بَابٌ فِيمَنْ يَحْلِفُ كَاذِبًا مُتَعَمِّدًا

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِيمَنْ يَحْلِفُ كَاذِبًا مُتَعَمِّدًا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2901 حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، أَخْبَرَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ ، عَنْ أَبِي يَحْيَى ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، أَنَّ رَجُلَيْنِ ، اخْتَصَمَا إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَأَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الطَّالِبَ الْبَيِّنَةَ فَلَمْ تَكُنْ لَهُ بَيِّنَةٌ فَاسْتَحْلَفَ الْمَطْلُوبَ ، فَحَلَفَ بِاللَّهِ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : بَلَى ، قَدْ فَعَلْتَ وَلَكِنْ قَدْ غُفِرَ لَكَ بِإِخْلَاصِ قَوْلِ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : يُرَادُ مِنْ هَذَا الْحَدِيثِ أَنَّهُ لَمْ يَأْمُرْهُ بِالْكَفَّارَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I heard the Messenger of Allah (ﷺ) say: I am the heirs of Him who has none, freeing him from his liabilities, and inheriting what he possesses. A maternal uncle is the heir of Him who has none, freeing him from his liabilities, and inheriting his property.

(3275) İbn Abbas (r.anhuma)'dan rivayet edildiğine göre;

İki adam Rasûlullah (s.a)'m huzurunda birbirleri ile davalaştılar. Hz.Peygamber (s. a)
davacıdan (iddiasını isbat edecek) delil istedi, ancak onun delili yoktu. Bunun üzerine
davalıya yemin teklif etti. Davalı; "Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin
ederim" diye yemin etti. Bunun üzerine Hz.Peygamber (s. a):

"Evet, (yalan yere) yemin ettin. Fakat "Lâ ilahe illallah" sözünün ihlâsi sebebiyle
bağışlandın" buyurdu.
Ebû Dâvûd dedi ki:

Bu hadisten, Hz.Peygamber (s.a) keffareti emretmediği murat edilir.
Açıklama

Bu hadiste, "yemin-i gamûs" diye bilinen, yalan yere yemin söz konusu edilmektedir.
Yalan yere yemin etmenin ne derece büyük bir günah olduğu, bu bahsin birinci ve
ikinci babmdaki hadislerde açıkça görüldü. Onun için burada, yalan yere yemin
etmenin ulj/evî mes'u-liyeti üzerinde değil de, bu yeminin dünyalık cezası yani
kefaretinin olup olmayışı konusu üzerinde duracağız.

Ebû Dâvûd, hadisin sonunda; bu hadisde, Hz.Peygamber (s.a)'in yalan yere yemin
eden şahsa keffareti emretmediğine işaret edildiğini söyler.



Müntekâ'da Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inden bu konuda üç hadis nakledilmektedir.
Hem üzerinde durduğumuz hadisi daha açıklaması, hem de konuya daha açık bir
şekilde delalet etmeleri bakımından bu hadislerin manalarım buraya aktarıyoruz. Daha
sonra da, mesele ile ilgili söylenen söz varsa onları vereceğiz:

1- Ebû Hureyre (r.a)'den Rasûlullah (s.a)'m şöyle buyurduğu rivayet sdilmiştir:

"Beş şeyde keffaret yoktur. Bunlar: Allah'a ortak koşmak, haksız yere adam öldürmek,
bir mü'mine iftira etmek, savaştan kaçmak ve haksız yere A başkasmm) malını almak

um

için edilen sabîra yemini."

2- İbn Ömer (r.anhüma)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a) bir idama:
"Şöyle yaptın mı?" diye sordu. Adam:

Hayır, kendisinden başka ilâh olmayan (Allah)'a yemin ederim ki yapmadım, dedi.
Rasûlullah (s.a):

"Cebrail (a. s): "O şüphesiz yaptı. Ancak, kendisinden başka ilah ol-nayana yemin
ederim ki hayır, demesi sebebiyle Allah (c.c) onu bağışladı" ledi, buyurdu.

3- İbn Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir:

İki adam Hz.Peygamber (s.a)'in huzurunda muhakeme edildiler. Biri-ine yemin
verildi. Adam da davacının hakkının kendisinde olmadığına da-r, kendisinden başka
ilâh olmayan Allah adına yemin etti.
Bunun üzerine Cebrail (a.s) Rasûlullah (s.a)'a gelip:

Bu adam yalancıdır, hasmının hakkı bundadır, dedi. Hz.Peygamber s.a) de, adamın
hakkını vermesini emretti ve;"Adamm yemininin keffareti Ulah'tan başka ilâh
olmadığını bilmesi veya şehadetidir" (buyurdu).

Görüldüğü gibi bu hadislerden ilkinde, yalan yere edilen yeminin kefaretinin olmadığı
açıkça belirtilmekte; ikincisinde de yemin eden şahsın günahının kelime-i tevhidin
hatırına affedildiği bildirilerek keffarete hiç temas dilmemektedir.
İbn Abbas'dan rivayet edilen ve Ebû Davud'un rivayetine benzeyen üçün-ü hadis ise
öncekilere ters düşmektedir. Çünkü bunda, kelime-i tevhidi bilenin yemine keffaret
olduğu ifade edilmektedir. Bu, her ne kadar yeminin ilinen keffaretine benzemese de,
burada anılan yalan yere yemin etmenin e bir keffareti olduğuna işaret eder.
Hadisler arasındaki bu tezat şu şekilde halledilmiştir:

Yalan yere edilen yeminin keffaretinin olmadığını ifade eden hüküm âmmdır;
geneldir. İbn Abbas hadisinde geçen ve kelime-ı tevhidin bu yemine keffaret oluşu. ise
Özeldir, sadece o vakaya mahsustur.

Alimlerin cumhuruna göre; yalan yere edilen gamûs yemininden dolayı keffaret
yoktur. Bu, yeminin Önemsizliğinden dolayı değil, keffaretle telâfi edilmeyecek kadar
büyük bir günah oluşundan dolayıdır. Dolayısıyla yalan yere yemin eden kişi, tevbe
istiğfar eder; Allah dilerse afeder, dilerse affetmez. Ebû Hanîfe, İmam Mâlik ve
Ahmed b. Hanbel'in görüşleri cumhurun görüşü istikametindedir.
İmam Şafiî ve bir grup âlime göre ise; yemin-i gamûstan dolayı da keffaret icabeder.
Hadiste Hz'.Peygamber (s.a)'in; yemin eden adamın yalan yere yemin ettiğine işaret
ettiği bildiriliyor. Hz.Peygamber (s.a)'in bu bilgisi, Müntekâ'dan naklettiğimiz İbn
Abbas hadisinden anlıyoruz ki, vahye dayanıyor. Durumu Efendimize Cebrail (a.s)
£122]

bildirmiştir.



Bazı Hükümler



1. Hâkim önündeki davalarda, beyyine getirmek davacının vazifesidir. Davacı beyyine
getiremezse davalıdan, hâdisenin hasmının iddia ettiği gibi olmadığına dair yemin
etmesi istenir.

2. Yalan yere edilen yeminler (yemin-i ğamûs) için keffaret gerekmez. Tevbe istiğfar

11231

edilmesi icabeder.



m

14. Kişi Yeminini Bozmadan Önce Keffaret Ödeyebilir