كِتَاب الْحُرُوفِ وَالْقِرَاءَاتِ



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

كِتَاب الْحُرُوفِ وَالْقِرَاءَاتِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3510 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ ، حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، ح وحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ جَابِرٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ : أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَرَأَ : { وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى }

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

A man bought a slave, and he remained with him as long as Allah wished him to remain. He then found defect in him. He brought his dispute with him to the Prophet (ﷺ) and he returned him to him. The man said: Messenger of Allah, my slave earned some wages. The Messenger of Allah (ﷺ) then said: Profit follows responsibility.

Abu Dawud said: This chain of narrators (of this version) is not reliable.

(3969) Cabir (r.a)'den rivayet olunduğuna göre;Peygamber (s.a.v), "Siz de İbrahim'in

L21 Ol

makamından bir namaz yeri edinin" (şeklinde, emir siyasıyla) okumuştur.
Açıklama

Hadis-i şerif, ayet-i kerimede ki kelimesini sigasıyla "ittehüzü" şeklinde okunması
gerektiğini söyleyen kıraat alimlerinin çoğunluğunun delilidir. Meşhur olan kıraat da

141

budur. Bu görüşte olâri kıraat imamlarına göre, bu kelime" ayet-i kerimesinde
bulunan "özkürü" kelimesine matuf olduğu için emir kabblannda "ittehızü" şeklinde
okunması gerekir.

Nafî ve Amr'a göre ise bu kelime, noktalı ha'nm üstünü ile "ittehazû" şeklinde
okunması gerekir. Nitekim Tirmizi'nin rivayeti de bu görüşü doğrulamaktadır. Bu

fil

durum söz konusu kelimeyi her iki şekilde okumanın da caiz olduğunu gösterir.

2. Musa B. İsmail'in Rivayeti

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3511 حَدَّثَنَا مُوسَى يَعْنِي ابْنَ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ ، عَنْ عُرْوَةَ ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، أَنَّ رَجُلًا ، قَامَ مِنَ اللَّيْلِ فَقَرَأَ فَرَفَعَ صَوْتَهُ بِالْقُرْآنِ فَلَمَّا أَصْبَحَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَرْحَمُ اللَّهُ فُلَانًا كَائِنْ مِنْ آيَةٍ أَذْكَرَنِيهَا اللَّيْلَةَ كُنْتُ قَدْ أُسْقِطْتُهَا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Muhammad ibn al-Ash'ath said: Al-Ash'ath bought slaves of booty from Abdullah ibn Mas'ud for twenty thousand (dirhams. Abdullah asked him for payment of their price. He said: I bought them for ten thousand (dirhams). Abdullah said: Appoint a man who may adjudicate between me and you. Al-Ash'ath said: (I appoint) you between me and yourself. Abdullah said: I heard the Messenger of Allah (ﷺ) say: If both parties in a business transaction differ (on the price of an article), and they have witness between them, the statement of the owner of the article will be accepted (as correct) or they may annul the transaction.

(3970) Aişe (r.anha) dan rivayet olunduğuna göre;

Bir adam geceleyin kalkıp (Kur'an) okumuş, Kur'an okurken de sesini yükseltmiş.
Sabah olunca Resulullah (s.a.v) (onun hakkında):

"Allah falancadan razı olsun. O bu gece benim (unutarak) atlamış olduğum bazı

mı in

ayetleri bana hatırlatmış oldu." demiş.
Açıklama

Musannif Ebu Davud bu hadisi zekretmekten makşadı, içerisinde bulunan ve değişik
şekillerde okunabilen "kâin" kelimesine dikkati çekmektedir.

Al-i imran suresinin 146. ayet-i kerimesinde de geçen "nice" anlamına gelen bu
kelmeyi ibn Kesir burada olduğu gibi "kain" şeklinde okuduğu halde, diğer kırat
imaları "keeyyin şeklinde okumuşlardır. Bu yüzden hadis-i şerif, söz konusu
kelimenin kain şeklinde okunacağını söyleyen Yahya İbn Kesiftin delilidir.
Avnii'l Ma-bûd yazarının açıklamasına göre, bu kelime Sünen-i Ebu Davud'un bazı
nüshalarında "keeyyin", bazılarında da "keeyyinin" şeklinde geçmektedir. Çünkü bu
kelimeyi yukarıda görülen üç şekilde de okumak caizdir.

Hafız Süyûtî, Mirkatu's Süûd isimli eserinde bu kıraatlar içerisinde en meşhurunun
"keeyyin" şeklindeki kıraat olduğunu söylüyor.
Hadisten çıkartılan bazı Hükümler

1- Kâinün kelimesini "keeyyin ve keeyyinin" şekillerinde de okumak caizdir.

