2936 حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ ، وَابْنُ السَّرْحِ ، قَالَا : حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ قَالَ : قَالَ ابْنُ شِهَابٍ : فَأَخْبَرَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ كَعْبٍ ، - وَكَانَ قَائِدَ كَعْبٍ مِنْ بَنِيهِ حِينَ عَمِيَ - عَنْ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ : قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّ مِنْ تَوْبَتِي أَنْ أَنْخَلِعَ مِنْ مَالِي صَدَقَةً إِلَى اللَّهِ وَإِلَى رَسُولِهِ ؟ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَمْسِكْ عَلَيْكَ بَعْضَ مَالِكَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكَ قَالَ : فَقُلْتُ : إِنِّي أُمْسِكُ سَهْمِيَ الَّذِي بِخَيْبَرَ ، حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ ، أَخْبَرَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، أَنَّهُ قَالَ : لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ تِيبَ عَلَيْهِ إِنِّي أَنْخَلِعُ مِنْ مَالِي ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ إِلَى خَيْرٌ لَكَ |
Narrated Ka'b bin Malik: To the Messenger of Allah (ﷺ) when his repentance was accepted: I should divest myself of my property. He then mentioned a similar tradition up to the words, better for you.
(3317) İbn Abbas (r.anhüma)'dan rivayet edildi ki: Sa'd b. Ubâde (r.a), Rasûlullah
(s.a)'tan fetva sorup;
Şüphesiz annem ödemediği bir nezir borcu olduğu halde öldü (ne yapayım?) dedi. Hz.
Peygamber (s.a):
r2291
Onun yerine sen öde" buyurdu.
Açıklama
Bezlü'l-Mechûd'un ta'likmda, Evcez ve Feth'den naklen, İbn Abbas'm mezkûr kıssaya
şahit olmadığı, dolayısıyla bu hadisin sahâbî mürsellerinden olduğu ifade
edilmektedir.
Hadisin tahricinde görülebileceği gibi, bu hadis Kütüb-i Sitte'nin tamamında
mevcuttur. Ebû Davud'un rivayeti, ifade olarak diğerlerinden biraz farklıdır.
Buharî'nin Kitabü'l-Eymân'daki rivayetinin sonunda ravilerden birisi; "Bundan sonra
da (ölenin nezrini ödeme) sünnet halini aldı" demektedir.
Kadılyaz; "Görünen, onun nezri ya maldı, ya da mutlaktı" demektedir.
Askalânî, bu ilâveyi; Şu'ayb'm Zührî'den yaptığı rivayetin dışında hiçbir rivayette
görmediğini söyler.
Hadiste anılan, Sa'd'ın annesinin adı, Amra'dır. Kadının babasının adının ise Mes'ud
mu yoksa Sa'd mı olduğunda iki farklı görüş vardır.
Sa'd b. Ubâde'nin annesinin adağının ne olduğu konusunda kesin bir görüş mevcud
değildir. Bu meseleye ışık tutan haberler birbirleri ile çelişki arzetmektedir. Bu
eserlerde kadının adağının; oruç, köle azad etmek ve sadaka olduğuna dair kayıtlar yer
almaktadır.
Askalânî, Fethu' 1 -Bârî'de konu ile ilgili farklı haberleri verdikten ve Kadı Iyaz'in
yukarıdaki sözüne işaret ettikten sonra; "Bence, o adak Sa'd'e göre muayyendi"
r2301
demektedir.
Hadis-İ şerif, ölünün borçlarının ödenmesinin gerekli olduğuna delildir. Ancak borcun
çeşidi ve cinsine göre âlimler arasında farklı görüşler vardır:
Eğer borç, kullara ait malî bir borçsa, ölünün terekesinden bu borç ödenir. Bu konuda
her hangi bir ihtilâf bilinmemektedir.
Borç adaktan dolayı ise,bu adak ya malîdir ya da bedenîdir. Adak da, ya öldüğü
zamanki hastalığı esnasında olmuştur, ya da önce olmuştur.
1- a) Eğer adak mâlî ise ve ölümü anındaki hastalığından önce olmuş ise;
Şâfıîlere göre; ölen vasiyyet etmemiş olsa bile bıraktığı terekeden ödenir. Miktarının
az veya çok olmasına bakılmaz.
Askalânî, bu görüşün cumhura ait olduğunu söyler.
Hanefî ve Mâlikîlere göre; ölen nezir borcunun ödenmesini vasiyet etmişse, o takdirde
vârisler bunu ödemek zorundadırlar. Aksi halde böyle bir mecburiyetleri yoktur.
Bunda vasiyet şart olduğuna göre terekenin üçte birini geçerse vârisler fazlasını
ödemek mecburiyetinde değildirler. Bu görüş sahipleri Hz. Peygamber'in Sa'd'e;
"Onun yerine sen öde" buyurmasmdaki emri, nedbe hamletmişlerdir.
b) Adak, ölenin ölüm hastalığında olmuş ise; Şâfiîlere göre de bu adak malın üçte
birinden olmalıdır. Ölen, malî olan adağının ödenebileceği kadar mal bırakmamışsa
vârislerin bunu ödeme mecburiyetleri yoktur. Ancak ödemeleri müstehaptır. Bu
konuda dört mezhep müttefiktir.
2- Adak bedenî ibadetlerle ilgili ise; genelde prensip olarak bu adak başkası tarafından
eda edilemez. Çünkü bedenî ibadetlerde niyabet caiz değildir. Hz. Peygamber (s. a),
Nesâî'nin rivayet ettiği bir hadiste; "Kimse kimsenin yerine namaz kılamaz ve kimse
kimsenin yerine oruç tutamaz." buyurmuştur.
İmam Ebû Hanîfe, İmam Mâlik ve İmam Şafiî'nin bir görüşü bu istikamettedir.
Ahmed b. Hanbel'e ve İmam Şafiî'nin diğer bir görüşüne göre ise, oruçta niyabet
caizdir. Yani bir kimse oruç tutmayı adaşa ve ödemeden ölse, onun yerine bir başkası
tutabilir. Hanefî ve Mâlikîlerle, Şafiî'nin bir görüşüne göre; oruçta niyabet olmaz.
Ancak orucun yerine fakir doyurulur.
1231]
Haccda ise ittifakla niyabet caizdir. Bir kimse başkasının yerine hacc edebilir.
Bazı Hükümler
Vârisler, murislerinin adayıp da ödemeden öldükleri mal ile ilgili nezir borçlarım;
terekesi varsa mecburen öderler. Ancak bunun için vasiyetin gerekli olup olmadığında
âlimlerin ihtilâfı vardır.
Ölen kimse, miras olarak bir şey bırakmamışsa; ister vasiyet etsin ister etmesin,
vârisler bunu kendi mallarından ödemek zorunda değildirler. Ödemeleri ise
f2321
müstehaptır.
شرح الحديث من عون المعبود لابى داود
[3318] ( حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ) قَالَ الْمِزِّيُّ حَدِيثُ أَحْمَدَ بْنِ صَالِحٍ فِي رِوَايَةِ أَبِي الْحَسَنِ بْنِ الْعَبْدِ وَلَمْ يَذْكُرْهُ أَبُو الْقَاسِمِ انْتَهَى
وَالْحَدِيثُ لَمْ يَذْكُرْهُ الْمُنْذِرِيُّ