هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3239 حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ مُوسَى الْخُتَّلِيُّ ، أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ يَعْنِي ابْنَ جَعْفَرٍ ، عَنْ إِسْرَائِيلَ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنْ عَمْرٍو ، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ ، قَالَ : لَمَّا نَزَلَ تَحْرِيمُ الْخَمْرِ قَالَ عُمَرُ : اللَّهُمَّ بَيِّنْ لَنَا فِي الْخَمْرِ بَيَانًا شِفَاءً ، فَنَزَلَتِ الْآيَةُ الَّتِي فِي الْبَقَرَةِ { يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ } الْآيَةَ ، قَالَ : فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ ، قَالَ : اللَّهُمَّ بَيِّنْ لَنَا فِي الْخَمْرِ بَيَانًا شِفَاءً ، فَنَزَلَتِ الْآيَةُ الَّتِي فِي النِّسَاءِ { يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَى } فَكَانَ مُنَادِي رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا أُقِيمَتِ الصَّلَاةُ يُنَادِي : أَلَا لَا يَقْرَبَنَّ الصَّلَاةَ سَكْرَانُ ، فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ ، فَقَالَ : اللَّهُمَّ بَيِّنْ لَنَا فِي الْخَمْرِ بَيَانًا شِفَاءً ، فَنَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ { فَهَلْ أَنْتُمْ مُنْتَهُونَ } قَالَ عُمَرُ : انْتَهَيْنَا
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3239 حدثنا عباد بن موسى الختلي ، أخبرنا إسماعيل يعني ابن جعفر ، عن إسرائيل ، عن أبي إسحاق ، عن عمرو ، عن عمر بن الخطاب ، قال : لما نزل تحريم الخمر قال عمر : اللهم بين لنا في الخمر بيانا شفاء ، فنزلت الآية التي في البقرة { يسألونك عن الخمر والميسر قل فيهما إثم كبير } الآية ، قال : فدعي عمر فقرئت عليه ، قال : اللهم بين لنا في الخمر بيانا شفاء ، فنزلت الآية التي في النساء { يا أيها الذين آمنوا لا تقربوا الصلاة وأنتم سكارى } فكان منادي رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا أقيمت الصلاة ينادي : ألا لا يقربن الصلاة سكران ، فدعي عمر فقرئت عليه ، فقال : اللهم بين لنا في الخمر بيانا شفاء ، فنزلت هذه الآية { فهل أنتم منتهون } قال عمر : انتهينا
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Umar ibn al-Khattab:

When the prohibition of wine (was yet to be) declared, Umar said: O Allah, give us a satisfactory explanation about wine.

So the following verse of Surat al-Baqarah revealed; They ask thee concerning wine and gambling. Say: In them is great sin.... Umar was then called and it was recited to him.

He said: O Allah, give us a satisfactory explanation about wine.

Then the following verse of Surat an-Nisa' was revealed: O ye who believe! approach not prayers with a mind befogged.... Thereafter the herald of the Messenger of Allah (ﷺ) would call when the (congregational) prayer was performed: Beware, one who is drunk should not come to prayer. Umar was again called and it was recited to him).

He said: O Allah, give us a satisfactory explanation about wine. This verse was revealed: Will ye not then abstain? Umar said: We abstained.

(3670) Ömer b. Hattâb (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre;

(Hz. Ömer), şarabın yasaklanması (ile ilgili âyet) inince, "Ey Allah'ım, şarap hakkında
bize şifa verici bir açıklama getir" diye dua etmiş ve Bakara süresindeki, "Sana içkiyi

£81

ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda (insanlar için) büyük günah vardır." âyeti nazil
olmuş. Bunun üzerine Hz. Ömer çağrılarak kendisine (bu âyet-i kerime) okunmuş.
(Hz. Ömer bu âyeti dinleyince tekrar), "Ey Allah'ım, şarap hakkında bize (sadra) şifa
verici bir açıklama getir" diye dua etmiş, bunun üzerine Nisa süresindeki, "Ey iman

m

edenler, sarhoş iken namaza yaklaşmayın." âyeti nazil olmuş. (Bu âyet indikten
sonra) Rasûlullah (s.a)'m bir tellâlı namaz kılma-vakti gelince, "Sarhoşlar namaza
yaklaşmasın" diye yüksek sesle bağırırmiş. (Hz. Ömer tekrar çağrılarak) kendisine bu
âyet de okunmuş. O yine, "Ey Allah'ım, şarap hakkında bize (sadra) şifa verici bir
açıklama getir" diye dua etmiş. Arkasından Mâide süresindeki şu, "Artık