2- Hz. Peygamberin ümetine tebliğ ile mükellef olduğu hükümleri, tebliğ ettikten



sonra unutması caizdir. Fakat tebliği ile mükellef olmadığı hususları her zaman
unutabilir. Cumhuru ulemânın görüşü budur. Kadı Iyazla İmâm-ı Nevevî ve Hafız

[81

ilan-i Hacer böyle demişlerdir.
3. Kuteybe B. Said'in Rivayeti

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3512 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ ، حَدَّثَنَا خُصَيْفٌ ، حَدَّثَنَا مِقْسَمٌ ، مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا : نَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ { وَمَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَنْ يَغُلَّ } فِي قَطِيفَةٍ حَمْرَاءَ ، فُقِدَتْ يَوْمَ بَدْرٍ فَقَالَ : بَعْضُ النَّاسِ لَعَلَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَخَذَهَا ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ { وَمَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَنْ يَغُلَّ } إِلَى آخِرِ الْآيَةِ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : يَغُلَّ مَفْتُوحَةُ الْيَاءِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Ibn Mas'ud sold slaves to al-Ash'ath b. Qais. He then narrated the rest of the tradition to the same effect with some variation of words.

(3971) İbn Abbas (r.a)'m azatlı kölesi Mıksem; İbn Abbas'm şöyle dediğini
söylemiştir:

Şu, "Bir Peygamber'in ganimet malını gizlemesi (emanete hiyanet etmesi) asla

121

olamaz" (mealindeki) ayet-i kerime Bedir (savaşı) günü,

(ganimetler arasında kaybolan kırmızı kadife (den bir kese) hakkında inmiştir. (Bu
kese) Bedir (savaşı) günü kayboldu. (Münafıklardan bazı kimseler, (Bunu) belki de
Resulullah almıştır, diye dedikodu etmeye başladılar. Bunun üzerine Aziz ve Celil
olan Allah "Bir peygamber için ihanet etmek asla olamaz" ayetini -sonuna kadar-

£101

indirdi. Ebû Davûd dedi ki; kelimesinin ya'sı üstünlüdür)
Açıklama

Bilindiği gibi, Peygamberlerde bulunması vacip olan sıfatlardan biri de emanet
(güvenilir olmak) sıfatıdır. Bu sıfatın zıddı olan ihanet sıfatının peygamberlerde
bulunması imkansızdır. Çünkü kendisinde bu sıfat bulunan kimsenin peygamber ol-
ması mümkün değildir. İşte Yüce Allah bu ayet-i kerimesiyle bir taraftan Bedir
ganimetlerinin arasından kaybolan kadife bir keseden dolayı Hz. Peygamberini de
temize çıkarırken, diğer taraftan peygamberlerde ihanet sıfatının hiçbir surette
bulunmayacağını ifade buyurmuştur.

Musannif Ebu Davud'un burada bu hadisi rivayet etmekten maksadı, ayet-i kerimede
geçen kelimesine dikkati çekmektedir. Çünkü bu kelimeyi farklı şekillerde okumak
mümkündür. Kıraat imamlarının eksenli bunu, ya'nm fethası ve gayn'da zammesi ile
"yegulle" şeklinde okumuşlardır.

Musannif Ebu Davud'un hadisin sonundaki açıklamasından da anlaşılacağı üzere,
mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif, bu kelimenin "yagulle" şeklinde okunabileceğini
ifade etmektedir.

İmam Hamza ile Nâfî Amir ve Kisaî ise bu kelimeyi meçhul siğasiyla veya if al babı
siğasıyla yani "yûgalle" şeklinde okumuşlardır.

İbn Reslân'm açıklamasına göre bu kelimeyi sadece Nâfî ile el-ihvan ve eş-Şâmî
meçhul siğasıyla okumuş, bunların dışındaki kıraat imamlarının tümü "yegulle"
şeklinde okumuştur. "Yeğulle" şeklinde okunduğu zaman ayetin manası tercümede arz
ettiğimiz gibidir.

"Yugalle" şeklinde okuduğumuzda ise meçhul kalıbından geldiği kabul edilirse
şöyledir: "Bir peygamber (ümmeti tarafından) ihanet edilmesi asla (doğru) olamaz."
îf al babından olduğu kabul edilirse mana şöyledir: "Bir peygambere ihanet isnad
edilmesi asla (doğru) olamaz." Bu okunuşların hepsi de ayet-i kerimenin ruhuna

[IH

uygundur.



4. Muhammed B. İsa'nın Rivayeti



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3513 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى ، حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبِي قَالَ : سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ ، يَقُولُ : قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْبَخَلِ وَالْهَرَمِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) as saying: There is the right of option regarding everything which is shared, whether a dwelling or a garden. It is not lawful to sell before informing one's partner, but if he sells without informing him, he has the greatest right to it.

