هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3738 حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ مُطَرِّفٍ الرُّوَاسِيُّ ، حَدَّثَنَا عِيسَى ، عَنْ سَعِيدٍ ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : أَرَادَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَكْتُبَ إِلَى بَعْضِ الْأَعَاجِمِ ، فَقِيلَ لَهُ : إِنَّهُمْ لَا يَقْرَءُونَ كِتَابًا إِلَّا بِخَاتَمٍ ، فَاتَّخَذَ خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ ، وَنَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ ، عَنْ خَالِدٍ ، عَنْ سَعِيدٍ ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنْ أَنَسٍ ، بِمَعْنَى حَدِيثِ عِيسَى بْنِ يُونُسَ ، زَادَ : فَكَانَ فِي يَدِهِ حَتَّى قُبِضَ ، وَفِي يَدِ أَبِي بَكْرٍ حَتَّى قُبِضَ ، وَفِي يَدِ عُمَرَ حَتَّى قُبِضَ ، وَفِي يَدِ عُثْمَانَ ، فَبَيْنَمَا هُوَ عِنْدَ بِئْرٍ إِذْ سَقَطَ فِي الْبِئْرِ ، فَأَمَرَ بِهَا فَنُزِحَتْ فَلَمْ يَقْدِرْ عَلَيْهِ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3738 حدثنا عبد الرحيم بن مطرف الرواسي ، حدثنا عيسى ، عن سعيد ، عن قتادة ، عن أنس بن مالك ، قال : أراد رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يكتب إلى بعض الأعاجم ، فقيل له : إنهم لا يقرءون كتابا إلا بخاتم ، فاتخذ خاتما من فضة ، ونقش فيه محمد رسول الله حدثنا وهب بن بقية ، عن خالد ، عن سعيد ، عن قتادة ، عن أنس ، بمعنى حديث عيسى بن يونس ، زاد : فكان في يده حتى قبض ، وفي يد أبي بكر حتى قبض ، وفي يد عمر حتى قبض ، وفي يد عثمان ، فبينما هو عند بئر إذ سقط في البئر ، فأمر بها فنزحت فلم يقدر عليه
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

The tradition mentioned above has also been transmitted by Anas through a different chain of narrators. This version as transmitted by 'Isa b. Yunus adds: It remained in his hand until he died, in the hand of 'Abu Bakr until he died, in the hand of 'Umar until he died, and in the hand of 'Uthman. When he was near a well, it fell down in it. He ordered to take it out, but it could not be found.

(4214) Enes b. Malik (r.a) şöyle demiştir:

Rasûlullah (s. a) bazı yabancılara mektup yazmak istedi. Kendisine, "Onlar mühürsüz
mektubu okumazlar" denildi, bunun üzerine gümüşten yüzük bir mühür edindi. Ve ona



(Muhammedün Rasûlullah) Muhammed Allah'ın Resulü' dür" cümlesini kazıttı.
Açıklama

Hadisin Buharî'deki bir rivayetinde Hz. Peygamber (s aym yabancılardan bazılarına
mektup yazmak istediği, diğer bir rivayetinde de Romalılara mektup yazmak istediği
ifâde edilmektedir. Buharî'deki başka bir rivayette "Muhammedün Resûlullah"
cümlesinin üç satır halinde nakşedilmiş olduğu her satırda bir kelimenin yer aldığı
ifade edilmektedir. Aynı hâdîs'in Sahîh-i Müslim'de üç rivayeti vardır. Bunlardan
birisinde Efendimiz'in Acem'e diğer birisinde de Kisrâ, Kaysar ve Necâşi'ye mektup
yazmak istediği belirtilmektedir. Ayrıca bazı rivayetlerde Hz. Enes sonunda "sanki
onun beyazlığını görür gibiyim" demektedir.

Ebû Davud'un rivâyetindeki "Eacim" kelimesinin "yabancılar diye terceme edilmesi,
bu rivayetlerin hepsine şamil olur kanaatindeyiz.

"Yüzük" diye terceme ettiğimiz kelimesini, hâtem şeklinde de, hatim şeklinde okumak
mümkündür. Kamûs'ta bu

kelimenin yedi lügati olduğu ifade edilmekte ve bunlar teker teker sayılmaktadır. Biz,
o lûgatlarin hepsini buraya aktarmaya lüzum görmedik.

Hâtem veya Hâtîm: Mühür, yüzük, bir şeyin sonu, bir milletin veya grubun sonuncusu,
atın ayağındaki hafif sakarlık, kısrağın memelerinden karnına doğru olan kısım
manalarına gelmektedir. Rasûlullah (s.a)'in mührü, yüzüğünün kaşına nakşedilmiş
olduğu için, bu bâbdaki mühür kelimesi, aynı zamanda yüzük mânâsını da içine
almaktadır.