Lioı

vazgeçenlerden misiniz?" âyeti nazil olmuştur. (Hz. Ömer sözlerine devam

EİİI

ederek), "Biz de (şaraba ve kumara) son verdik" demiştir.
Açıklama

Tıybî'nin açıklamasına göre, Allah (c.c) içki hakkında tedrici olarak dört ayet inzal
buyurmuştur: "Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden de içki ve güzel bir

£121

rızk edinirsiniz" âyeti Mekke'de nazil oldu. İslâmm ilk devrelerinde zaten
müşlümanlar içki içiyorlardı ve helâl idi. Sonra Medine'de, "Sana içkiyi ve kumarı
sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faideier vardır." âyeti na-
zil olunca sahâbîlerden bir kısmı, âyetteki "onlarda büyük günah vardır" emrine
uyarak içki ve kumarı terkettiler. Diğer bir kısmı ise âyette "onlarda insanlar için
faîdeler vardır" emrine ittiba ederek içkiye devam ettiler.

Daha sonra bir gün Abdurrahman b. Avf (r.a) sahâbîleri davet ederek bir ziyafet verdi.
Ziyafette çokça yemek yendi ve içki içildi. Akşam namazı vakti olunca, içlerinden
birini imam seçerek namaz kılmaya başladılar. İmam olan kimse, namazda zammı

LİH

sûre olarak okuduğu, "(Habibim) de ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptığınıza tapmam"
âyetini, "Ben sizin taptıklarınıza taparım" şeklinde okudu. Bunun üzerine, "Ey iman
edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye ve eünüp iken de -yolcu olmanız

£141

müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın" âyeti nazil oldu. böylece
namaz vakitleri içki içmek yasaklandı. Bir kısım müşlümanlar ise, yatsı namazından
sonra içki içmeye devam ettiler.

Bundan sonra sahâbî Itbân b. Mâlik (r.a) bir deve başını kızartarak, içlerinde Sa'd b.
Ebî Vakkâs (r.a)'m da bulunduğu bir cemaati davet etti. Davette yemek yemeye ve içki
içilmeye başlandı. İçkinin tesiriyle karşılıklı şiirler söylemeye başladılar. Şiir
söyleyenlerden biri, kabilesini öven, onları hicveden bir kaside söylemeye başlayınca
Ensar'dan biri devenin çene kemiğini alarak Sa'd b. Ebî Vakkâs'm başına vurdu ve kan
akıttı. O da başının kanı ile Rasûlullah (s.a)'a giderek şikâyette bulundu. Bunun



üzerine: "Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın

£151

amelinden birer murdardır..." âyeti nazil oldu.

İkinci incelik: İçkinin tedricî emirlerle haram kılınmasında çok ince ve derin hikmetler
vardır. Cahiliyet devrinde Araplar, içkiye alışkandılar. İçki hayatlarının bir parçası
gibiydi. Eğer bir emirle yasaklansaydı, onlara çok zor gelirdi. Hatta yasaklama emrine
uymazlardı. Hz. Aişe (r.ahha)'nin; "Önce Kur'an'm uzun bir sûresinde cennet ve
cehennemi bildiren âyetler geldi. İs-lâmı kabul edenler, islâmî esaslara iyice alıştıktan
sonra helâl ve haramı bildiren âyetler gelmeye başladı. Eğer içki hususunda
başlangıçta, "içkiyi içmeyin" emri nazil olsaydı, onlar "içkiyi kat'iyyen bırakmayız"
diyeceklerdi." sözünden, İslâmm sosyal hastalıkları tedavide takib ettiği tedricilik
metodunu açıkça ve kolayca anlamak mümkündür.

Görüldüğü gibi içki hususunda nazil olan birinci âyette halkı ondan nefret ettirme,
ikinci âyette mala ve bedene verdiği büyük zararlarla içkinin sağladığı az menfaati
mukayese etme ve nefret ettirme, üçüncü âyette namaz vakitlerinde içki içme yasağı
ve namaza yaklaştırmama, dördüncü âyette de kesin olarak haram kılma yoluna

£161

gidildi.