(3972) Enes b. Malik, Peygamber (s.a.v)'in;

"Ey Allah'ın, cimrilikten ve aşırı yaşlılıktan sana sığırım" diye duâ ettiğini söylemiştir.

[12]



Açıklama

Bu hadisin bu bölümle ilgisi, metinde geçen kelimesidir.

Avnü'l Ma'bud yazarının açıklamasına göre, bu kalimedeki ba harfi bazı el yazması
nüshalarda ve başlıklarda ötreli olarak "buhl" şeklinde hare-ketlenmiştir. Ve "Onlar

[İH

cimrilik edip insanlara da cimriliği emrederler" ayet-i kerimesinin tefsirinde
müfessirler, cumhurun bu kelimeyi banın ötresi ve noktalı hanın sükûnu ile "buhl"
şeklinde okuduklarını söylemişlerdir. Ensarm lugatmda bu kelime "ba" ve noktalı "ha"
nm fethalanyla "behal" şeklinde, okunur. Bahl ve "buhul" şekillerinde de okunur. Bun-
ların hepsi de çeşitli ara.p kabilelerine ait telaffuz şekilleridir. Nitekim Kamus yazarı
[141

da böyle demiştir.

5. Kuteybe B. Said'in Rivayeti

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3514 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ ، عَنْ أَبِيهِ ، لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ قَالَ : كُنْتُ وَافِدَ بَنِي الْمُنْتَفِقِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : فَذَكَرَ الْحَدِيثَ فَقَالَ يَعْنِي النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا تَحْسِبَنَّ وَلَمْ يَقُلْ لَا تَحْسَبَنَّ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) decreed the right to buy the neighboring property applicable to everything which is not divided, but when boundaries are fixed and separate roads made, there is no option.

(3973) Lakıt b. Sabire'den (şöyle) dedi(ği) rivayet olunmuştur: Ben Elmüntefık
oğullarının Resulullah (s.a)'a giden elçileri, yahutta müntefık oğullanma heyeti
içerisinde idim. (Ravi Lakıt sözlerine devam ederek 142 numaralı) hadisi (olduğu gibi)
nakletti. Sonra da (şöyle) dedi: Peygamber (s.a.v) (konuşurken) kelimesini (si'nin
esresiyle) "lâ tahsibenne" diye telafuz etti, "vela tahsebenne" diye telaffuz etmedi.(*)

LLH



Açıklama

Musannif Ebû Davud'un bu hadisti şerifi burada rivayet etmekten maksadı kelimesin-
deki sin hafinin üstünlü ve esreli olarak okunabileceğine dikkatleri çekmektedir.
Çünkü hadis-i şerifte Fahri Kainat Efendimizin bu kelimeyi esreli olarak okuduğu
ifade edilmektedir.

Bu mevzuda Avnü'l Mabud yazan şöyle diyor: "O ettiklerine sevinen ve yapmadıkları

£161

şeyle övülmeyi sevenlerin "onacaklarını sanma" ayet-i kerimesindekî kelimesini
Şamî, Hamza ve Asim, "sin" in üstünüyle, geri kalan kıraat imamları da sinin esresiyle
okumuşlardır, el-Gays ve Lisanu'l-Arab isimli lügat kitaplarında bu kelimelerin her
iki şekilde de okunabileceği ifade ediliyor.

Bezlü'l Mechud yazarı da, cumhur ulemanın bu kelimeyi sinin fethasıyla okuduğunu

LLZl

söylemiştir. Bu hadisle ilgili fıkhi açıklama 142 nolu hadisin şerhinde geçmiştir.



6. Muhammed B. İsa'nın Rivayeti



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3515 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ ، عَنْ عَطَاءٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : لَحِقَ الْمُسْلِمُونَ رَجُلًا فِي غُنَيْمَةٍ لَهُ ، فَقَالَ : السَّلَامُ عَلَيْكُمْ ، فَقَتَلُوهُ ، وَأَخَذُوا تِلْكَ الْغُنَيْمَةَ فَنَزَلَتْ { وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ أَلْقَى إِلَيْكُمُ السَّلَامَ لَسْتَ مُؤْمِنًا تَبْتَغُونَ عَرَضَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا } تِلْكَ الْغُنَيْمَةَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: When land has been divided and boundaries have been set up, there is no right of pre-emption in it.

