هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3415 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْوَزِيرِ الدِّمَشْقِيُّ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى يَعْنِي ابْنَ حَسَّانَ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي الْمَوَالِي ، حَدَّثَنَا فَائِدٌ ، مَوْلَى عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي رَافِعٍ ، عَنْ مَوْلَاهُ ، عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي رَافِعٍ ، عَنْ جَدَّتِهِ سَلْمَى خَادِمِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَتْ : مَا كَانَ أَحَدٌ يَشْتَكِي إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : وَجَعًا فِي رَأْسِهِ إِلَّا قَالَ : احْتَجِمْ ، وَلَا وَجَعًا فِي رِجْلَيْهِ ، إِلَّا قَالَ اخْضِبْهُمَا
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
3415 حدثنا محمد بن الوزير الدمشقي ، حدثنا يحيى يعني ابن حسان ، حدثنا عبد الرحمن بن أبي الموالي ، حدثنا فائد ، مولى عبيد الله بن علي بن أبي رافع ، عن مولاه ، عبيد الله بن علي بن أبي رافع ، عن جدته سلمى خادم رسول الله صلى الله عليه وسلم قالت : ما كان أحد يشتكي إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم : وجعا في رأسه إلا قال : احتجم ، ولا وجعا في رجليه ، إلا قال اخضبهما
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Salmah:

the maid-servant of the Messenger of Allah (ﷺ), said: No one complained to the Messenger of Allah (ﷺ) of a headache but he told him to get himself cupped, or of a pain in his legs but he told him to dye them with henna.

(3858) (Ubeydullah b. Ali b. Ebû Râfı'in) ninesi ve Rasûlullah (s.a)'m hizmetçisi
Selmâ'dan rivayet olunmuştur; dedi ki:

Rasûlullah (s. a), başındaki ağrıdan şikâyet eden bir kişi yoktur ki ona "Kan aldır"
dememiş olsun. Ayaklarmdaki ağrıdan sızlanan bir kişi de yoktur ki ona, "Onlara kına

£121

yak" dememiş olsun.
Açıklama

Bu hadis-i şerifler kan aldırmanın müstehap olduğuna delâlet etmektedir.
Diğer bir hadis-i şerifte kan aldırmanın önemi ifade edilirken, "Eğer sizin
ilaçlarınızdan bir şey de hayır varsa bu ya neşter vurmakta, yabal şerbetinde yahutta

£13]

ateşle dağlamaktadır." buyurulmaktadır.

Kan aldırnmamı önemini bildiren hadislerden bazılarının mealleri şöyledir:

"Kan alan köle ne iyidir.Kan almak sülbün yükünü hafifletiyor ve gözleri

£14]

kuvvetlenidiry or. "

"Hz. Peygamber (s.a.), miraç gecesi meleklerden hangi topluluğa uğradıysa; ümmetine

£15]

kan aldırman emretmesini söylediler."

Bugünün tıbbıda genellikle 50 yaşın üzerindeki kişilerde görülen sebebi bilinmeyen,
organizmada alyuvar kitlesinin devamlı be mutlak suretle artmasıyla meydana gelen
Polsitemia Vera isminde bir hastalık tesbit edilmiştir ki ,hasta da baş ağrısı, baş
dönmesi halsizlik, fenalık hissi, geçici körlük, görme keskinliğinde azalma g,b,
şikayetleri vardır.

Bu hastalık kan alma suretiyle tedavi edilir. Böylece kısa zamanda alyuvar kitlesini
azaltarak hastalığın vücut için kötü olan etkileri önlenmiş olur.

Her defasında 300 ml. Kan alınır ve bu haftada 1-2 kere uygulanır. Bu işleme
alyuvarlar sayısı normal seviyeye gelinceye kadar devam edilir. Bazı vakalarda sadece
kan almayla hastalık kontrol altında tutulkabilir.

