هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3236 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى ، حَدَّثَنِي عَبْدُ السَّلَامِ يَعْنِي ابْنَ مُطَهَّرٍ أَبُو ظَفَرٍ ، حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ خَلَفٍ الْعَمِّىُّ ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَأَنْ أَقْعُدَ مَعَ قَوْمٍ يَذْكُرُونَ اللَّهَ تَعَالَى مِنْ صَلَاةِ الْغَدَاةِ ، حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ أَحَبُّ إِلَيَّ ، مِنْ أَنْ أَعْتِقَ أَرْبَعَةً مِنْ وَلَدِ إِسْمَاعِيلَ وَلَأَنْ أَقْعُدَ مَعَ قَوْمٍ يَذْكُرُونَ اللَّهَ مِنْ صَلَاةِ الْعَصْرِ إِلَى ، أَنْ تَغْرُبَ الشَّمْسُ أَحَبُّ إِلَيَّ مَنْ أَنْ أَعْتِقَ أَرْبَعَةً
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3236 حدثنا محمد بن المثنى ، حدثني عبد السلام يعني ابن مطهر أبو ظفر ، حدثنا موسى بن خلف العمى ، عن قتادة ، عن أنس بن مالك ، قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لأن أقعد مع قوم يذكرون الله تعالى من صلاة الغداة ، حتى تطلع الشمس أحب إلي ، من أن أعتق أربعة من ولد إسماعيل ولأن أقعد مع قوم يذكرون الله من صلاة العصر إلى ، أن تغرب الشمس أحب إلي من أن أعتق أربعة
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Anas ibn Malik:

The Prophet (ﷺ) said: That I sit in the company of the people who remember Allah the Exalted from morning prayer till the sun rises is dearer to me than that I emancipate four slaves from the children of Isra'il, and that I sit with the people who remember Allah from afternoon prayer till the sun sets is dearer to me than that I emancipate four slaves.

(3667) Enes b. Mâlik(r.a)'den rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (s.a) şöyle
buyurmuştur:

"Sabah namazından sonra güneş doğ(up ta bir mızrak boyu çıkıncaya kadar Allah'ı
zikreden bir toplulukla beraber oturmam bana İsmail (a.s)'in çocuklarından dördünü
kölelikten kurtarmamdan daha sevimlidir.

İkindi namazından sonra güneş batmcaya kadar Allah'ı zikreden bir cemaatle beraber

[661

oturmam ise bana dört insanı kölelikten kurtarmamdan daha sevimlidir."
Açıklama

Metinde geçen "gün doğuncaya kadar" sözünden maksat,tercümede de işaret ettiğimiz
gibi güneşin doğmasından bir mızrak boyu yani beş derece yükselmesine kadar olan

£621

vakittir.

Bu hadisin bab başlığı ile ilgisi Hz. Peygamber'in ümmetine vaaz ve nasihatte
bulunduğunu ve dolayısıyle vaaz ve nasihat etmenin caiz olduğunu ifade etmektedir.
Hadisin zahirinden anlaşıldığına göre, Hz. İsmail evladından dört kişiyi kölelikten
kurtarmaktan daha faziletli bir amelin sevabına erişebilmek için sabah namazından
sonra güneş bir mızrak yükselinceye kadar Allah'ı zikreden kimselerin yanında sadece
oturuvermek yeterlidir. Yani onlar gibi zikretmek şart değildir.

İkindiden sonra güneş batmcaya kadar Allah'ı zikredenlerle beraber oturmak da
insanlardan dört kişiyi azad etmekten daha faziletlidir. Bu, Allah'ı zikretmenin köle
azad etmekten de, sadaka vermekten de faziletli olduğunu gösterir. Zikirden maksat
Sübhanallah, Lâilâhe illallah, Elhamdülillah gibi sözlerle Allah'ı anmaktır. Tefsir,
hadis ve fıkıh gibi dinî ilimleri öğrenmek ve mütalaa etmek de zikir hükmündendir.
Zikir kelimesi ilim, namaz, Kur'an ve Allah'ı anmak gibi manalara gelen müşterek bir
lafız olduğundan, bu kelimenin hangi manaya geldiğini örfteki kullanışı tayin eder.
Binaenaleyh bu kelime mutlak olarak kullanılması halinde örfte en çok kullanıldığı
mana anlaşılır. Diğer manalardan birinde kullanıldığını kabul edebilmek için o
manada kullanıldığına dair bir karinenin bulunması icabeder.



