هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3245 حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ ، حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُهَاجِرٍ ، عَنِ الشَّعْبِيِّ ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ مِنَ الْعِنَبِ خَمْرًا ، وَإِنَّ مِنَ التَّمْرِ خَمْرًا ، وَإِنَّ مِنَ الْعَسَلِ خَمْرًا ، وَإِنَّ مِنَ البُرِّ خَمْرًا ، وَإِنَّ مِنَ الشَّعِيرِ خَمْرًا
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3245 حدثنا الحسن بن علي ، حدثنا يحيى بن آدم ، حدثنا إسرائيل ، عن إبراهيم بن مهاجر ، عن الشعبي ، عن النعمان بن بشير ، قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن من العنب خمرا ، وإن من التمر خمرا ، وإن من العسل خمرا ، وإن من البر خمرا ، وإن من الشعير خمرا
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated An-Nu'man ibn Bashir:

The Prophet (ﷺ) said: from grapes wine is made, from dried dates wine is made, from honey wine is made, from wheat wine is made, from barley wine is made.

(3676) Numân b. Beşîr (r.a)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a) şöyle
buyurmuştur:

"Üzümden de şarap olur, hurmadan da şarap olur, baldan da şarap olur, buğdaydan da

1401

şarab olur, arpadan da şarap olur."
Açıklama

Hattâbî'nin dediği gibi, bu hadis-i şerif; Hz Ömer'in 3669 numaralı hadis-i şerifteki
üzüm, kuru hurma, bal, buğday ve arpa gibi bitkilerden yapılan içkilerin hepsinin de
hamr (şarap) hükmünde olduklarına dair ifadesini te'yid eden açık bir delildir. Nitekim
Hz. Ömer, sözü geçen hadis-i şerifteki bu ifadesinin hemen arkasında, akla sarhoşluk
veren herşeyin şarap hükmünde olduğunu söylemiştir ki, bu onun kıyas neticesinde
varmış olduğu bir hükümdür ve mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifin ruhuna tam
tamına uygundur. Hz. Ömer'in bu davranışı, kıyasın meşruluğuna ve henüz vukua
gelmeyen bir şeyi, aynı hükmü taşıyan bir şeyin isminden türeyen bir isimle
isimlendirmenin caiz olduğuna delâlet eder. Binaenaleyh mevzumuzu teşkil eden
hadis-i şerifin manası, "şarap sadece beş maddeden yapılır" demek değildir. Ancak bu
hadis-i şerifte, Hz. Peygamber zamanında kendilerinden şarap yapılan beş madde
bulunduğu, bu maddelerden elde edilen şarabın özelliğini taşıyan bir içkinin şarap
hükmünde olduğu, bunun şu veya bu maddeden yapılmasının önemli olmadığı ve bir
içkinin şarap hükmünde olduğunu söyleyebilmek için önemli olan hususun onun
sarhoş edici bir özellik taşıması gerektiğidir.

Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre; hamr (şarap) ile, üzümün dışındaki
maddelerden elde edilen sarhoşluk verici diğer içkiler arasında hüküm bakımından şu
ayrılıklar vardır:

1- Şarabın azını da çoğunu da içmek haramdır. Çünkü şarabın bizzat maddesi
haramdır. Diğer içkilerin ise, İmam Ebû Hanîfe ile Ebû Yusufa göre, sarhoşluk
verecek miktarını içmek haramdır. Daha azım içmekse haram değildir.

2- Şarabın içilmesinin helâl olduğunu söyleyen bir kimsenin kâfir olduğuna
hükmedilir. Çünkü onun haramhğı kat'i delille sabittir. Diğer içkilerse böyle değil.

3- Şarabın azını içene de çoğunu içene de hadd vurulacağında icrha vardır. Eğer suyla
karıştırılıp içilirse hüküm fazla olana göredir. Eğer bu karışımda suyun Özellikleri
üstünse had vurulmaz. Fakat bu kimse şarap pis olduğu için içine pislik karışmış bir
suyu içmiş sayılır. Şarabın rengi, tadı ve kokusundan ikisi galebe etmişse ona hadd



vurulur.

4- Şarap içene seksen değnek vurulur.

5- Müslümanm şaraba sahiplenmesi veya onu mal olarak birisine vermesi haramdır.

6- Bir müslümanm elinde bulunan şarabı telef eden bir kimse onu ödemekle mükellef
değildir.

7- Şarap necâset-i galîzadandır. Bu bakımdan elbisesinde dirhem miktarmdan fazla
şarap bulunan bir kimsenin namazı caiz olmaz.