"Ani sol kalp yetmezliği ve buna bağlı akciğer bozukluklarında da kan alma suretyle
tedavi yapılır.Ani sol kalp yetmezliğinde toplardamar yoluyla süratle ve fazla
miktarda (500 ml) bir kan alımı kalbe kan dökümünü azaltarak sağ kalp atım hacmini



azaltmak suretiyle sol kalp yükünü hafifleteceğinden ani sol kalp yetmezliği ve buna

£161

bağlı akciğer bozukluklarına ait krizlerde hastayı kısa zamanda rahatlatabilir."



4. Kan Aldırma Yeri (Neresidir)?

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3858] (خَادِمِ) يُطْلَقُ عَلَى الذَّكَرِ وَالْأُنْثَى (وَجَعًا فِي رَأْسِهِ) أَيْ نَاشِئًا مِنْ كَثْرَةِ الدَّمِ (إِلَّا قَالَ) أَيْ لَهُ (وَلَا وَجَعًا فِي رِجْلَيْهِ) أَيْ نَاشِئًا مِنَ الْحَرَارَةِ (أَخْضِبْهُمَا) زَادَ الْبُخَارِيُّ فِي تَارِيخِهِ بِالْحِنَّاءِ قَالَهُ فِي فَتْحِ الْوَدُودِ
وقال القارىء وَالْحَدِيثُ بِإِطْلَاقِهِ يَشْمَلُ الرِّجَالَ وَالنِّسَاءَ لَكِنْ يَنْبَغِي لِلرَّجُلِ أَنْ يَكْتَفِيَ بِاخْتِضَابِ كُفُوفِ الرِّجْلِ وَيَجْتَنِبُ صَبْغَ الْأَظْفَارِ احْتِرَازًا مِنَ التَّشَبُّهِ بِالنِّسَاءِ مَا أَمْكَنَ انْتَهَى
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَالْحَدِيثُ أَخْرَجَهُ التِّرْمِذِيُّ وبن مَاجَهْ مُخْتَصَرًا فِي الْحِنَّاءِ
وَقَالَ التِّرْمِذِيُّ حَدِيثٌ غَرِيبٌ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ فَائِدٍ
هَذَا آخِرُ كَلَامِهِ
وَفَائِدٌ هَذَا مَوْلَى عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي رَافِعٍ وَقَدْ وَثَّقَهُ يحي بْنُ مَعِينٍ وَقَالَ الْإِمَامُ أَحْمَدُ وَأَبُو حَاتِمٍ الرَّازِيُّ لَا بَأْسَ بِهِ وَفِي إِسْنَادِهِ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي رَافِعٍ مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قال بن مَعِينٍ لَا بَأْسَ بِهِ
وَقَالَ أَبُو يَحْيَى الرَّازِيُّ لَا يُحْتَجُّ بِحَدِيثِهِ هَذَا آخِرُ كَلَامِهِ
وَقَدْ أَخْرَجَهُ التِّرْمِذِيُّ مِنْ حَدِيثِ عَلِيِّ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ جَدَّتِهِ وَقَالَ وَعُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَلِيٍّ أَصَحُّ وَقَالَ غَيْرُهُ عَلِيُّ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي رَافِعٍ لَا يُعْرَفُ بِحَالٍ وَلَمْ يَذْكُرْهُ أَحَدٌ مِنَ الْأَئِمَّةِ فِي كِتَابٍ وَذَكَرَ بَعْدَهُ حَدِيثَ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي رَافِعٍ هَذَا الَّذِي ذَكَرْنَاهُ وَقَالَ فَانْظُرْ فِي اخْتِلَافِ إِسْنَادِهِ بِغَيْرِ لَفْظِهِ هَلْ يَجُوزُ لِمَنْ يَدَّعِي السُّنَّةَ أَوْ يُنْسَبُ إِلَى الْعِلْمِ أَنَّهُ يَحْتَجُّ بِهَذَا الْحَدِيثِ عَلَى هَذَا الْحَالِ وَيَتَّخِذَهُ سُنَّةً وَحُجَّةً فِي خِضَابِ الْيَدِ وَالرِّجْلِ

(