هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
78 حَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ ، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ يَعْنِي الطَّيَالِسِيَّ ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ ، عَنْ عَاصِمٍ ، عَنْ أَبِي حَاجِبٍ ، عَنِ الْحَكَمِ بْنِ عَمْرٍو وَهُوَ الْأَقْرَعُ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى أَنْ يَتَوَضَّأَ الرَّجُلُ بِفَضْلِ طَهُورِ الْمَرْأَةِ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
78 حدثنا ابن بشار ، حدثنا أبو داود يعني الطيالسي ، حدثنا شعبة ، عن عاصم ، عن أبي حاجب ، عن الحكم بن عمرو وهو الأقرع ، أن النبي صلى الله عليه وسلم نهى أن يتوضأ الرجل بفضل طهور المرأة
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Hakam ibn Amr:

The Prophet (ﷺ) forbade that the male should perform ablution with the water left over by the female.

(82).el-Hakem b. Amr'm rivayet ettiğine göre, demiştir ki; "Resûluüah (s. a.)

r3861 r3871

erkeğin, kadının abdestinden artan su ile abdest almasını nehyetti."
Açıklama

Hattâbfnin beyânına göre, buradaki nehyden maksat» bazı fakihlerce kerâhet-i
tenzihîyyedir, tahrîm değildir.

"Artık su" dan maksat da kadının bizzat kullanıp uzuvlanndan akıp dökülen sudur.
Yoksa kullanılmayıp kapta kalan veya üzerinden içilerek artık .kalan su değildir.
Abdullah b. Ömer (r.a.) bu yasağın hayız veya cünup kadından arta kalan abdest
suyuyla ilgili olup temiz kadından arta kalan abdest alma veya gusletmede hiç bir
mahzur olmadığını söyledi.
Bu hususta fıkıh ulemâsının görüşleri şöyledir:

1. Erkekle kadının bir kaptan abdest almaları veya yıkanmaları men edilmiştir. Bu
hususta kadınla erkeğin aynı zamanda bir kaptan temizlenmeleriyle önce kadın, sonra



erkeğin temizlenmesi arasında da fark yoktur. Bu Hz. Ömer b. el-Hattâb, Abdullah b.
Sercis, el-Hakem b. Amr, Saîd b. el-Müseyyeb ve İbn Hazm'm görüşüdür. Delilleri ise
8 1 numaralı hadisle, bu hadistir.

2. Önce kadının yıkanıp da sonra erkeğin aynı kaptan yıkanması men*-edilmiştir.
Ancak beraber temizlenirlerse herhangi bir sakınca yoktur. (Erkek ve kadından
maksadın karı-koca olduğu daha önce izah edildi). Bu görüş Dâvûd, İshâk ve bir
rivayette îmam Ahmed'in görüşüdür.

İmam Ahmed, "bu hadis-i şerifler kadının temizlendiği su ile temizlenmenin caiz
olduğuna delâlet ettikleri gibi, caiz olmadığına da delâlet ettiklerinden kesin bir
neticeye varmak ve bîr tercih yapmak mümkün olmadığından muzdaribdirler. Lâkin
sahabeden gelen pek çok sahih rivayetler, kadının temizlendiği sudan arta kalanla
temizlik yapmanın caiz olmadığım ortaya koyuyor" demişse de bu görüşe şöyle cevap
verilmiştir:

Hadisteki ızdırap (kesin hüküm vermeye engel olan durumlar) hadisler arasını
birleştirmek mümkün olmadığı zaman söz konusudur. Burada ise hadislerin arasını
birleştirmek ve te'lif etmek mümkün olduğundan hadisler-deki ızdırap zarar vermez.
Bu hadislerdeki nehy, tenzihen mekruha delâlet eder. Caiz olduğuna delâlet eden
hadisler de mutlak cevaz ifâde ederler. Ancak özel durumlarda bu cevaz kalkar;
denmek suretiyle hadislerin araları birleştirilmiş ve ızdırabm te'siri kaldırılmıştır. Bu
su ile temizlenmenin caiz olduğu sahabeden İbn Abbâs, Câbir,Hz. Aişe, Enes, ÜmmÜ
Seleme vs. gibi bir cemaat tarafından rivayet edilmiştir.

