflis olarak ölene kefalet sahih değildir. Çünkü
müflis olarak ölen birinin borcuna kefil olmak, düşmüş bir borca kefil olmak demektir.
Düşmüş bir borca kefil olmak da bâtıldır. Hadisteki hâdisenin önceden olan bir
kefaleti ikrar olması muhtemeldir. Çünkü kefalette ikrar ve inşa lafzı aynıdır. Ayrıca
bir fiilin hikâyesi umum ifade etmez. Sonra, Ebû Katâde'nin sözünün kefalet değil bir
va'd olması da mümkündür. Hz. Peygamber'in namaz kılmak istememesi, ona borcunu
ödeme yolunu göstermek içindir. Bu zahir olunca da namazını kılmıştır." der.
Mirkât'tan yaptığımız bu nakiller, ölüye kefalet konusunu yeteri kadar açıklığa
kavuşturdu sanıyoruz.

Hadisin devamında; Cenab-ı Allah Hz. Peygamber (s.a)'e fetihler müyesser kılıp,
hazineye ganimetler dolunca Efendimiz'in borçlu olarak ölenlerin borcuna kefil
olduğu ve, "Ben bütün mü'minlere kendi nefislerinden daha evlâyım" buyurduğu
görülmektedir.

[79]

Busöz: "O peygamber mü'minlere öz nefislerinden evlâdır..." âyet-i kerimesinden
iktibastır.

Hz. Peygamber'in, mü'minlere kendi nefislerinden evlâ oluş yönünü» merhum H. B.
Çantay değişik tefsirlerden nakille şöyle izah eder:

"Din ve dünya işlerinin hepsinde evlâdır. Zira Peygamber, mü'minlere salah ve
selâmetlerini mucib şeylerden başkasını emretmez ve razı olmaz. Fakat nefs böyle
değildir. Binaenaleyh mü'minler, peygamberini nefislerinden daha çok sevmeli, onun
emrini herşeyden üstün ve nafiz tanımalıdır (Beyzavî). İbn Mes'ud radıyallahü anh'm
kıraetinde, "Ve o (Peygamber) onların (mü'minlerin) babasıdır." ziyadesi vardır, (bu
şazdır). İmam (Mü-câhid) der ki: Her Peygamber ümmetinin manevî babasıdır.
Bundan dolayıdır ki, mü'minler de birbirleriyle din kardeşi olmuşlardır (Medârik).
İmam Ahmed'le Buharı, Müslim, Nesâî, İbn Mâce'nin Enes radıyallahü anh'den tahric
ettikleri bir hadis-i şerif meali: "Sizden herhangi biriniz beni evladından, babasından

[M

ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe hakiki mirinin olamaz."
Bazı Hükümler

1. Borçlu, borcunu sağlığında ödemeye gayret etmelidir.

2. Hz. Peygamber'in, borçluların borcuna kefil olması, bazı âlimlerce, borçlu olarak



ölenlerin mallarının hazinece ödenmesinin gerekli olduğuna delil sayılmıştır.

3. Ölen kimsenin borcuna kefil olmak caizdir.



4. Kişi, günahkâr olduğunu bildiği kimsenin cenaze namazına iştirak etmeyebilir.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3344] (اشْتَرَى) أَيِ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ (مَنْ عِيرٍ) بِكَسْرِ الْعَيْنِ أَيْ قَافِلَةٍ (بَيْعًا) وَفِي بَعْضِ النُّسَخِ تَبِيعًا (فَأُرْبِحَ فِيهِ) بِصِيغَةِ الْمَجْهُولِ أَيْ أُعْطِيَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ النَّفْعَ وَالرِّبْحَ فِي ذَلِكَ الْمَالِ الَّذِي اشْتَرَاهُ مِنَ الْعِيرِ (فَبَاعَهُ) النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَلِكَ الْمَالَ بِالرِّبْحِ بَعْدَ أَنْ قَبَضَهُ
وَعِنْدَ أَحْمَدَ فِي مُسْنَدِهِ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ بن عَبَّاسٍ قَالَ قَدِمَتْ عِيرٌ الْمَدِينَةَ فَاشْتَرَى النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَرَبِحَ أَوَاقِيَّ فَقَسَّمَهَا فِي أَرَامِلِ بَنِي عَبْدِ الْمُطَّلِبِ وَقَالَ لَا أَشْتَرِي شَيْئًا لَيْسَ عِنْدِي ثَمَنُهُ (عَلَى أَرَامِلِ بَنِي عَبْدِ الْمُطَّلِبِ) قَالَ فِي الْقَامُوسِ رَجُلٌ أَرْمَلٌ وَامْرَأَةٌ أَرْمَلَةٌ مُحْتَاجَةٌ أَوْ مِسْكِينَةٌ جَمْعُ أَرَامِلَ وَأَرَامِلَةٍ انْتَهَى
وَالْحَدِيثُ أَخْرَجَهُ أَبُو دَاوُدَ مِنْ وَجْهٍ مُرْسَلًا وَمَنْ وَجْهٍ مُتَّصِلًا وَلَمْ يَتَكَلَّمْ عَلَيْهِ الْمُنْذِرِيُّ

(