(3974) İbn Abbas'dan rivayet edilmiştir;

Müslümanlar kendisine ait küçük bir koyun sürüsü içerisinde bulunan bir adama
rastladılar. (Adam onlara) "Es-selamu aleyküm= Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun"
diyerek selam verdi. (Onlar da) onu öldürdüler bu sürüyü ele geçirdiler. Bunun
üzerine, "Size selam verene dünya hayatının geçici menfatini gözeterek; Sen mü'min

£İ8]

değilsin, demeyin..." (Yani) şu küçük davar sürüsü gibi (geçici menfaatlere göz)

£191

dikerek böyle işler yapmayın) ayet-i kerimesi indi.
Açıklama

Bu hadis-i şerif, metinde geçen ayet-i kerimedeki kelimesini lam'dan sonra bir elif
olduğunu kabul ederek "selâmun" şeklinde okuyan kıraat imamlarının delilidir. Nâfi
ile ibn Ömer ve Hamza bu kelimeyi elifsiz olarak "es-selem) şeklinde, diğer kıraat
imamları ise "es-selam" şeklinde okumuşlardır. Eban b. Zeyd, Asımdan rivayetle bu
kelimenin "itaat etmek, boyun eğmek" anlamlarına gelen "sihri" şeklinde de
okunacağını söylemişlerdir. el-Hocendî de bu kelimeyi "selm" şeklinde okumuştur,
ibn Abbas da böyle okumaktadır. "Selm", teslim olarak itaat altmagirmek demek
olduğundan bu okunuşa göre ayet-i kerime (la ilahe illallah demek suretiyle) size
teslim olan kimseye, dünya hayatının geçici menfaatlerini gözeterek, sen mümin
değilsin demeyin" anlamına gelir.

Sözü geçen kimse Amir b. el-Ezbat el-Escaî'dir. Müslümanlar onu kendini ölümden
kurtarmak için selam vermek suretiyle zahirden müslüman görünmek isteğini

ram

zannederek öldürmüşlerdir.

7. Said B. Mansurun Rivayeti

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3516 حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي الزِّنَادِ ، ح وحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْأَنْبَارِيُّ ، حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ ، عَنِ ابْنِ أَبِي الزِّنَادِ وَهُوَ أَشْبَعُ عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ خَارِجَةَ بْنِ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَقْرَأُ { غَيْرُ أُولِي الضَّرَرِ } وَلَمْ يَقُلْ سَعِيدٌ كَانَ يَقْرَأُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) as saying: A neighbor has the best claim to the house or land of the neighbor.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3517 حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ ، قَالَا : حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ ، عَنْ أَبِي عَلِيِّ بْنِ يَزِيدَ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : قَرَأَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ( وَالْعَيْنُ بِالْعَيْنِ )

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: A neighbour has the best claim to the house or land of the neighbour.

(3976) Enes b. Malik'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) şu ayet-i
kerimeyi okudu ve (içerisinde bulunan) kelimelerini "elaynü bilayni" şeklinde okudu.
[25]

Açıklama

Metinde geçen gaibe zamirinin bir mercii olması gerekir. Ancak zahirde bir mercii
olmadığına göre, söz konusu, zamirin merciinin Hz. Enes'in zahrinde tuttuğu bir ayet-i
kerime olması icabeder. Hadisin sonunda geçen kelimesine

bakılırsa Hz. Enes'in zihninde tuttuğu ayetin şu ayet-i Kerime olması gerekir:
"Onda" (Tevratta) onlara; cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve

£261

yaralara karşılık kısas (ödeşme) yazdık."

Kisâî, ayet-i kerimede geçen "Elayn" kelimesinin ve onu takip eden "Elenf, "el-
üzün", "es-sinn", "el-cüruh" kelimerinin son harflerini ötreli okumuş. İbn Kesir, Ebu
amr ve Abu Amir ise, sadece "el-cüruh" kelimesini ötreli olarak okumuş, İbn-i kesir,
Ebû Amr ve Ebû Amir ise sadece el-curûh kelimesini ötreli olarak okumuş geri kalan

1221

kıraat imamları ise bu kelimelerin tümünü üstünlü okumuşlardır.

9. Nasr B. Ali'nin Rivayeti

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3518 حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ ، حَدَّثَنَا أَبِي ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ ، عَنْ أَبِي عَلِيِّ بْنِ يَزِيدَ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : قَرَأَ : ( وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنُ بِالْعَيْنِ )

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet (ﷺ) said: The neighbour is most entitled to the right of pre-emption, and he should wait for its exercise even if he is absent, when the two properties have one road.

(3977) Enes b. Malik" den rivayet olunduğuna göre;

Peygamber (s.a.v), "Onda (Tevratta) onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa

[281

kulak, dişe diş ve yaralara karşılık kısas yazdık" mealindeki ayet-i kerimeyi);



129]

şeklinde okumuştur.



Açıklama

Bu hadis-i Şerifte geçen ayet-i Kerimedeki kelimelerin kıraatıyle ilgili açıklama bir
önceki hadisin şerifinde geçmiştir.

10. En Nüfeyli'nin Rivayeti