3447 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ ، عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ ، قَالَ : قَالَ أَنَسٌ يَعْنِي لِثَابِتٍ أَلَا أَرْقِيكَ بِرُقْيَةِ رَسُولِ اللَّهِ ؟ قَالَ : بَلَى ، قَالَ : فَقَالَ : اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ مُذْهِبَ الْبَأْسِ ، اشْفِ أَنْتَ الشَّافِي ، لَا شَافِيَ إِلَّا أَنْتَ ، اشْفِهِ شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًا |
3447 حدثنا مسدد ، حدثنا عبد الوارث ، عن عبد العزيز بن صهيب ، قال : قال أنس يعني لثابت ألا أرقيك برقية رسول الله ؟ قال : بلى ، قال : فقال : اللهم رب الناس مذهب البأس ، اشف أنت الشافي ، لا شافي إلا أنت ، اشفه شفاء لا يغادر سقما |
Anas said to Thabit : Should I not use the spell of the Messenger of Allah (ﷺ) for you ? He said : Yes. He then said : O Allah, Lord of men, Remover of the harm, heal, Thou art the healer. There is no healer but Thou; given him a remedy which leaves no disease behind.
(3890) Abdülaziz b. Suheyb (r.a)'den rivayet olunduğuna göre;
Enes, Sabit (el-Bünânî)ye: "Seni Rasûluilah (s.a)'m duası ile tedavi edeyim mi?"
demiş. O da "Evet" demiş. Bunun üzerine (Enes):
"Ey insanların Rabbi ve sıkıntıların gidericisi olan Allah'ım. Sen den başka bir şifa
1931
verici yoktur. Buna hiç hastalık bırakmayan bir şi fa ver" diyerek dua etmiş.
Açıklama
Bu hadis-i şerif Hz. Peygamber'in hastaları, metinde geçen duaları okuyarak tedavi
ettiğine ve hastaları okuyarak tedavi etmenin caizliğine delâlet etmektedir.
Metin geçen cümlesi fiili ile onun mefulu mutlakı olan cümlesi arasına giren cümle-i
mu'tanza (parantez cümlesidir. Esasen bu cümle, "Hastalandığım zaman bana şifa
[941
veren odur." âyet-i kerimesinden iktibas edilmiştir.
Sükum, hastalık demektir. Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre, buradaki
hastalık kelimesiyle vücudu saran maddî hastalıklarla günahlardan meydana gelen ve
kalbe arız olan manevî hastalıkların tümü kastedilmektedir.
[951
Binaenaleyh Hz. Peygamber'in bu duasında maddî manevî hastalıklara şifa vardır.
Bazı Hükümler
1. Şifa veren ancak Allah'tır.
2. Dua ile tedavi etmek
3. Kur'anda olmasa bile Allah'ın şanına nakısa getirilmeyen kelimelerle Allah'ı anmak
caizdir. Hadis-i şerifte Cenab-ı Hakkın isminin "Allahümme" kelimesiyle anılması
[96]
bunu gösterir.
شرح الحديث من عون المعبود لابى داود
[3890]
( أَلَا أَرْقِيكَ) أَيْ أَلَا أَعُوذُكَ ( اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ) أَيْ يَا رَبَّ النَّاسِ ( مُذْهِبَ) بِضَمِّ الْمِيمِ وَكَسْرِ الْهَاءِ مِنَ الْإِذْهَابِ ( الباس) بغير الهمزة للمواخاة لقوله الناس وَأَصْلُهُ الْهَمْزَةُ بِمَعْنَى الشِّدَّةِ ( اشْفِ) بِكَسْرِ الْهَمْزَةِ ( أَنْتَ الشَّافِي) فِيهِ جَوَازُ تَسْمِيَةِ اللَّهِ تَعَالَى بِمَا لَيْسَ فِي الْقُرْآنِ مَا لَمْ يُوهِمْ نَقْصًا وَكَانَ لَهُ أَصْلٌ فِي الْقُرْآنِ كَهَذَا ففي القرآن وإذا مرضت فهو يشفين ( لَا شَافِيَ إِلَّا أَنْتَ) إِذْ لَا يَنْفَعُ الدَّوَاءُ إِلَّا بِتَقْدِيرِكَ ( اشْفِهِ) بِكَسْرِ الْهَاءِ أَيِ العليل أو هي هاء السكت ( لايغادر) بِالْغَيْنِ الْمُعْجَمَةِ أَيْ لَا يَتْرُكُ سَقَمًا إِلَّا أَذْهَبَهُ ( سَقَمًا) بِفَتْحَتَيْنِ وَبِضَمٍّ ثُمَّ سُكُونٍ
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَأَخْرَجَهُ الْبُخَارِيُّ وَالتِّرْمِذِيُّ وَالنَّسَائِيُّ