Bilindiği gibi Allah'ın bir şeyi yasaklamasında insanlar için pekçok hikmetler ve
maslahatlar vardır.

Gerçekten bugün tıp dünyası içkinin insan sağlığına verdiği zararlar üzerinde ittifak
halindedir. Bu mevzuda hazırlanmış olan istatistikler ile bazı devletlerin zaman zaman
teşebbüs ettiği içki yasağı bunun iktisadî, sosyal ve ahlâkî zararlarının apaçık

LİZL

delillerindendir.

İçkinin insan vücuduna verdiği zararları şu şekilde özetlemek mümkündür:
"... Vücudun kilosu başına 1/2 mg. alkol dahi beynin çalışmasını etkilemektedir.
Kanda % 0,3-0,4 arasında alkol bulunması dahi dengenin bozulmasına sebep
olmaktadır. Endüstri kazaları ise kanda % 0,1 kadar düşük bir alkol miktarında bile
meydana gelebilmektedir."

"Alkoliklerde hastalanma oram normalden 2,3 kat fazladır. Alkoliklerde günlük
hayatta kazaya uğrama ihtimâli sekiz kat, endüstride kazaya uğrama ihtimali iki kat
daha artmaktadır."

Alkolün, vücudta yaptığı pek çok tahribattan başka, nesle de zararı vardır. "Her türlü
kimya-fızik tesirlerinden korunmuş olan yumurta hücreleri alkolün eritici cebri
hassasından dolayı bu mel'un zehire kalelerini açar. Gelecek neslin en mahrem
yerlerine kadar alkolün tahribkâr tesiri müşahede olunur. Mutlak istatistikler
göstermiştir ki, alkoliklerin neslinde madde ve ruh hastalıkları boldur."
İçki bütün bunlar ve bunların dışında kalbe, böbreğe, damarlara ve hormonlara olan
menfi tesirleri yüzünden Kur'an tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Bunda
birçok faydaların yanında, insan ve neslini koruma gayesi de mevcuttur. Genel sağlığı
koruma profesörü Hirş'in dediği gibi, "Amerika'nın on sene bile yapmaya muvaffak
olamadığı büyük cemiyet hizmetini İslâmiyet, asırlarca önce yapmış ve bu büyük

£181

belâdan nesilleri muhafaza etmiştir."

Avnü'l-Ma'bûd yazarının açıklamasına göre, "Ey iman edenler; içki, kumar, dikili



£191

taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır..." âyet-i kerimesinde
içkinin haram olduğuna delâlet eden yedi tane delil vardır:

1. "Rics-pis" kelimesidir. Çünkü pis olan herşey haramdır.

2. "Şeytanın amelinden" kelimesidir. Çünkü şeytanın her ameli haramdır.

3. "Ondan kaçınınız" kelimesidir. Çünkü Allah'ın kaçınılmasını emrettiği işlerden
herhangi birisini yapmak haramdır.

4. "Umulur ki felaha erersiniz" kelimesidir. Çünkü felahtan uzaklaştıran işler yapmak
haramdır.

İM

5. "Şeytan şarap ve kumar yolu ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister..."
sözüdür. Çünkü müslümanlar arasında düşmanlığa sebeb olan her iş haramdır.

6. "Sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor..." sözüdür. Çünkü Allah'ı
anmaktan ve namazdan alıkoyan işleri yapmak haramdır.

7. "...Artık vazgeçtiniz değil mi?" sözüdür. Çünkü Allah'ın kullarına son vermelerini
emrettiği bir işi yapmak haramdır,

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte söz konusu edilen ikinci bir mesele de kumar
yasağıdır. Kumar da içki gibi fertlerin ve cemiyetlerin çökmesini hazırlayan
felaketlerden biri olduğu için yüce Allah, kullarına olan rahmetinden dolayı onu da
yasaklamıştır.

Kumarın zararlarından bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Kumar esnasında kumarbazın sinirlen bozulur. Bu durum zamanla onun
şahsiyetinin bozulmasına ve hayatının mahvına sebep olur.