Bu kelimenin örfte ençok kullanıldığı mana teşbih, tehlîl, tekbir ve Hz. Peygamber'e
£681

salavat getirmektir.

Sabah namazından sonra Allah'ı zikretmenin fazileti konusunda M.Zihni Efendi de şu
hadisleri zikrediyor:

"Her kim sabah namazını cemaat ile kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar Allah'ı
zikrederek oturur ve sonra iki rekât namaz kılarsa ona tam bir hac ve tam bir umre
sevabı gibi sevap verilir."

"Sabah namazı kılıp ayaklan bükük olduğu yani bağdaş kurmadığı halde
konuşmayarak on defa: "Lailâhe illallahu vahdehû lâ şerike leh, lehiil-mülkü velehül-
hamdü yuhyî ve yümîtü vehüve alâ külli şey'in kadir" diyen kimse için on iyilik yazılır
ve on kötülüğü silinir. Cennetteki makamı (bunu söylemiyenlere hisbetle) on derece
yükselir. O gün o kimse her türlü kötülüklerden korunur ve şeytanın hilesinden emin
olur. Allah'a eş koşmaktan başka bir günah kendisine erişmek üzere o gün onu takip
etmez."

Yine sevgili Peygamberimiz (s. a) buyurdular ki: "Sabah namazını kıldıktan sonra
güneş doğuncaya kadar namazgahında oturan kimse, Hz. İsmail'in soyundan dört köle
azad eden kimse gibi olur."

Yani Arap soyundan. Çünkü arabı azad etmek acemi azad etmekten ef-daldir. Hadis-i
şerifin zahiri, o kimse zikretmese bile orada kendini bulundurmakla belirtilen sevaba
nail olacağına delâlet etmektedir. Zikrettiği takdirde ayrıca yukarda geçen sevab da
kendisine hasıl olur. Arabm azad edilmesi İmam Şafiî'nin görüşüdür. Bizce onlar köle
olamazlar ki azad olsunlar. Bu gibi hadisler varsayıma hamledilir.
İkindi namazı hakkında, "Her kim ikindiden sonra güneş batmcaya kadar namaz
kıldığı yerde oturursa, İsmail soyundan sekiz köle azad eden kimse gibi olur"
buyurmuştur. Sabah namazlarından sonra nafile namazlar, ikindi namzmdan sonra farz

1691

namazlar beklendiği için sevaplar farklıdır.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3667] ( لِأَنَّ) بِفَتْحِ الْهَمْزَةِ ( يَذْكُرُونَ اللَّهَ تَعَالَى) مِنْ قِرَاءَةِ الْقُرْآنِ وَالتَّسْبِيحِ وَالتَّهْلِيلِ وَالتَّحْمِيدِ وَالصَّلَاةِ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَسَلَّمَ وَيُلْحَقُ بِهِ مَا فِي مَعْنَاهُ كَدَرْسِ عِلْمِ التَّفْسِيرِ وَالْحَدِيثِ وَغَيْرِ ذَلِكَ مِنْ عُلُومِ الشَّرِيعَةِ ( مِنْ صَلَاةِ الْغَدَاةِ) أَيِ الصُّبْحِ ( مِنْ أَنْ أُعْتِقَ) بِضَمِّ الْهَمْزَةِ وَكَسْرِ التَّاءِ ( أَرْبَعَةَ) أَنْفُسٍ ( مَعَ قَوْمٍ يَذْكُرُونَ اللَّهَ) ظَاهِرُهُ وَإِنْ لَمْ يَكُنْ ذَاكِرًا بَلْ مُسْتَمِعًا وَهُمُ الْقَوْمُ لَا يَشْقَى جَلِيسُهُمْ
وَفِيهِ أَنَّ الذِّكْرَ أَفْضَلُ مِنَ الْعِتْقِ وَالصَّدَقَةِ
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ فِي إِسْنَادِهِ مُوسَى بْنُ خَلَفٍ أَبُو خَلَفٍ الْعَمِّيُّ الْبَصْرِيُّ وَقَدِ اسْتَشْهَدَ بِهِ الْبُخَارِيُّ وَأَثْنَى عَلَيْهِ غَيْرُ وَاحِدٍ من المتقدمين وتكلم فيه بن حِبَّانَ الْبُسْتِيُّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