3. Kadının temizlik yaptığı suyla erkeğin yıkanması ancak kadın cünup veya hayzlı
olduğu zaman men edilmiştir. Bunun dışında caizdir. Bu görüş İbn Ömer, Şa'bî ve el-
Evzaî*y A aittir. Ancak bu yasakhğı cünup ve hayızhya tahsis etmelerinde herhangi bir
delilleri yoktur.

4. Erkeğin, kadının artığıyla ve kadının, erkeğin artığıyla temizlenmesi men'edilmiştir.
Fakat karı-koca beraberce aynı kaptan temizlik yapabilirler. Delilleri ise, bir önceki
hadiste geçen "Beraberce avuçlasmlar" cümlesidir. Ancak bu görüş evvelce izahı
geçen "su pis olmaz" mealindeki 68 numaralı hadis-i şerife ters düşmektedir.

5. Kadın ve erkek asla birbirlerinin artığıyla temizi* yapamazlar. Bu görüş Hz. Ebû
Hureyre île îmam Ahmed'e nisbet edilmiştir. Bu görüşü îbn Abdilberr de bir cemaatten
rivayet etmiştir.

6. Her ikisi de birbirinin artığıyla temizlik yapabilirler. Bu cumhurun (ekseri
ulemânın) görüşüdür. Aynı zamanda İmam Ahmed de bir rivayete göre "bu görüş
tercih edilen görüştür" demiştir, çünkü Resulûllah (s. a.) pek çok sahih hadislerde
geçtiği Üzere, hem hanımlarından birinin temizlik yaptığı kaptaki artan sudan
yıkanmış ve hem de biriyle aynı kaptan aynı zamanda beraberce yıkanmıştır. Bu
görüşü benimseyen cumhur, nehiy ifâde eden hadislertfeki "artık su"dan maksat, kapta
artan su değil, kendisiyle yıkanılan ve vücuddan dökülen, kullanılan (müstamel)
sudur" diye te'vil etmişlerdir.

İkinci bir te'vil şekli de şudur; buradaki nehyin hükmü haram değil, tenzihen
mekruhtur.

Hattâbî, eğer nehye delâlet eden hadisler sahihse, mensûhturlar, (hükümleri
kendilerinden sonra gelen hadislerle kaldırılmıştır) demektedir.

Şâfıî ulemâsından Nevevî, kadının, erkeğin artığıyla temizlenmesinin caiz olup
aksinin caiz olmadığım nakletmişse de Hafız İbn Hacer, "Kadının artığından erkeğin
de temizlik yapabileceğini ekseri ulemânın kabul ettiğini Tehavî nakletmîştir" diyerek



NevevTyi tenkid etmektedir.

Gerçekten de erkek ve kadının beraberce aynı kaptan abdest almalarının caiz
olduğunda İttifak bulunduğu Tahâvî, Kurtubî ve Nevevî tarafmda A rivayet edilmişse
de îbn Münzir aksi görüşlerin de bulunduğunu, Ebû HÜ-reyre (r.a.)den ve tbn

