هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3010 حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ أَيُّوبَ ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ ، عَنْ ثَابِتِ بْنِ الْحَجَّاجِ ، عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ ، قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ المُخَابَرَةِ ، قُلْتُ : وَمَا الْمُخَابَرَةُ ، قَالَ : أَنْ تَأْخُذَ الْأَرْضَ بِنِصْفٍ أَوْ ثُلُثٍ أَوْ رُبْعٍ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3010 حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة ، حدثنا عمر بن أيوب ، عن جعفر بن برقان ، عن ثابت بن الحجاج ، عن زيد بن ثابت ، قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن المخابرة ، قلت : وما المخابرة ، قال : أن تأخذ الأرض بنصف أو ثلث أو ربع
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Zaid b. Thabit: The Messenger of Allah (ﷺ) forbade mukhabarah. I asked: What is mukhabarah ? He replied: That you have the land (for cultivation) for half, a third, or a quarter (of the produce).

(3407) Sabit b. el-Haccâc, Zeyd b. Sâbit'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Rasûlullah (s. a) muhâberadan nehyetti. (Sabit b. el-Haccâc dedi ki:)
(Zeyd'e), muhâbera nedir? dedim.

Tarlayı, çıkan mahsulün yarısı, üçte biri veya dörtte biri karşılığında alman

[2611

(kiralaman) dır, dedi.
Açıklama

Bu hadiste, muhâberanm yasak olduğu bildirilmekte, ayrıca da Zeyd b. Sabit
tarafından muhâbera izah edilmektedir. Müzâraa ve muhâbera adı verilen bablarda
geçen hadislerden edindiğimiz bilgiye göre arazinin sahibinden başka birisi tarafından
ekilmesi şu yollarla olur:

1- Sahibi hiçbir karşılık beklemeden toprağını bir müslüman kardeşine geçici olarak
verir ve o da ekip mahsulünün tümünü alır. Bu ne bir ortaklık ne de arazi kiralamaktır.
Hz. Peygamber bunu teşvik etmiş, hatta bu usûlün yaygınlaşması için araziyi kiraya
vermeyi menetmiştir.

2- Toprağı, para cinsinden bir şey (altın, gümüş, banknot vs.) karşılığında kiraya
vermek. Bu yol ortaklık değil, kiralamaktır. Geçen hadislerin bir kısmında mutlak
olarak araziyi kiraya vermek menedildiği halde, bir kıs-mmdf Dara k .rşılığmda
kiralamaya izin verilmiştir. Bu uygulamanın cevazına izin veren hadislerin, mutlak
olan diğer hadisleri takyid ve tefsir ettiği gözönüne alınarak bunun caiz olduğu hükmü
çıkartılmıştır. Tarlayı, içinden çıkacak mahsulün bir kısmı karşılığında ekmeyi caiz
görmeyen Ebû Ha-nîfe ve Şafiî gibi âlimler de bu tür muameleyi caiz kabul ederler.

3- Tarlayı içinden çıkacak olan mahsulün bir bölümü karşılığında değil de, lalettayin
bir hububat veya başka bir madde karşılığında kiralayıp ekmek. Bu uygulama da
âlimlerin çoğu tarafından caiz görülür.

4- Tarlayı, tarladan çıkacak mahsulün bir kısmı karşılığında kiralamak veya ortak
ekmek. Yani çiftçi çıkacak mahsulün yarısı, üçte biri veya anlaştıkları başka bir oranı
kendisinin; kalanı tarla sahibinin olmak üzere tarlayı eker. Bazı âlimler t
(muhâbera"nin bu olduğunu söylerler.

A

Alimlerin üzerinde ihtilâf ettikleri uygulama budur. Daha önce de belirtildiği gibi, Ebû
Hanîfe ve İmam Şafiî bu tür bir akdi caiz görmemişlerdir. Ebû Yusuf, İmam
Muhammed ve Ahmed b. Hanbel gibi âlimler ise caiz kabul etmişlerdir. Ulema
arasındaki görüş ayrılığına sebep, bu konu ile ilgili olarak nakledilen hadisler
arasındaki çelişkidir. Çünkü bu konudaki hadislerin bir kısmı müzâraanm caiz
olduğuna işaret ederken bazıları yasak olduğunu ifade etmektedir. Önce de belirtildiği
gibi, müzâraanm yasaklığma işaret eden hadislerin hepsi Râfi' b. Hadîc'den
nakledilmiştir. Bu rivayetler arasında farklılıklar ve hatta çelişkiler bulunduğu için
Ahmed b. Hanbel, Hat-tâbî gibi âlimler bu hadisleri pek kuvvetli bulmamışlardır.
Bu hadislerin sıhhati konusunda itirazda bulunmayıp da, müzâraanm caiz olduğunu
söyleyenler ise; hadisleri te'vil etmişlerdir. Bu te'vile biraz sonra temas edeceğiz.
Muhâberaile ilgili olarak gelen hadisler Câbir b. Abdullah ve Zeyd b. Sâbit'ten