Hâdîs-i şerifte, Rasûlullah (s.a)'in bazı yabancılara mektup yazmak istediği
bildirilmektedir. Bunlardan maksat, yabancıların liderleridir. Yani Roma İmparatoru,
İran kisrası ve Habeş necaşisi'dir.

Hz. Peygamber (s.a)'in mektup yazmasından maksat, mektup yazdırmasıdır. Bu söz
şekline mecaz denilir. İşin yapılmasını emreden, yaptıran kişi; onu bizzat yapmış gibi
ifâde edilir. Meselâ, Süleymaniye Camii 'ni Sultan Süleyman yaptı, denilir. Halbuki
camiyi o yapmamış yaptırtmıştır. İşte bu anlatım şekli mecazdır, Karine de örftür. Bu
izaha göre, Hz. Peygamber (s.a)'in yazı yazmayışma delâlet eden haberlerle, bu hadis
arasında bir çelişkinin olmadığı görülür. Ayrıca Rasûlullah'in önceleri yazı yazmayı
bilmezken daha sonra öğrenmiş olması da muhtemeldir.

Metinde görüldüğü üzere Sahâbîler, Efendimiz'e yabancıların mühürsüz mektuplara
itibar etmediklerini söylemişler, O da kaşı üzerinde "Muhammedün Rasûlullah"
Muhammed Allah'ın rasûlüdür, ibaresi bulunan gümüşten bir yüzük yaptırmıştır.
Yabancıların mühürsüz mektuplara itibar etmeyiş sebepleri, mühürün mektubu yazana
delâlet etmesi, mektuba başkaları tarafından bir takım ilâvelerin yapılmasını
engellemesi ve mektuba ciddiyet kazandırmasıdır.



Hâdis-i şerif yüzük takmanın caiz olduğuna delâlet etmektedir. Bu konudaki fıkhı

m

hükümlere babın son hadisinin izahı esnasında temas edilecektir.
Bazı Hükümler

1. Yazışma yoluyla da Lslamı tebliğ caizdir.

2. Gayri müslimlere mektup yazmak caizdir.

3. Gümüş yüzük takınmak caizdir.

Ol

4. Yüzüğün üzerine sahibinin isminin kazınmasında dinen bir mahsur yoktur.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [4215] ( زَادَ) أَيْ خَالِدٌ في روايته ( فكان) أي الخاتم ( في يده) أَيْ فِي يَدِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ( حَتَّى قُبِضَ) بِصِيغَةِ الْمَجْهُولِ أَيْ تُوُفِّيَ ( وَفِي يَدِ عُثْمَانَ) أَيْ سِتَّ سِنِينَ كَمَا فِي رِوَايَةٍ ( فَبَيْنَمَا هُوَ) أَيْ عُثْمَانُ ( عِنْدَ بِئْرٍ) وَهُوَ بِئْرُ أَرِيسَ ( إِذْ سَقَطَ) أَيِ الْخَاتَمُ ( فَأَمَرَ) أَيْ عُثْمَانُ ( بِهَا) أَيْ بِالْبِئْرِ ( فَنُزِحَتْ) بِصِيغَةِ الْمَجْهُولِ ( فَلَمْ يَقْدِرْ عَلَيْهِ) أَيْ عَلَى الْخَاتَمِ أَيْ لَمْ يُوجَدْ
قَالَ الْحَافِظُ قَالَ بَعْضُ الْعُلَمَاءِ كَانَ فِي خَاتَمِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ السِّرِّ شَيْءٌ مِمَّا كَانَ فِي خَاتَمِ سُلَيْمَانَ عَلَيْهِ السَّلَامُ لِأَنَّهُ لَمَّا فَقَدَ خَاتَمَهُ ذَهَبَ مُلْكُهُ وَعُثْمَانُ لَمَّا فَقَدَ خَاتَمَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ انْتَقَضَ عَلَيْهِ الْأَمْرُ وَخَرَجَ عَلَيْهِ الْخَارِجُونَ وَكَانَ ذَلِكَ مَبْدَأَ الْفِتْنَةِ الَّتِي أَفْضَتْ إِلَى قَتْلِهِ وَاتَّصَلَتْ إِلَى آخِرِ الزَّمَانِ
انْتَهَى
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَأَخْرَجَهُ الْبُخَارِيُّ وَالتِّرْمِذِيُّ وَالنَّسَائِيُّ بِنَحْوِهِ مُخْتَصَرًا