r3881

AbdiPberr de bir cemaatten nakletmelerdir.
41. Deniz Suyuyla Abdest Almak

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [82] ( وَهُوَ الْأَقْرَعُ) أَيْ عَمْرٌو وَالِدُ الْحَكَمِ هُوَ الْأَقْرَعُ ( بِفَضْلِ طَهُورِ الْمَرْأَةِ) بِفَتْحِ الطَّاءِ مَا يُتَطَهَّرُ بِهِ قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وأخرجه الترمذي وبن مَاجَهْ وَقَالَ التِّرْمِذِيُّ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ وَقَالَ الْبُخَارِيُّ سَوَادَةُ بْنُ عَاصِمٍ أَبُو حَاجِبٍ يُعَدُّ فِي الْبَصْرِيِّينَ وَلَا أَرَاهُ يَصِحُّ عَنِ الْحَكَمِ بْنِ عَمْرٍو
انْتَهَى
وَقَالَ النَّوَوِيُّ حَدِيثُ الْحَكَمِ بْنِ عَمْرٍو ضَعِيفٌ ضَعَّفَهُ أَئِمَّةُ الْحَدِيثِ مِنْهُمُ الْبُخَارِيُّ وَغَيْرُهُ وَقَالَ الْخَطَّابِيُّ قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ خَبَرُ الْأَقْرَعِ فِي النَّهْيِ لَا يَصِحُّ
وَاعْلَمْ أَنَّ تَطْهِيرَ الرَّجُلِ بِفَضْلِ الْمَرْأَةِ وَتَطْهِيرَهَا بِفَضْلِهِ فِيهِ مَذَاهِبُ الْأَوَّلُ جَوَازُ التَّطْهِيرِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنَ الرَّجُلِ وَالْمَرْأَةِ بِفَضْلِ الْآخَرِ شَرَعَا جَمِيعًا أَوْ تَقَدَّمَ أَحَدُهُمَا عَلَى الْآخَرِ وَالثَّانِي كَرَاهَةُ تَطْهِيرِ الرَّجُلِ بِفَضْلِ الْمَرْأَةِ وَبِالْعَكْسِ وَالثَّالِثُ جَوَازُ التَّطْهِيرِ لِكُلٍّ مِنْهُمَا إِذَا اغْتَرَفَا جَمِيعًا وَالرَّابِعُ جَوَازُ التَّطْهِيرِ مَا لَمْ تَكُنِ الْمَرْأَةُ حَائِضًا وَالرَّجُلُ جُنُبًا وَالْخَامِسُ جَوَازُ تَطْهِيرِ الْمَرْأَةِ بِفَضْلِ طَهُورِ الرَّجُلِ وَكَرَاهَةُ الْعَكْسِ وَالسَّادِسُ جَوَازُ التَّطْهِيرِ لِكُلٍّ مِنْهُمَا إِذَا شَرَعَا جَمِيعًا لِلتَّطْهِيرِ فِي إِنَاءٍ وَاحِدٍ سَوَاءٌ اغْتَرَفَا جَمِيعًا أَوْ لَمْ يَغْتَرِفَا كَذَلِكَ وَلِكُلِّ قَائِلٍ مِنْ هَذِهِ الْأَقْوَالِ دَلِيلٌ يَذْهَبُ إِلَيْهِ وَيَقُولُQقَالَ حَدَّثَنِي كُلْثُومُ بْنُ عَامِرِ بْنِ الْحَرْثِ قَالَ تَوَضَّأَتْ جُوَيْرِيَةُ بِنْتُ الْحَارِثِ وَهِيَ عَمَّته قَالَ فَأَرَدْت أَنْ أَتَوَضَّأ بِفَضْلِ وُضُوئِهَا فَجَذَبَتْ الْإِنَاء وَنَهَتْنِي وَأَمَرَتْنِي أَنْ أُهْرِيقَهَ قَالَ فَأَهْرَقَتْهُ
وَقَالَ حَدَّثَنَا الْهَيْثَمُ بْنُ جَمِيلٍ عَنْ شُرَيْكٍ عن مهاجر الصائغ عن بن لِعَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ أَنَّهُ دَخَلَ عَلَى أُمِّ سَلَمَةَ فَفَعَلَتْ بِهِ مِثْل ذَلِكَ