2. Kumarbaz devamlı olarak korku psikolojisi içindedir.

3. Kumarbaz, ya kazanır ya kaybeder. Her iki durum da onun aleyhindedir.

4. Kumarda kaybedenin zararı bellidir. Kazanan ise kazandığı parayı nasıl

[211

harcayacağına aldırış etmez. Çünkü onu kazanırken ter dökmemiştir.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3670] ( عَبَّادُ بْنُ مُوسَى الْخُتَّلِيُّ) بِضَمِّ الْمُعْجَمَةِ وَفَتْحِ الْمُثَنَّاةِ الشَّدِيدَةِ مَنْسُوبٌ إِلَى خُتَّلِ كُورَةٌ خَلْفَ جَيْحُونَ قَالَهُ السُّيُوطِيُّ ( بَيَانًا شِفَاءً) وَفِي بَعْضِ النُّسَخِ شَافِيًا يسألونك عن الخمر والميسر أَيِ الْقِمَارِ أَيْ مَا حُكْمُهُمَا قُلْ فِيهِمَا أَيْ فِي تَعَاطِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ أَيْ عَظِيمٌ لِمَا يَحْصُلُ بِسَبَبِهِمَا مِنَ الْمُخَاصَمَةِ وَالْمُشَاتَمَةِ وَقَوْلِ الْفُحْشِ ( فَدُعِيَ) عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ ( فَقُرِئَتْ) أَيِ الآية المذكورة لا تقربوا الصلاة أي لا تصلوا وأنتم سكارى جُمْلَةٌ حَالِيَّةٌ فَنَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ فَهَلْ أَنْتُمْ منتهون وَفِي رِوَايَةِ النَّسَائِيِّ فَنَزَلَتِ الْآيَةُ الَّتِي فِي الْمَائِدَةِ فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ فَلَمَّا بَلَغَ فَهَلْ أَنْتُمْ مُنْتَهُونَ ( قَالَ عُمَرُ انْتَهَيْنَا) أَيْ عَنْ إِتْيَانِهِمَا أَوْ عَنْ طَلَبِ الْبَيَانِ الشَّافِي قال الطِّيبِيُّ فَنَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ يَعْنِي قَوْلَهُ تَعَالَى ياأيها الذين آمنوا إنما الخمر والميسر الْآيَتَيْنِ وَفِيهِمَا دَلَائِلُ سَبْعَةٌ عَلَى تَحْرِيمِ الْخَمْرِ أَحَدُهَا قَوْلُهُ رِجْسٌ وَالرِّجْسُ هُوَ النَّجِسُ وَكُلُّ نَجِسٍ حَرَامٌ
وَالثَّانِي قَوْلُهُ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ وَمَا هُوَ مِنْ عَمَلِهِ حَرَامٌ
وَالثَّالِثُ قَوْلُهُ فَاجْتَنِبُوهُ وَمَا أَمَرَ اللَّهُ تَعَالَى بِاجْتِنَابِهِ فَهُوَ حَرَامٌ
وَالرَّابِعُ قَوْلُهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ وَمَا عُلِّقَ رَجَاءُ الْفَلَاحِ بِاجْتِنَابِهِ فَالْإِتْيَانُ بِهِ حَرَامٌ
وَالْخَامِسُ قَوْلُهُ إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ العداوة والبغضاء في الخمر والميسر وَمَا هُوَ سَبَبُ وُقُوعِ الْعَدَاوَةِ وَالْبَغْضَاءِ بَيْنَ الْمُسْلِمِينَ فَهُوَ حَرَامٌ
وَالسَّادِسُ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ الله وعن الصلاة وَمَا يَصُدُّ بِهِ الشَّيْطَانُ عَنْ ذِكْرِ اللَّهِ وَعَنِ الصَّلَاةِ فَهُوَ حَرَامٌ
وَالسَّابِعُ قَوْلُهُ فَهَلْ أنتم منتهون مَعْنَاهُ انْتَهُوا وَمَا أَمَرَ اللَّهُ عِبَادَهُ بِالِانْتِهَاءِ عَنْهُ فَالْإِتْيَانُ بِهِ حَرَامٌ انْتَهَى
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَأَخْرَجَهُ الْبُخَارِيُّ وَالتِّرْمِذِيُّ وَالنَّسَائِيُّ وَذِكْرُ التِّرْمِذِيِّ أَنَّهُ مُرْسَلٌ أَصَحُّ