nakledilmiştir. Bunların hepsi muhâberamn caiz olmadığına delâlet etmektedir. Ama
âlimlerin büyük çoğunluğunun bu akdin caiz olduğu görüşünde olduklarını ifade
etmiştik.

Bu görüşü benimseyen âlimler, muhâbera ve müzâraayı yasak eden hadisleri; ya
içerisinde ark kenarları gibi belirli kısımlardan kalkacak mahsulü bir taraf için şart
koşmak gibi akdi ifsad eden bir şartın bulunmasına hamletmişler ya da hadislerdeki
yasağı tenzîhen kerahete almışlardır.

Konuyu, Avnü'l-Ma'bûd yazarının el-Müntekâ adındaki kitaptan aktardığı şu sözlerle
noktalıyoruz:

"Muhabere ve müzâraanm mutlak olarak yasaklığmı ifade eden hadisler; içerisinde
fasid şart bulunan akidlere veya bu muameleden kaçınmanın nıüstehap veya mendup
olduğuna hamledilir. Nitekim bu anlayışa delâlet eden haberler gelmiştir. Amr b.
Dinar'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Tâvûs'a, muhabereyi terketsen ya, çünkü onlar
(bazı âlimler) Rasûlullah'm onu neh-yettiğini zannediyorlar, dedim. Şu karşılığı verdi:
Alimlerin en üstünü yani Ibn Abbas bana Rasûlullah'm muhabereyi menetmediğini
haber verdi ve Ra-sûlullah; Sizden birinizin tarlasını karşılık beklemeden geçici olarak
bir kardeşine vermesi, ondan belli bir ücret almasından daha hayırlıdır, buyurdu dedi.

f2621

Bu haberi Ahmed ve Buharı rivayet etmişlerdir."
34. Müsâkât

Müsâkât: Bağ veya bahçe bir taraftan, bakım ve işçiliği diğer taraftan ve çıkacak
meyve veya üzüm aralarında anlaştıkları orana göre bölüşülmek üzere kurulan bir

1263}

ortaklıktır. Buna, muamele de denilir.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3407] ( قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ الْمُخَابَرَةِ الخ) قال الإمام بن تَيْمِيَّةَ فِي الْمُنْتَقَى وَمَا وَرَدَ مِنَ النَّهْيِ الْمُطْلَقِ عَنِ الْمُخَابَرَةِ وَالْمُزَارَعَةِ يُحْمَلُ عَلَى مَا فِيهِ مَفْسَدَةٌ كَمَا بَيَّنَتْهُ هَذِهِ الْأَحَادِيثُ أَيِ الَّتِي ذَكَرَهَا أَوْ يُحْمَلُ عَلَى اجْتِنَابِهَا نَدْبًا وَاسْتِحْبَابًا فَقَدْ جَاءَ مَا يَدُلُّ عَلَى ذَلِكَ فَرَوَى عَمْرُو بْنُ دِينَارَ قَالَ قُلْتُ لِطَاوُسٍ لَوْ تَرَكْتَ الْمُخَابَرَةَ فَإِنَّهُمْ يَزْعُمُونَ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْهَا فَقَالَ إن أعلمهم يعني بن عَبَّاسٍ أَخْبَرَنِي أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَنْهَ عَنْهَا وَقَالَ لَأَنْ يَمْنَحَ أَحَدُكُمْ أَخَاهُ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَنْ يَأْخُذَ عَلَيْهَا خَرَاجًا مَعْلُومًا رَوَاهُ أَحْمَدُ وَالْبُخَارِيُّ
وَالْحَدِيثُ سَكَتَ عَنْهُ الْمُنْذِرِيُّ