Sarhoşluk verici diğer maddelere gelince;-onlardan sarhoşuk verecek kadarını içmek
aynen şarap içmek gibi ise de bu miktardan azını içmek haram değildir. İmam Ebû
Hanîfe ile İmam Ebû Yusuf a göre, şarabın dışındaki sarhoşluk verici içkileri satmak
kerahetle caiz ise de İmam Muhammed'e göre asla caiz değildir.
Şarabın dışındaki sarhoşluk verici içkilerin pisliği meselesinde İmam Ebû Hanîfe'den
iki görüş rivayet edilmiştir:

a) Eğer dirhem miktarından fazlası bir elbiseye dökülürse o elbiseyle namaz olmaz.

b) Hiçbir zaman namaza mani değildir.

Hanefî âlimlerine göre, her ne kadar mevzumuzu teşkil eden hadisin zahiri Hanefî
mezhebinin şarapla diğer alkollü içkiler arasında yaptığı bu ayrıma aykırı ise de,
aslında Hz. Peygamber'in şarabın haramlığmı söylemekle yetinmeyip diğer alkollü
içkileri içmenin de haram olduğunu özel olarak açıklamaya ihtiyaç duyması, aslında
şarapla diğer alkollü içkiler arasında bir fark olduğunu belirtmek için yeterli bir
delildir

Kurtubî, Hanefî âlimlerinin bu görüşünü reddederken şöyle diyor: "Enes ve
başkalarından rivayet edilen çeşitli sahih hadisler, hamrm yalnız üzümden elde edilen
şarabın adı olup diğer meşrubata şumülü olmadığına kail olan Kûfelilerin (Ebû Hanîfe
ve taraftarları) bu konudaki görüşünün bâtıl olduğunu ortaya koymuştur. Kûfelilerin
bu görüşü Arap lisanına, sahih hadislere ve sahabenin tutumuna muhaliftir. Sahabe,
hamr âyetinde va-rid olan emirden sarhoşluk veren her çeşit içkiden kaçınılması
manasını anlamışlar, üzümden elde edilen şarap ile diğer maddelerden elde edilen
meşrubat arasında ayrım yapmamışlardır. Sahabe, sarhoşluk veren her içkiyi haram
kabul etmiştir. Tahrim âyeti nazil olunca, bu mesele hakkında şüpheye düşüp tevakkuf
ettikleri veya açıklama istedikleri rivayet edilmemektedir. Aksine, her çeşit maddeden
mamul içkilerini, tahrim âyetinin nazil olması üzerine hemen döktükleri rivayet
ediliyor. Kur'an, onların kendi lisanı ile nazil olmuştur ve her halde onlar, hamr

1411

kelimesinin delâlet ettiği manaya herkesten daha çok vâkıftırlar..."

Mevzumuzu teşkil eden bu hadisin senedinde ibrahim b. Muhacir el-Becelî el-Küfî

[421

bulunmaktadır. Bu ravi hadis âlimlerinin birçoğu tarafından tenkid edilmiştir.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3676] ( إِنَّ مِنَ الْعِنَبِ خَمْرًا الْحَدِيثَ) قَالَ الْخَطَّابِيُّ فِي هَذَا تَصْرِيحٌ مِنَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمَا قَالَهُ عُمَرُ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ فِي الْحَدِيثِ الْأَوَّلِ مِنْ كَوْنِ الْخَمْرِ مِنْ هَذِهِ الْأَشْيَاءِ وَلَيْسَ معناه أن الخمر لا تكون إِلَّا مِنْ هَذِهِ الْخَمْسَةِ بِأَعْيَانِهَا وَإِنَّمَا جَرَى ذِكْرُهَا خُصُوصًا لِكَوْنِهَا مَعْهُودَةً فِي ذَلِكَ الزَّمَانِ فَكُلُّ مَا كَانَ فِي مَعْنَاهَا مِنْ ذُرَةٍ أَوْ سُلْتٍ أَوْ لُبِّ ثَمَرَةٍ وَعُصَارَةِ شَجَرٍ فحكمها حكمها كما قلنا في الربو وَرَدَدْنَا إِلَى الْأَشْيَاءِ الْأَرْبَعَةِ الْمَذْكُورَةِ فِي الْخَبَرِ كُلَّ مَا كَانَ فِي مَعْنَاهَا مِنْ غَيْرِ الْمَذْكُورِ فِيهِ انْتَهَى
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَأَخْرَجَهُ التِّرْمِذِيُّ والنسائي وبن مَاجَهْ وَقَالَ التِّرْمِذِيُّ غَرِيبٌ هَذَا آخِرُ كَلَامِهِ وَفِي إِسْنَادِهِ إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُهَاجِرٍ الْبَجَلِيُّ الْكُوفِيُّ وَقَدْ تَكَلَّمَ فِيهِ غَيْرُ وَاحِدٍ مِنَ الْأَئِمَّةِ