فَهَؤُلَاءِ ثَلَاثَة عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَرْجِسٍ وَجُوَيْرِيَةُ وَأُمُّ سلمة
وخالفهم في ذلك بن عباس وبن عُمَر قَالَ أَبُو عُبَيْدٍ حَدَّثْنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِي زَيْدٍ الْمَدِينِيِّ عن بن عَبَّاسٍ أَنَّهُ سُئِلَ عَنْ سُؤْر الْمَرْأَة فَقَالَ هِيَ أَلْطَف بَنَانًا وَأَطْيَب رِيحًا حَدَّثْنَا بِهِ لَكِنَّ الْمُخْتَارَ فِي ذَلِكَ مَا ذَهَبَ إِلَيْهِ أَهْلُ الْمَذْهَبِ الْأُوَلِ لِمَا ثَبَتَ فِي الْأَحَادِيثِ الصَّحِيحَةِ تَطْهِيرُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَعَ أَزْوَاجِهِ وَكُلٌّ مِنْهُمَا يَسْتَعْمِلُ فَضْلَ صَاحِبِهِ وَقَدْ ثَبَتَ أَنَّهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اغْتَسَلَ بِفَضْلِ بَعْضِ أَزْوَاجِهِ وَجَمَعَ الْحَافِظُ الْخَطَّابِيُّ بَيْنَ أَحَادِيثِ الْإِبَاحَةِ وَالنَّهْيِ فَقَالَ فِي مَعَالِمِ السُّنَنِ كَانَ وَجْهُ الْجَمْعِ بَيْنَ الْحَدِيثَيْنِ إِنْ ثَبَتَ حَدِيثُ النَّهْيِ وَهُوَ حَدِيثُ الْأَقْرَعِ أَنَّ النَّهْيَ إِنَّمَا وَقَعَ عَنِ التَّطْهِيرِ بِفَضْلِ مَا تَسْتَعْمِلُهُ الْمَرْأَةُ مِنَ الْمَاءِ وَهُوَ مَا سَالَ وَفَضَلَ عَنْ أَعْضَائِهَا عِنْدَ التَّطْهِيرِ دُونَ الْفَضْلِ الَّذِي يَبْقَى فِي الْإِنَاءِ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ جَعَلَ النَّهْيَ فِي ذَلِكَ عَلَى الِاسْتِحْبَابِ دُونَ الإيجاب وكان بن عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ يَذْهَبُ إِلَى أَنَّ النَّهْيَ عَنْ فَضْلِ وَضُوءِ الْمَرْأَةِ إِنَّمَا هُوَ إِذَا كَانَتْ جُنُبًا أَوْ حَائِضًا فَإِذَا كَانَتْ طَاهِرَةً فَلَا بَأْسَ بِهِ قَالَ وَإِسْنَادُ حَدِيثِ عَائِشَةَ فِي الْإِبَاحَةِ أَجْوَدُ مِنْ إِسْنَادِ خَبَرِ النَّهْيِ
وَقَالَ النَّوَوِيُّ إِنَّ الْمُرَادَ النَّهْيُ عَنْ فَضْلِ أَعْضَائِهَا وَهُوَ الْمُتَسَاقِطُ مِنْهَا وَذَلِكَ مُسْتَعْمَلٌ
وَقَالَ الْحَافِظُ فِي الْفَتْحِ وَقَوْلُ أَحْمَدَ إِنَّ الْأَحَادِيثَ مِنَ الطَّرِيقَيْنِ مُضْطَرِبَةٌ إِنَّمَا يُصَارُ إِلَيْهِ عِنْدَ تَعَذُّرِ الْجَمْعِ وَهُوَ مُمْكِنٌ بِأَنْ يُحْمَلَ أَحَادِيثُ النَّهْيِ عَلَى مَا تَسَاقَطَ مِنَ الْأَعْضَاءِ وَالْجَوَازُ عَلَى مَا بَقِيَ مِنَ الْمَاءِ وَبِذَلِكَ جَمَعَ الْخَطَّابِيُّ أَوْ بِحَمْلِ النَّهْيِ عَلَى التَّنْزِيهِ جَمْعًا بَيْنَ الْأَدِلَّةِ
وَاللَّهُ أَعْلَمُ