3267 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، عَنْ سُفْيَانَ ، حَدَّثَنِي مَنْصُورٌ ، عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِي الْجَعْدِ ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ ، قَالَ : لَمَّا نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ الْأَوْعِيَةِ ، قَالَ : قَالَتْ : الْأَنْصَارُ : إِنَّهُ لَا بُدَّ لَنَا قَالَ : فَلَا إِذَنْ |
3267 حدثنا مسدد ، حدثنا يحيى ، عن سفيان ، حدثني منصور ، عن سالم بن أبي الجعد ، عن جابر بن عبد الله ، قال : لما نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الأوعية ، قال : قالت : الأنصار : إنه لا بد لنا قال : فلا إذن |
Jabir b. ‘Abd Allah said: When the Messenger of Allah(ﷺ) forbade the use of(wine) vessels, Ansar said: They are inevitable for us. Thereupon he said: If so, then no
(3699) Câbir b. Abdillah'dan rivayet olunmuştur; dedi ki;
Rasûlullah (s. a) (müslümanlara ince deriden yapılmış kapların dışındaki) kapları (şıra
kabı olarak kullanmayı) yasaklayınca Ensar, (şıra kabı olarak) ince deriden yapılmış
kaplar kullanmalarının kendileri için imkânsız derecede zor olduğunu beyan ederek;
(şıra kabı olarak kullanmak üzere) "bizim için (diğer kaplara) kesinlikle ihtiyaç vardır"
dediler. Bunun üzerine (Peygamber Efendimiz):
[981
"Öyleyse bu hususta (bir sakınca) yoktur" buyurdu.
Açıklama
Bilindiği gibi Hz. Peygamber'in ince deriden yapılmış derinin dışındaki kaplarda şıra
yapmayı ve onlarda şıra saklamayı yasaklamasının sebebi, bu kapların içindeki şırayı
kükreterek şarap haline çevirmesi ve eskiden beri bu kaplarda saklanmakta olan
kükremiş sıraları müslümanlarm farkına varmadan içmeleri tehlikesini önlemek idi.
Fakat ince deriden yapılmış tulumlarda şıra yapmanın müslümanlar için imkânsız
derecede zor olduğu Ensar topluluğu tarafından belirtilince Hz. Peygamber bu yasağı
kaldırarak, kükremiş şıralara karşı dikkatli olmak kaydıyla deriden yapılmış tulumların
[991
dışındaki kaplarda da şıra yapılıp saklanmasına izin verdi.
شرح الحديث من عون المعبود لابى داود
[3699] ( عَنِ الْأَوْعِيَةِ) أَيْ عَنِ الِانْتِبَاذِ فِي الْأَوْعِيَةِ ( قَالَ) أَيْ جَابِرٌ ( إِنَّهُ) أَيِ الشَّأْنُ ( لَا بُدَّ لَنَا) أَيْ مِنَ الْأَوْعِيَةِ ( قَالَ) أَيْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ( فَلَا إِذًا) أَيْ إِذَا كَانَ لَا بُدَّ لَكُمْ مِنْهَا فَلَا يُنْهَى عَنِ الِانْتِبَاذِ فِيهَا فَالنَّهْيُ كَانَ قَدْ وَرَدَ عَلَى تَقْدِيرِ عَدَمِ الِاحْتِيَاجِ وَيَحْتَمِلُ أَنْ يَكُونَ الْحُكْمُ فِي هَذِهِ الْمَسْأَلَةِ مُفَوَّضًا لِرَأْيِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَوْ أُوحِيَ إِلَيْهِ فِي الْحَالِ بِسُرْعَةٍ
وَعِنْدَ أَبِي يَعْلَى وَصَحَّحَهُ بن حِبَّانَ مِنْ حَدِيثِ الْأَشَجِّ الْعَصَرِيِّ أَنَّهُ صَلَّى الله عليه وسلم قال لهم مالي أَرَى وُجُوهَكُمْ قَدْ تَغَيَّرَتْ قَالُوا نَحْنُ بِأَرْضٍ وَخِمَةٍ وَكُنَّا نَتَّخِذُ مِنْ هَذِهِ الْأَنْبِذَةِ مَا يَقْطَعُ اللُّحْمَانَ فِي بُطُونِنَا فَلَمَّا نَهَيْتَنَا عَنِ الظُّرُوفِ فَذَلِكَ الَّذِي تَرَى فِي وُجُوهِنَا فَقَالَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ الظُّرُوفَ لَا تَحِلُّ وَلَا تَحْرُمُ وَلَكِنْ كُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٍ كَذَا فِي الْقَسْطَلَّانِيِّ
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَأَخْرَجَهُ الْبُخَارِيُّ والترمذي وبن مَاجَهْ